"vermiyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • إنه لا
        
    • يعطي
        
    • يرفض
        
    • تعطيني
        
    • إنها لا
        
    • يعطيني
        
    • تعطي
        
    • تستجيب
        
    • ترفض
        
    • تعطينا
        
    • يعطيك
        
    • انه لا
        
    • لاتستجيب
        
    • لايجيب
        
    • لا يرد
        
    Evet, Buraya taşınayım. Senin tuvaleti kullanmana bile izin vermiyor. Open Subtitles أجل، سأنتقل للعيش معه، إنه لا يسمح لك بإستعمال الحمّام
    Oğlum be, adam da vampirlere bir an olsun rahat vermiyor. Open Subtitles هذا الرجل لا يعطي مصاصي الدماء إنشاً مربعاً من المساحة للمناورة
    - O arabadan nefret ediyor. Eskisini geri istiyor ama satıcı vermiyor. Open Subtitles إنها تكره تلك السيارة تريد السيارة القديمة ثانيةً، ولكن التاجر يرفض ذلك
    Anne, babam kostüm için bin dolar vermiyor bana. Open Subtitles أمي، أبي سوف لا تعطيني 1000 دولار للثوب.
    - Girmeme izin vermiyor. Zar zor dayanıyorum. Yeteri kadar güçlü değilim. Open Subtitles إنها لا تدعني أدخل، أنا بالكاد أصمد ولست قوياً بما يكفي الآن.
    Öldürmek benim için sadec iş. Bana hiç zevk vermiyor. Open Subtitles القتل هو مجرد عمل لي . لا يعطيني أيّ سرور
    Başladı zaman, okşama ve giriş aynı zevki vermiyor. Open Subtitles عندما تبدأ، المداعبات والإختراق لا تعطي نفس المتعة
    Şebekede aşırı güç algalanmaları var. Kapatma protokolleri cevap vermiyor. Lanet olsun! Open Subtitles لدينا طفرات طاقة هائلة في جميع أنحاء الشبكة بروتوكولات الغلق لا تستجيب
    Cevap gelene kadar tedaviye izin vermiyor. Open Subtitles ترفض أن تدعنا نفعل أي شئ قبل أن يردوا عليها
    İki kurşun yarası aldığını duydum, fakat hastane hiçbir bilgi vermiyor. Open Subtitles لا أدرى، سمعت أنه أصيب بطلقتين لكن المستشفى لا تعطينا معلومات
    Evet, Buraya taşınayım. Senin tuvaleti kullanmana bile izin vermiyor. Open Subtitles أجل، سأنتقل للعيش معه، إنه لا يسمح لك بإستعمال الحمّام
    Tepki vermiyor. Baylar ve bayanlar, bu görev müdürü Sara Holland. Open Subtitles إنه لا يستجيب أبداً سيداتي وسادتي هذه مديرة المهمة سارة هولاند
    Benim ihtiyar bira alamıyor çünkü onun ihtiyarı diğer ihtiyara ayısını vermiyor. Open Subtitles أبي ليس بإستطاعته الحصول على بيرة لأن أباك لا يريد أن يعطي العجوز ما يريده
    Kimse vermiyor. Al sana kıyamet. Open Subtitles يكون الجميع يأخذون ويأخذون ويأخذون لا أحد يعطي , ذلك هرج ومرج
    Yabancı amirale sırtını döndüğü doğru, fakat sizin emirlerinize rağmen boxerlar'ın yerleşmesine izin vermiyor. Open Subtitles لكن لديه مدافع, الملاكمون يحتاجون اليها يرفض إقراضها لهم على الرغم من الأوامرك كن صامتا
    Bende tam şu top şekerlerden ne kadar istediğimi düşünüyordum ama annem odamı temizleyene kadar beş kuruş vermiyor. Open Subtitles أنا فقط كنت أفكر في مدى رغبتي في كرة علكية لكن أمي لن تعطيني نيكل حتى انظف غرفتي
    Şeker içerdiğinden dolayı portakal suyu içmesine bile izin vermiyor. Open Subtitles إنها لا تدعه حتى يشرب عصير البرتقال, بسبب محتوى السكريات
    Kaldırırdım ama bu herif silahım olmadan bana kristali vermiyor. Open Subtitles سأفعل ، لكن هذا الرجل لن يعطيني البلورة من دونهِ
    Ama Jandi, Jun Pyo sunbae'ye çikolata vermiyor musun? Open Subtitles لكن جان دي , ألن تعطي شوكولاته لـ جون بيو سانبيه ؟
    Sinyalleri fiziksel hatlar üzerinden zorlayabilirsiniz ama ağlar yanıt vermiyor. Open Subtitles يمكن إرسال الإشارات بالأنابيب المادّية، لكن عُقَد الشبكة لا تستجيب.
    Muayene etmeme izin vermiyor ama 40 saniyede bir kasılmaları başladı ve ıkınmayı reddediyor. Open Subtitles لا تدعني أتفحصها مع ان الزمن بين انقباضاتها 40 ثانية و هي ترفض أن تدفع
    Size iyi bakmamız için hükümet bize para vermiyor çocuklar. Open Subtitles الحكومة لا تعطينا الاموال التي نحتاجها للعناية بالاشخاص
    Koçunuz streoid falan vermiyor, değil mi? Open Subtitles هل يعطيك المدرب بعض المنشطات ، هل يفعل ؟
    Fiziki sorgulamaya cevap vermiyor, kendi çocukları dahil, diğer yaşayan canlarda umrunda değil. Open Subtitles انه لا يستجيب للاستجواب الجسدى ولا يهتم بأى روح أخرى بما فيهم أولاده
    Ağır TSSB, hiç bir ilaç yada tedaviye cevep vermiyor. Open Subtitles مصابة بإضطراب ما بعد صدمة لاتستجيب إلى الأدوية أو العلاج
    Lureu telefona cevap vermiyor, onu bulamıyorum ve ne düşüneceğimi de bilmiyorum. Open Subtitles ان لورو لايجيب على النقال انا لا استطيع ان اجده ولا اعلم بماذا انا افكر الان
    Telefonlarıma cevap vermiyor. - Kim cevap vermiyor? - Winston. Open Subtitles قلت بأنه يريد العودة إلي و لكنه لا يرد علي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more