| Beni bir daha asla bulama diye babam bizi uzaklara götürecek, korkuyorum. | Open Subtitles | إن والدي يريد أن ينقلنا بعيداً كي لا تجدني أبداً وأنا خائفة |
| ÜItimatomları sevmiyorsun diye onun uzaklara gitmesine izin mi vereceksin? | Open Subtitles | أنتِ علي وشك جعله يذهب بعيداً لانك لا تحبين الإنذارات |
| uzaklara gidelim. Bu gece olmasa da önümüzdeki hafta sonlarından birinde. | Open Subtitles | هل ستذهبين بعيداً, لا أقصد الليلة, لكن في أحدى الأسابيع القادمة |
| Ben Gerry'i uzaklara götürdüğüm için bana çok kızdığınızı düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا أعتقدت فقط أنك غاضبه مني لانني أخذت جيري بعيد |
| Girişin en ucunda duruyoruz, mihraptan ve din adamlarına ait kapıyla kapalı yerden uzakta ve bir başlangıç noktası arayarak uzaklara bakıyoruz. | TED | حين نقف في النهاية البعيدة عند المدخل، بعيدا عن مذبح الكنيسة وعن السياج الخاص بالكهنة و نمعن النظر في هذا الأفق باحثين عن بداية. |
| Hafta sonu için uzaklara gideceğin söyledin Belkide bir tatile | Open Subtitles | وقلت أننا سنذهب بعيداً في العطلة، ربما نذهب في رحلة |
| Bir gün seni, hakettiğin hayatı yaşatmak için, seni uzaklara götüreceğime söz vermiştim. | Open Subtitles | لقد وعدتكِ بأنه يوماً ما ساَخذكِ بعيداً عن هنا ومنحكِ السعادة التي تستحقينها |
| Sefil salını çevir ve uzaklara, gidebildiğin en uzak yere git. | Open Subtitles | أدر قاربك الهزيل، واذهب بعيداً جداً، أبعد ما يمكنك أن تذهب |
| Mezun olup çok çok uzaklara taşınabilme ve normal biri gibi yaşayabilme umudu. | Open Subtitles | الأمل بأنني أستطيع التخرج و الانتقال بعيداً بعيداً جداً و العيش كـشخص طبيعي |
| Seni uzaklara göndermemin Dokgo yüzünden olduğunu düşünüyorsun değil mi? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنني أرسلكِ بعيداً بسبب دوك غو جين ؟ |
| Neresi olursa olsun, bu saraydan çok uzaklara gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريدُ الذهاب بعيداً عن القصر، أيّاً كان هذا المكان. |
| Çünkü neden öğrencilerimiz bulundukları bölgeden çok çok uzaklara gitmek zorunda kalsınlar ki? | TED | لأنه لماذا على طلابنا أن يذهبوا بعيداً جداً عن حيث يقطنون؟ |
| Gröndland'ı ziyaret etmek daha çok zamanda geriye gitmek sonra da kuzeyde çok uzaklara gitmek gibiydi. | TED | إن زيارة جرين لاند تشبه العودة للماضي أكثر من كونه سفراً بعيداً نحو الشمال |
| -Hadi, çabuk, çocuk, koş! uzaklara koş ve saklan! | Open Subtitles | والآن ، بسرعة يا طفلتى ، إهربى إهربى بعيداً ، إختبئى |
| Önünde duracak ve diyeceksin ki uzaklara gittim tehlikeye atıldım ve işte tamamen masum adamın | Open Subtitles | ستقفين أمامه قائلةً سافرت بعيداً وخاطرت كثيراً وها هو الرجل البريء |
| Birlikte uzaklara seyahat ettiğimizi gördüm.. ..hep gitme özlemini duyduğum yerlere. | Open Subtitles | رأيتنا نسافر بعيداً إلى كل الأماكن التي طالما أردت زيارتها |
| Ertesi sabah, birkaç askerin onu uzaklara götürmesinin ardından, bir daha geri dönmedi. | Open Subtitles | في الصباح التالي، أخذه بضعة جنود لمكانٍ بعيد ولم يرجع قط |
| At onları çok uzaklara, Çin'e götürdü. | Open Subtitles | الفرس السحرية حملتهما إلى الصين البعيدة |
| Aşırı derecede uzun bir zaman diliminde, kara delikler olay ufuklarından uzaklara parçacık saçarken kütle kaybederler. | TED | عبر حقبٍ هائلة من الزمن تفقد الثقوب السوداء كتلتها بينما تزيح الجزيئات بعيدًا عن أفق الحدث. |
| Çok basit bir fikir, ama çok daha uzaklara erişebilir. | TED | فكرة بسيطة، لكن يمكن أن يكون لها آثار بعيدة المدى |
| uzaklara At Süren, Uzun Saçlı ile konuşmalıyım. | Open Subtitles | الراكب البعيد ، يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ مع صاحب الشَعرِ الطويلِ. |
| Bu güvenli bir yerden çok uzaklara gitmek için kendi aracını nasıl tasarlayacağı konusunda fikir verir. | TED | ذلك يجعلك تفكر في كيفية تصميم المعدات الخاصة بك لطائفة طويلة بعيدا عن ملاذ آمن. |
| "beni uzaklara götür... ah sevgilim beni uzaklara götür" | Open Subtitles | خني بعيدا أة يا حبيبي خذني بعيدا |
| Uç benimle uzaklara. | Open Subtitles | طائرى الصغير طير بعيدآ معى |
| Size söylüyorum, o sesler kimsenin rüyasında bile cesaret edemeyeceği kadar yükseklere ve uzaklara gidiyordu. | Open Subtitles | ويجعل قلبك يتألم كانت هذه الأصوات تحلق عليا وبعيدا كأنه حلم |
| Öyle uzaklara gideceğim ki, sizi bir daha asla görmeyeceğim. | Open Subtitles | سوف اذهب بعيدا,لأبعد مكان حتى لا ارى وجهك ثانية |
| Evde olduğunda da öylece oturup boş boş uzaklara bakıyorsun. | Open Subtitles | و حتى عندما تجلس أنت فقط تجلس محدقا في الفضاء دونا أنا في الطيار الآلي ماذا تريدين مني |
| Ama gitmemiz gerekebilir uzaklara, yeni bir yere. | Open Subtitles | ولكن ربما نضطر إلى الذهاب والابتعاد إلى مكانٍ جديد. |
| Neşredip meleğin kanatlarını uç git uzaklara! | Open Subtitles | فأبسط جناحيّ ملاك*، *وحلّق صوب الآفاق البعيدة |
| uzaklara uçtu, çok uzaklara, dönmemek üzere. | Open Subtitles | عامَ بعيداً، بعيد، لا يَجِبُ أبَداً أنْ يعُدْ. |