"uzatmak" - Translation from Turkish to Arabic

    • إطالة
        
    • لإطالة
        
    • مد
        
    • تطيل
        
    • تمرر
        
    • لتمديد
        
    • مهلة إضافية
        
    Sevgililer sık sık tereddüt ederler, çekingenlikten değil bekleyen mutluluklarını uzatmak için. Open Subtitles الأحباء عادةً يترددون, ليس من الحياء. لكن من أجل إطالة سعادة الانتظار.
    Ama yaşlılıklarında veya zayıflatıcı hastalık karşısında yaşamı uzatmak uğraşında çok fazla çaba göstermezler. TED لكنهم لا يضعون الكثير من المال في الجهود الرامية إلى إطالة أمد الحياة في مواجهة المرض الموهن أو في سن الشيخوخة.
    Oyunu uzatmak için çabalasa da Tom damada hızlı bir zafer kazanır. Open Subtitles على الرغم مِنْ مجهوده الكبيرِ الذي بذله من ناحيته لإطالة الأشياء، حقق توم نصراً سريعاً في لعبة الداما.
    Kalışımı uzatmak için bir neden göremiyorum. Open Subtitles أنا لَنْ أَرى أي سببِ لإطالة إقامتِي هنا في الولايات المتحدة
    Biliyor musunuz eğer bu sahneyi uzatmak isterseniz, mesela taksi kazası eklemek gibi yaralılarla ben ilgilenebilirim çünkü bir tıbbi oyunculuk geçmişim var. Open Subtitles اذا اردت مد ذلك المشهد كعمل حادثه للتاكسى يمكننى مساعدة الضحيه لان لدى خلفيه فى الادوار الطبيه
    Bir hekimin hayatta tutmak ve ömrü uzatmak için yapabileceği birçok şey olduğunu kendi tecrübelerinden biliyordu. Open Subtitles كان واثقاً من خلال تجاربه الشخصية أن هناك العديد من الأمور يقدر الطبيب علي فعلها و التي يمكنها أن تحفظ و تطيل الحياة
    Şuradaki kirlileri bana uzatmak ister misin? Open Subtitles أيمكنك أن تمرر لي تلك الملابس المتسخة هناك؟
    uzatmak için bir şeyler bulalım. Open Subtitles حسناً ، ربما علينا أن نجد شيئاً لتمديد طولها
    Yani bir insana aşık olursa ve o insanın ömrünü uzatmak için birisini öldürürse ÖIüm Meleği ölür demek? Open Subtitles إذن تقولين إن كان للشينيغامي مشاعر تجاه بشري ما، وقتل بشريًا آخر في سبيل إطالة حياة البشري الذي يكن له المشاعر..
    Ama bunu uzatmak için hibernasyon kullanabilirler. Open Subtitles لكنْ كان بوسعهم اللجوء للسبات بغية إطالة المدّة
    Kendimizi eğitmeliyiz Anı uzatmak Ve yaşamak öğrenirler. Open Subtitles يجب علينا أن نعود أنفسنا على إطالة اللحظة وأن ندرك الحياة
    Elimden gelenin en iyisini yapma zamanı: bu evliliği uzatmak. Open Subtitles حان الوقت لأفعل ما أجيده: إطالة عمر هذا الزواج
    Görsel maceranı uzatmak için hafif bir uyarıcı ekledim. Open Subtitles لقد أضفة بعض المواد لإطالة مدة الرؤية لديك
    Birini güvenle hayata döndürebileceğinizi zaman periyodunu uzatmak idraksal kayıp olmadan, uzun süreli yan etkileri olmadan. Open Subtitles لإطالة تلك الفترة حيث يمكنك بأمان أن تعيد شخصاً ما دون أي فقدان للإدراك ولا آثار على المدى البعيد
    Durumunu uzatmak istemedi, ben de isteğine saygı gösterdim. Open Subtitles انها لا تريد لإطالة ولايتها، لذلك أنا تحترم رغباتها.
    Tek yapman gereken elini aşağıya uzatmak ve hızla çekmek. Open Subtitles إذاً كلّ ما عليك فعله هو مد يدك إلى الأسفل وسحب السلك
    Bulunduğumuz çevrede insanlara yardım eli uzatmak, hayır işleri yapmak ve toplum yararına çalışmak gibi bir üne sahibiz. Open Subtitles هنا في المنتصف , لدينا تاريخ حافل من مد يد العون , أقطعها و أفعل ما تستطيع لأجل المصلحة العامة ...
    Bu işi uzatmak, durumu her ikimiz için de zorlaştırıyor. Open Subtitles تطيل هذا الامر و تجعل الامر صعب ع كلانا
    Bu ilaçların çoğu, hayatı uzatmak için. Open Subtitles أغلب هذه المواد، تطيل الحياة
    Şuradaki kirlileri bana uzatmak ister misin? Open Subtitles أيمكنك أن تمرر لي تلك الملابس المتسخة هناك؟
    Şuradaki kirlileri bana uzatmak ister misin? Open Subtitles أيمكنك أن تمرر لي تلك الملابس المتسخة هناك؟
    Cezasını uzatmak için bulduğun her şeyi kullanacaksın. Open Subtitles تريد أن تجد مايمكنك إيجاده لتمديد عقوبته إلى الأبد
    İpotek kredisini uzatmak isteyen yaşlı bir kadın geldi. Open Subtitles لدينا هنا امرأة عجوز تطلب مهلة إضافية لدفع الأقساط

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more