"ve bol" - Translation from Turkish to Arabic

    • والكثير من
        
    • وفيرة
        
    Dans etme, şarkı söyleme ve bol bol eğlenme vakti! Open Subtitles أنه وقت الرقص و الغناء وقطع الكاتو والكثير من المرح
    Sağlıklı bir diyet, tütün kullanımından kaçınmak, zayıf kalmak, sağlıklı bir uyku ve bol miktarda kahkaha vücudun en önemli kasının uzun bir süre atmasını sağlar. TED حمية صحية، تجنب استخدام التبغ، البقاء رشيقاً، والتمتع بقسط جيد من النوم والكثير من الضحك كله يمهّد الطريق للتأكيد أن أهم عضلة في جسدك تستمر بالنبض.
    Jamaica'nın kuzey sahillerindeki mercan resifleri az miktarda canlı mercan örtüsü ve bol miktarda yosun ve balçık barındırır. TED الشعب المرجانية لساحل جمايكا الشمالي لديه اجزاء من المئة غطاء مرجاني والكثير من الطحالب والطين
    Aslında o kadar da kötü sayılmaz. Etrafında bir sürü dağ ve bol güneş olacak. Open Subtitles فإنهلنيكونسيئآللغايه، التلال تحيط بك من كل مكان والكثير من الشمس
    Sadece biraz sevgiye ve bol miktarda ürüne ihtiyacı var. Open Subtitles شعركِ يحتاج للقليل من الحب والكثير من الكريم
    İki sedye, üç hemşire meşrubat sunan yaşlı bir hanım ve bol bol da sandalye olacak. Open Subtitles سيكون هنالك سلتين مهملات, وثلاث ممرضات على الاقل سيدة كبيرة في السن تقدم المشروبات, والكثير من الكراسي
    Şimdi bir bisikletim ve bol zamanım var, ama oğlum sonsuza dek gitti. Open Subtitles الآن لدي دراجة والكثير من الوقت، لكن إبني رحل للأبد.
    Birkaç otomatik silah ve bol bol coşku. Open Subtitles حفنة من الأسلحة الاتوماتيكيه والكثير من الحماس
    Bir tomar parayı ve bol bahşişi de yanıma alıp yarın ilk iş olarak buraya geleceğim. Söz veriyorum. Open Subtitles سآتي الى هنا اولاً غداً صباحاً برزنامة من المال والكثير من البقشيش
    Bi kısmı bilmediğin şeyler hakkında boktan tavsiyeler olsun ve bol bol vodka. Open Subtitles إنها عبارة عن نصيحة عرجاء عن شيء لا معرفة لكَ به والكثير من الفودكا.
    Bir önceki yılın çoğunu hastane yatağında geçirmiş bir kız için dışarıda olmak, sinek kuşlarını saymak büyük annesiyle birlikte olmak ve bol bol gülmek çok iyi zaman geçirmekti. TED بالنسبة إلى طفلة صغيرة قضت معظم السنة في السابق في سرير المشفى، كونها في الخارج تُحصي عدد طيور الطنان وتقضي وقتًا رائعًا مع جدتها، والكثير من الضحك.
    Onlara iyi bir yemek ve bol içecek ver. Open Subtitles آجل قدم لهم طعام جيد والكثير من الخمر
    Bir de çaydanlık ve bol bol kahve. Open Subtitles أيضا، احضر دورق قهوة والكثير من القهوة.
    Yiyecek ve bol miktarda su var. Open Subtitles يوجد هنا طعام والكثير من الماء
    Küçük düşürülmüş bir sürü kadın ve bol miktarda nefret. Open Subtitles هؤلاء الكثير من النساء المُزدريات... والكثير من الغضب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more