Az sonra, sinemada seks ve şiddet konulu programı izleyeceksiniz. | Open Subtitles | في فقرتنا التالية، تتناول مراسلتنا موضوع الجنس والعنف في الأفلام. |
Az sonra, sinemada seks ve şiddet konulu programı izleyeceksiniz. | Open Subtitles | في فقرتنا التالية، تتناول مراسلتنا موضوع الجنس والعنف في الأفلام. |
Minoslular için, kaprisli ve şiddet dolu tanrıları yatıştırmak için adak ayinleri yapmaktan daha iyi bir yöntem yoktu. | Open Subtitles | من أجل "المينويون" ، لم يكن هناك طريقة أفضل لتسوية لا يمكن التنبوء بها وعنف الآلهة من تقديم القرابين |
-Eğer erkekler,kadınlar kadar değer verseydi şimdi bu kadar suç ve şiddet içinde yaşamazdık | Open Subtitles | لو كان للرجال نفس اهتمام وعناية المرأة لما شاهدنا الجرائم و العنف |
Onun kırmızı yorgan, kötü öfke ve şiddet ve her şeyin rengi. | Open Subtitles | غطاؤها الأحمر ، لون الغضب و العنف و كل الأشياء السيئة |
İsterik ve şiddet sergileyen bir hayat kadını Sir William. | Open Subtitles | سير "ويليام" إنها هيستيريه وعنيفه |
Ülke çapında son birkaç on yıllık süre içinde, mala karşı suç ve şiddet suçları düştükçe işe alınan ve yeni dosya açan savcı sayısı arttı. | TED | خلال العقود الأخيرة، بتراجع معدل جرائم الممتلكات والعنف بالبلاد، ارتفع عدد المدعين العامين والقضايا التي أشرفوا عليها. |
Araştırma sonucunda, eşcinsel karşıtı toplumlardaki eşcinsellerin kalp hastalıkları ve şiddet ve intihar oranlarının yüksek olduğunu ortaya koydu. | TED | وجدت الدراسة أن لدى اللوطيين في المجتمعات المعادية للشذوذ الجنسي معدلات أعلى لأمراض القلب والعنف والانتحار. |
Bazılarının davaları tartışmaya açık, bazıları ise tehdit ve şiddet içeriyor. | TED | بعض هذه القضايا موضوع شك واخرى تشمل التهديد والعنف. |
Onun, küçük kaba davranışların kızgınlık ve şiddet gibi daha büyük sorunlara yol açabildiği teorisi vardı. | TED | وكان لديها نظرية بأن تلك الأفعال الصغيرة الفظة قد تؤدي إلى مشاكل أكبر كالعدوانية والعنف. |
Ve uzun vadede, intikam ve şiddet aşırılıkçılara karşı işe yaramaz. | TED | وعلى المدى الطويل، لن يجدي الانتقام والعنف نفعًا ضد المتطرفين. |
Biliyorum, tam şu anda korku ve şiddet içinde yaşayan kadınlar var. | Open Subtitles | أعرف أن هنالك نساء بهذه اللحظة بالذات يعيشون في خوف، وعنف. |
Biliyorum, tam şu anda korku ve şiddet içinde yaşayan kadınlar var. | Open Subtitles | أعرف أن هنالك نساء بهذه اللحظة بالذات يعيشون في خوف، وعنف. |
Bir polis memuruna hakaret ve şiddet kullanma. | Open Subtitles | شتائم وعنف تجاه ضابط شرطة |
Öfke ve şiddet parlamaları ve sonra hiç bir şey. | Open Subtitles | ومضات من الغضب و العنف .. وبعد ذلك لا شيء على الإطلاق |
Porno, istismar filmleri, korku, aksiyon ve şiddet sineması burada pazarlanıyor. | Open Subtitles | هنا أينما يبيعون الأفلام الأباحية و أفلام الأستغلال و الرعب و الأكشن و العنف. |
Bu ülke, görüş ayrılıkları ve şiddet içinde doğdu. | Open Subtitles | لقد ولدت البلاد في موجة من العنف و المعارضة |
İsterik ve şiddet sergileyen bir hayat kadını Sir William. | Open Subtitles | سير "ويليام" إنها هيستيريه وعنيفه |
Psikotik ve şiddet içeren davranışların genetik izleri vardır. | Open Subtitles | هناك علامات وراثية للسلوك الذهاني والعنيف |
Bir çocuk... diğer çocuğun başına vurursa, bu vahşet ve şiddet göstergesidir. | Open Subtitles | هناك طفل ضرب رأس طفل آخر من أجل مسائل بسيطة لذلك يظهر سلوك وحشي وعنيف |
Çıkan her krizin yeni bir vahşetle sonuçlanmadığı, her gazetenin savaş ve şiddet haberleriyle dolu olmadığı bir dünya hayal etmek... | Open Subtitles | لتخيل عالم ...حيث لم يكن هذا جِد حيث لم تسبب كل أزمة... ... أعمالاً وحشية جديدة |