"vermiyorlar" - Translation from Turkish to Arabic

    • هم لا
        
    • إنهم لا
        
    • يعطوني
        
    • يعطوك
        
    • يعطونا
        
    • لا يعطون
        
    • انهم لا
        
    • يقدمون
        
    • لن يسمحوا
        
    • فهم لا
        
    • لا يردّون
        
    • لا يسمحون
        
    • لا يعطونك
        
    • ورفضوا
        
    • وهم لن
        
    Onlar, bizlerin verdiği o kim konuşacak mücadelesini vermiyorlar; onlar hepsi konuşuyorlar. TED هم لا يخوضون المعركة التي نخوضها كلنا حول من يمكنه الحديث؛ كلهم يتاح لهم الحديث.
    Belli sebeplerden dolayı tek kişinin ceset sergisine girmesine izin vermiyorlar. Open Subtitles إنهم لا يسمحون للعزاب بأن يكونوا في معرض الموتى لسبب واضح
    - Bana vermiyorlar. Benimle konuşmuyorlar, çünkü ben orduya katılmadım. Open Subtitles انهم لن يعطوني واحد, فإنهم لا يتحدثون معي لأنني لم انضم لجيشهم
    Size belgeler, raporlar ve dosyalar vermiyorlar mı? Open Subtitles هيا, انظر, ألم يعطوك, مثلا, أوراقا وملفا وتقريرا؟
    - İlaç içince iyi olacaksınız. - Neden bize ilaç vermiyorlar? Open Subtitles سوف تتحسن عندما تأخذ الدواء لم اذا لا يعطونا الدواء ؟
    Bu çocuklara yeteri kadar araba, telsiz, ekipman vermiyorlar. Open Subtitles اللعنة عليهم , إنهم لا يعطون الأسلحة والسيارات الكافية أو معدات أو أجهزة إرسال
    Çocukların ve yaşlıların çalışmasına izin vermiyorlar çünkü onları öldürüyorlar! Open Subtitles انهم لا يرسلون كبار السن والأطفال للعمل لأنهم يقتلونهم
    Böyle dizilere gerçekten ödül falan vermiyorlar değil mi? Open Subtitles في الحقيقة هم لا يقدمون جوائز لمسلسلات كهذه، أليس كذلك؟
    Yapmam gereken her şeyi yapmama rağmen bana ziyaret izni vermiyorlar. Open Subtitles فعلت كل ما يفترض بي فعله ومازالوا لن يسمحوا لي بزيارتها
    Uçakta büyük köpeklere izin vermiyorlar. Open Subtitles هم لا يَسْمحونَ على الطّائرة بكلاب كبيرة ِ.
    Telsize her zaman cevap vermiyorlar ve bu beni deli ediyor. Open Subtitles هم لا يردّون على ندائي اللّاسلكيّ دائمًا، وهذا يجنّ جنوني.
    Çok garip. Bize kibrit vermiyorlar. Sanki çocukmuşuz gibi. Open Subtitles إنه مضحك ، إنهم لا يسمحون لنا بالإحتفاظ بالثقاب و كأننا أطفال
    Kendilerini hemen ele vermiyorlar. Open Subtitles إنهم لا يفشون لي عن أسرارهم بهذه البساطة
    Yalnız olduğum için bir sürahi vermiyorlar bana, ...bu yüzden, acaba sizinle içtiğimi söyleyebilir miyim? Open Subtitles لن يعطوني قنينة لو كنت لوحدي كنت اتسائل لو امكنني ان اقول اني احتسي الشراب معك ؟
    Senin ilacını vermiyorlar mı yoksa? Open Subtitles هل يعطوك دوائك هنا ؟
    Bedavaya bilgi vermiyorlar demek. Neyse elden bir şey gelmez. Open Subtitles إذًا لن يعطونا المعلومات مجانًا، حسنٌ، يبدو ألّيس لدينا خيار.
    Ruhsat vermiyorlar ki... Ama rüşvetini alıyorlar. Open Subtitles .. أنهم لا يعطون تصاريح لكنهم يأخذون الرشاوى
    Hapisteydim, oradan cenazeye gitmeye izin vermiyorlar. Open Subtitles لقد كنت في السجن, انهم لا يسمحون لأحد بحضور الجنائز
    - Bir arpa bile içki vermiyorlar? Open Subtitles لا يقدمون الشراب هنا
    "Ama o adiler filmi onaylamama izin vermiyorlar.'" Open Subtitles لكن أولئك اللقطاء لن يسمحوا لي بالموافقة على الفيلم
    Herkesin web sitesi açmasına izin vermiyorlar tabii. Open Subtitles فهم لا يسمحون لأي شخص بتخصيص موقع إلكتروني خاص به
    Keşke benim de aklıma gelmeseydi, ama unutmana izin vermiyorlar. Open Subtitles ليتني لم أفكر فيه أيضاً، لكنهم لا يسمحون لك بالنسيان
    Bu tip işler için yazılı referans vermiyorlar adama. Open Subtitles الناس في الواقع لا يعطونك توصيات لقيامك بمثل هذا النوع من العمل يجب أن تعرف ذلك "كودي"
    - Buna kredi vermiyorlar mı? - Boş ver. Open Subtitles ورفضوا الدفع؟
    Sigorta olayım boka bağladı ve yarına kadar tedaviye başlamama izin vermiyorlar. Open Subtitles التأمين الخاص بي ليس معي وهم لن يسمحوا لي بإجراء التجربة حتى يوم الغد وهذا سوف يقتلني

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more