iyi bir hızla yürüyor fakat biraz önceki seyahat ile karşılaştırıldığında, öylesine yürüyor, | TED | ويسير إليها بخطى حثيثة، ولكن مقارنة بالسرعة التي رأيناها فهو يسير ببطء. |
İşte böyle yürüyor. Fakat kendimize baktığımızda | TED | وهكذا يسير هذا الرجل الآلي .. ولكن عندما تنظر إلينا نحن .. |
Önce çevre yoluna çıkıp otostop yapıyor sonra da sokak boyunca yürüyor. | Open Subtitles | تتطفل علي سيارات الطريق حتي تصل إلي الطريق السريع ثم تمشي شارعاً. |
Ve diğerinin de omuz eklemlerinden birinde artirit var, b,lirsiniz, düzgün çalışmıyor, dolayısıyla şu şekilde yürüyor, ve biz diğer kolu, bilirsiniz, şu şekilde hareket ettirebiliyoruz. | TED | و الأخرى لديها مفصل معطل و لا يعمل بشكل جيد و لذلك فإنها تسير هكذا و نستطيع تحريك الذراع بهذه الطريقة |
İşimiz bitti, banyoya doğru yürüyor, daha doğrusu yürümeye çalışıyor arkasına dönüyor bakıyor oradaki benim. | Open Subtitles | وانتهينا هي تمشي إلى الحمام تحاول المشي وتلتفت وتنظر |
Ve caddelerde yürüyor. Eski moda ama kahramanlıkla ilgili bir şey bu. | Open Subtitles | يسير على جانبِ الشارعَ إنه طراز قديمُ، لكنه كالنبلاء |
Bu anlatıcı onu son gördüğünde, o dışarıda bir yerde, tek başına yürüyor, ve Tanrı'dan çabalarının boşuna olmadığını gösteren bir işaret bekliyordu. | Open Subtitles | عندما رأيته لآخر مرة، كان هناك، يسير لوحده، يبحث عن إشارة من الرب تخبره بأنّ عمله لم يكن فاشلاً. |
Her şey yolundayken ilişkiler gayet kolay yürüyor. | Open Subtitles | تعرفين أن العلاقات الأنسانية سهلة . حين يسير كل شىء بهدوء ولطف |
Mermi-kafa ortalıkta yürüyor ve dolaşırken rasgele değişiklikler yapıyor. | Open Subtitles | العٌنصر يسير بالمقدمة ويقوم بتغيرات عشوائية بدوريته |
Bok götüren sokaklarında yürüyor, soyu karmakarışık dilini konuşuyorsun ama Romalı değilsin. | Open Subtitles | , تمشي في شوارعها القذرة . تتحدث لغتها المهجنة, ولكنك لست روماني |
Ama şimdi McKinley koridorlarında kırık ve yalnız olarak yürüyor. | Open Subtitles | ولكنها الآن تمشي في ممرات ثانوية ميكنلي مكسورة و حزينة |
Temiz su içebilmemiz için her gün 2 saat yürüyor. | Open Subtitles | كانت تمشي كل يومٍ لمدة ساعتين حتى نشرب ماءاً نقيّاً |
Hepsi bir sürü saçmalık. Ama burada işler böyle yürüyor. | Open Subtitles | كل شيء هنا عبارة عن كومة من الزبالة ولكن هذه هي الطريقة التي تسير بها الأمور هنا |
Aşağı yukarı şu boylarda ayrıca kollarını hareket ettirmeden yürüyor. | Open Subtitles | إنها بهذا الطول ولا تحرك ذراعيها وهي تسير. |
Bak Ridley burda işler böyle yürüyor ... ve değiştirmek için bir şey yapamazsın... | Open Subtitles | انظر يا ريدلي الأمور تسير كما هى عليه لا يمكنك فعل شيء لتغييرها |
Mikrofona doğru ilerlerken, tek birşey düşünebiliyordum ölü kadın yürüyor. | Open Subtitles | كما جعلت ل طريقي إلى الميكروفون، ل يمكن أن يفكر سوى شيء واحد: القتلى امرأة المشي. |
Ah evet, Düş kırıklığı yaşadım fakat işler bu şekilde yürüyor. | Open Subtitles | آه نعم ، أنا أشعر بخيبة الأمل ولكن هكذا تجري الأمور. |
Kalabalık yerlerden yürüyor. Uzaklaşmak istemiyor. | Open Subtitles | إنه يمشى فى مناطق مزدحمة أتظنين أنه يهرب منا؟ |
Bir grup adam, kendilerini bıçaklarla keserek sokaklarda yürüyor. | TED | مجموعة من الرجال يسيرون عبر الطرق يطعنون أنفسهم بالسكاكين. |
eğer bir büyücü gibi yürüyor ve konuşuyorsa... | Open Subtitles | إنهم يمشون كالمشعوذين ويتكلمون كالمشعوذين |
- Heinrich! - Evet. Bir çocuğa yaklaştı, caddede küçük kızla birlikte yürüyor. | Open Subtitles | أجل ، إنه يتكلم مع بنت صغيرة و يتمشى معها بالشارع |
Eğer onun benim işçim olmasından ve ona ne yapması gerektiğini söylememden, dem vuruyorsan, bildiğim kadarıyla bu işler böyle yürüyor. | Open Subtitles | إن كنت تشير إلى حقيقة أنها موظّفتي وأخبرها ماذا تفعل، على حدّ علمي هذه هي طريقة سير الأمر |
''Ölümün gölgesinin dolaştığı vadiden yürüyor olsam da, korkum yok, çünkü benimlesin.'' | TED | "رغم أنني أسير خلال وادي ظل الموت، لن أخاف الشر، لأنك معي." |
Hayvan sahildeki ıslak kumlarda burunlarını rüzgara çevirerek yan yan yürüyor. | TED | الوحش يمشي جانبيا على الرمال الشاطئ المبتلة وأنفه موجه نحو الرياح |
Arkadaşı Donna'yla yürüyor ve konuşuyorlardı | Open Subtitles | لقد كانت تمشى وتتكلم مع صديقتها،"دونا" يضحكون ويتكلمون. |
Şu son birkaç akşamdır daha yavaş yürüyor gerçi. | Open Subtitles | على الرغم من أنه قد مشى المنزل أبطأ هذه الأمسيات القليلة الماضية |
Aşağı yukarı yürüyor, benimle ukala ukala konuşuyordu. | Open Subtitles | يخطو ذهاباً ومجيئاً قائِلاً عبارات يتذاكي فيها. |