Gagasının ulaşamayacağı noktaları kaşıyor. | Open Subtitles | يستطيع الوصول الى أجزاء لا يمكن للمناقير أن تنجح في الوصول اليها. |
Canavarın ulaşamayacağı bu mekanı yarattın. | Open Subtitles | لقد قمت بإنشاء هذه المساحه لا أحد يستطيع الوصول للمساحه في داخل رأسك |
Devlerin bile ulaşamayacağı yerden. | Open Subtitles | حيث أن العملاق لا يستطيع الوصول إليه حتى |
Bir hafta önce bir çift yırtıcı hayvanların ulaşamayacağı bu uçurumun tepesinde bir dağ keçisini dünyaya getirdiler. | Open Subtitles | قبل أسبوعين، نجت هذه الوعل بولادة صغارها في قمة هذا المنحدر بعيداً عن متناول المفترسين. |
Onun ulaşamayacağı birinden bilgi almamız lazım. | Open Subtitles | نحن بحاجة لمعلومات من شخص بعيد عن متناول يده |
Anahtarı ulaşamayacağı yere atalım. | Open Subtitles | لقد رمت المفاتيح بعيداً حتى لا تصل إليها |
Onun ulaşamayacağı bir yere mi? | Open Subtitles | بمكان لا يستطيع الوصول له ؟ |
Onun ulaşamayacağı bir yere mi? | Open Subtitles | بمكان لا يستطيع الوصول له ؟ |
Ortada ağaç yok, bu yüzden yuvalarını tilkilerin ulaşamayacağı yüksek kayalıklara yapıyorlar. | Open Subtitles | لا توجد أشجار بالتالي تضع أعشاشها على جروف البحر بعيدًا عن متناول الثعالب |
Ancak yine de, bütün ağırlığını kaldırmak ve kendini gelgitin sahilde ulaşamayacağı yerlere taşımak zorunda. | Open Subtitles | لكن عليها أن تسحب وزنها بالكامل نحو الشاطئ وتبتعد عن متناول المدّ والجَزر |
Bu hiç ulaşamayacağı bir yere yuvarlanmış olmalı. | Open Subtitles | ،لا بد أن هذه المقذوفة قد تدحرجت بعيداً عن متناول اليد تحت مجرى التصريف ذلك |
Eğer maymun bir örtünün altındaysa Harpia'nın ulaşamayacağı yerdedir. | Open Subtitles | إن كان القرد تحت الظُلّة فهو بعيد عن متناول العقاب |
Küçük balıklar buraya çoğu yırtıcının ulaşamayacağı bu alana sığınıyor. | Open Subtitles | الأسماك الصغيرة تحتمي هنا، بعيداً عن متناول معظم هذه الحيوانات المفترسة. |
Sadece patlatıcının sinyalinin ulaşamayacağı bir odaya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج لغرفة لا تصل إليها إشارة المفجر فقط |
Anahtarı ulaşamayacağı yere atalım. | Open Subtitles | لقد رمت المفاتيح بعيدا حتى لا تصل إليها |