Sence akıllı ve güzel bir kadını isteyen bir adam samimi olmaz mı? | Open Subtitles | هل تعتقدي أن رجل برغب فى إمرأة ذكية و جميلة ليس لديه صدق؟ |
Ayrıca güçlü ve güzel bir kadın olduğunu düşünüyorum, ama farkında değilsin. | Open Subtitles | أظن كذلك أنك أمرأة قوية و جميلة و التي لا تدرك هذا |
Tabi, David, eğer senin kalçan değilse, gerçek ve güzel. | TED | بالطبع، ديفيد، أنه ليس وركك، أنها الحقيقة والجمال. |
Belki abisi olduğundan göremiyorsun o çok hassas ve güzel bir kadın. | Open Subtitles | ربما لا تستطيع أن تلاحظ الأمر لأنك أخوها لكنها إمرأة حساسة وجميلة |
Hayır sıcak bir banyo alarak ve güzel, sıcak bir yatağa tarama duyuyorum. | Open Subtitles | لا . سآخذ حماماً ساخناً و أدخل إلى سرير دافئ و جميل |
Burayı çok seviyorum, Georg. Ne kadar hoş ve güzel. | Open Subtitles | آه، أنا أحب المكان هنا يا جورج إنه جميل و هادئ. |
Ev yapımı kart dediğinde böyle özenli ve güzel olmalarını beklememiştim. | Open Subtitles | عندما قلتي كوبونات منزلية الصنع لم أتوقع بأنه عمل مفصل وجميل |
Böylece, garip ve güzel bir olgu olan kuantum dolanıklığa varıyoruz. | TED | هذا يقودنا إلى الظاهرة الغريبة والجميلة المسماة التشابك الكمي. |
Yani sen genç ve güzel bir kadınsın hayranların olacaktır. | Open Subtitles | اعني أنكِ فتاة شابة و جميلة بالتأكيد سيصير لديك معجبين |
Söz verdiğim gibi Yunanistan senin olacak. Boş ve güzel. Mutlu musun? | Open Subtitles | -الان استطيع اخذ بلاد اليونان كما وعدت,نظيفة و جميلة, الا يسعدك هذا؟ |
Büyük ve güzel beyaz bir uçak, kırmızı çizgileri, perdeleri ve tekerleri var. | Open Subtitles | انها طائرة كبيرة،بيضاء و جميلة بالأشرطةِ الحمراءِ، الستائر والعجلات. |
Şimdi zengin ,özgür, genç ve güzel bir kadın olacaksınız. | Open Subtitles | الآنستصبحينغنية،حرة، إمرأة صغيرة . . و جميلة |
Sanırım öbür dünya daha aydınlık ve güzel. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك شيئاً من النور والجمال في العالم اﻵخر |
Bu yüzden ülkenin her yerinden otoyol kuruluşlarıyla parklara geniş ve güzel otoyollar yapmaları için anlaştı. | TED | ولذلك قام بعمل شراكة مع جمعيات الطرق السريعة في أنحاء الدولة لكي يبني طرقا كبيرة وجميلة تؤدي إلى هذه الحدائق. |
Kocanın evde izleyeceği bir maç olduğunu bildiğin için nasıl kısa ve güzel konuşacağını bilen, seksi ve akıllı bir kadınsın. | Open Subtitles | انتِ ذكية و مثيرة تعرفين كيف تبقى الموضوع قصير و جميل لأن زوجك لدية مباراة ليشاهدها |
"Cesur ve güzel" isimli pembe dizinin bu tanıtımı Santa Maria kulesinin tepesinde gerçekleşecek. | Open Subtitles | لتقديم هذا المنتج جميل و بخط عريض على برج سانتا ماريّا |
Günün birinde, büyük ve güzel bir eve taşınacağını bilemezdi. | Open Subtitles | لم تعلم أنها يوما ما ستنتقل إلى منزل كبير وجميل |
Bu eski ve güzel oyun aracılığı ile Batı ile Doğu arasındaki bu birlik gösterisine tanık olmak. | Open Subtitles | ليشهدوا هذا العرض عن اتحاد الشرق بالغرب عن طريق هذه اللعبة القديمة والجميلة |
Biraz şansı varsa, 2 aylık bir zaman içinde bu Orkide Peygamberdevesi kadar büyük ve güzel olacak. | Open Subtitles | ببعض الحظ، في شهرين سيكون ضخمًا وجميلاً كسرعوف الأوركيد هذا |
Genç ve güzel biriyse, seni affediyorum. | Open Subtitles | ان كانت شابه و جميله انا اعزرك |
Gözlerini dikip bakabileceği genç ve güzel kızlar bulmayı umuyordu. | Open Subtitles | كان يعتقد انه سيكون هناك بعض الفتيات الصغيرات الجميلات ليحملق بعينيه عليهن |
Küçük ve güzel bir avluydu. | Open Subtitles | لقد كانت الساحة الأمامية صغيرة ولطيفة مناسبة لعائلة متوسطة |
Bekar ve güzel olmak haftasonları serbest olmaktır. | Open Subtitles | يجري واحد ورائع تحرر أيضا واحدة و تضمينه في عطلة نهاية الأسبوع. |
Prenses, gören herkesin seveceği nazik ve güzel biri olacak. | Open Subtitles | الأميرة سوف تكبر فعلاً في سلام وجمال محبوبة من كل من يراها |
Kurbanları hep kadın. Hepsi genç ve güzel. | Open Subtitles | ان ضحاياها جميهم نساء, وكلهم شابات وجميلات |
Evet. Ne kadar sıradışı ve güzel olduğunu görmelisin. | Open Subtitles | نعم، و شوفة لاشيائة الإستثنائيِ و الجميلة |