"ve işte bu" - Translation from Turkish to Arabic

    • وهذا
        
    • وهذه
        
    ve işte bu tür anlaşmalar üretken oyunlara yol açar. TED وهذا الإتفاق على القوانين هو ما يؤدي إلى اللعب المثمر.
    Her şeyi göz önüne almamak, olay bu, ve işte bu ödümü koparıyor. Open Subtitles بغض النظر عن أي شيئ آخر فهذا حقيقي وهذا أرعبني بحق الجحيم للغاية
    ve işte bu kameranın gösterdiği de, gözlerimizin asla göremeyeceği bir şey. Open Subtitles وهذا ما تُظهره آلة التصوير الخاصة، شيئاً لم يمكن لأعيننا رؤيته أبداً.
    ve işte bu da sana Zoe Hart'ın verdiği anahtarlık, ki görünüşe bakılırsa ikinizin yakın arkadaş olduğu sanılabilir. Open Subtitles وهذه علاقة مفاتيحك نَقشت لك مِن قِبل زوي هارت والذي يعتبر أمر غريب، على إعتِبار أنتكما لَستما حتى صديقات
    ve bu da insanların gözlerine odaklandıkları zamanın yüzdesi ve işte bu da onların büyüme çizelgesi. TED وهذه نسبة الوقت الذي يركزون فيه على عيون الناس, وهذا هو جدول نموهم.
    ve işte bu film moleküller arasındaki bu rekabeti gösteriyor. TED وهذا الفيلم هنا يرينا هذه المنافسة بين الجزيئات.
    Masumiyetle deneyim arasında mükemmel bir dengede duruyor ve işte bu beni tablonun önünde durdurup, yürümeye devam etmekten alıkoydu. TED هو معتدل تماما ما بين البراءة والخبرة وهذا ما جعلني أتوقف أمام هذه اللوحة
    Bana bakmadı. Hala kartlarına bakıyordu ve işte bu tablonun baştan çıkarcı unsurlarından biri de bu, genç yaptığı şeye o kadar odaklanmış ki, bize bakmıyor. TED ولم ينظر إلي. فكان مازال ينظر إلى بطاقاته وهذا إحدى العناصر المغرية في هذه اللوحة فهو في قمة التركيز فيما يعمل لدرجة أنه لا ينظر إلينا
    Bunun sonu yok ve işte bu hayatın tamamen ne anlama geldiğidir, zevk almak için, bize verilmiş olan şeyden zevk almak için. TED هذا الغنى اللامحدود، وهذا هو سر الحياة، أن نستمتع، نستمتع بما وُهِب لنا.
    ve işte bu. Çiftliğin adı Polyface (çok yüzlü). Aslında şu demek oluyor -- TED وهذا هو المزرعة تدعى بولي فايس الذي يعني
    Ve işte bu: Konuşmacı olarak bir numaralı göreviniz dinleyicilerinizin akıllarına olağanüstü bir hediye aktarmak -- fikir adını verdiğimiz ilginç ve güzel şey. TED وهذا العامل هو: مهمتك الرئيسية كمتحدث هي أن تنقل لأذهان المستمعين هدية رائعة هذه الهدية الجميلة والغريبة هي الفكرة.
    ve işte bu bizim sistemimizin çok çok küçük ölçekte nasıl çalıştığıdır. TED وهذا هو بالضبط كيف يعمل نظامنا على مستوى أكثر صغرًا بكثير.
    ve işte bu korku bizim düşüncelerimizde muhafazakar olmamızı sağlıyor. TED وهذا الخوف هو ما يجعلنا محدودين في تفكيرنا.
    ve işte bu migren tedavisi için olan buluşumuzdu. TED روبرت فشل: وهذا هو الاختراع لعلاج الصداع النصفي.
    ve işte bu yüzden... banyo ayrıcalıklarınız askıya alınmış... ve sigaralarınız da kotayla sınırlı tutulmuştur. Open Subtitles وهذا هو السبب و هذا هو السبب أن امتيازات جلوسكم هناك قد أُوقفت وأن سجائركم قذ تم ترشيدها
    ve işte bu kabloların üstünde özellikle duracağım. TED وهذه الأسلاك بالخصوص هي ما أود التركيز عليه.
    Kısa zamanda evimin arka bahçesinde bir orman yapmaya başladım ve işte bu üç sene sonraki görünümü. TED لاحقاً بدأت بإنشاء حرج في فناء منزلنا وهذه صورة المنزل بعد ثلاثة أعوام
    ve işte bu benim 100.000 dolarlık ödülü nasıl kullanacağımdır. TED وهذه هي الطريقة التي سأتصرف بجائزتي ال١٠٠ ألف دولار .
    ve işte bu da geri döndüğünde yaptığımız tıbbi testlerin sonuçları. Open Subtitles وهذه نتائج الفحوصات الطبية التي أجريناها له لدى عودته
    ve işte bu da üçüncü ve son denemesi olacak kazanan Amerika'da eyaletler boyunca bir tatil ve uçak biletlerinin sahini olacak. Open Subtitles وهذه محاولتـه الثالثة والأخيرة للفـوز برحلـة طيران لأي مكان في الولايات المتحـدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more