"yürüyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يسير
        
    • تمشي
        
    • تسير
        
    • المشي
        
    • تجري
        
    • يمشى
        
    • يسيرون
        
    • يمشون
        
    • يتمشى
        
    • سير
        
    • أسير
        
    • يمشي
        
    • تمشى
        
    • مشى
        
    • يخطو
        
    iyi bir hızla yürüyor fakat biraz önceki seyahat ile karşılaştırıldığında, öylesine yürüyor, TED ويسير إليها بخطى حثيثة، ولكن مقارنة بالسرعة التي رأيناها فهو يسير ببطء.
    İşte böyle yürüyor. Fakat kendimize baktığımızda TED وهكذا يسير هذا الرجل الآلي .. ولكن عندما تنظر إلينا نحن ..
    Önce çevre yoluna çıkıp otostop yapıyor sonra da sokak boyunca yürüyor. Open Subtitles تتطفل علي سيارات الطريق حتي تصل إلي الطريق السريع ثم تمشي شارعاً.
    Ve diğerinin de omuz eklemlerinden birinde artirit var, b,lirsiniz, düzgün çalışmıyor, dolayısıyla şu şekilde yürüyor, ve biz diğer kolu, bilirsiniz, şu şekilde hareket ettirebiliyoruz. TED و الأخرى لديها مفصل معطل و لا يعمل بشكل جيد و لذلك فإنها تسير هكذا و نستطيع تحريك الذراع بهذه الطريقة
    İşimiz bitti, banyoya doğru yürüyor, daha doğrusu yürümeye çalışıyor arkasına dönüyor bakıyor oradaki benim. Open Subtitles وانتهينا هي تمشي إلى الحمام تحاول المشي وتلتفت وتنظر
    Ve caddelerde yürüyor. Eski moda ama kahramanlıkla ilgili bir şey bu. Open Subtitles يسير على جانبِ الشارعَ إنه طراز قديمُ، لكنه كالنبلاء
    Bu anlatıcı onu son gördüğünde, o dışarıda bir yerde, tek başına yürüyor, ve Tanrı'dan çabalarının boşuna olmadığını gösteren bir işaret bekliyordu. Open Subtitles عندما رأيته لآخر مرة، كان هناك، يسير لوحده، يبحث عن إشارة من الرب تخبره بأنّ عمله لم يكن فاشلاً.
    Her şey yolundayken ilişkiler gayet kolay yürüyor. Open Subtitles تعرفين أن العلاقات الأنسانية سهلة . حين يسير كل شىء بهدوء ولطف
    Mermi-kafa ortalıkta yürüyor ve dolaşırken rasgele değişiklikler yapıyor. Open Subtitles العٌنصر يسير بالمقدمة ويقوم بتغيرات عشوائية بدوريته
    Bok götüren sokaklarında yürüyor, soyu karmakarışık dilini konuşuyorsun ama Romalı değilsin. Open Subtitles , تمشي في شوارعها القذرة . تتحدث لغتها المهجنة, ولكنك لست روماني
    Ama şimdi McKinley koridorlarında kırık ve yalnız olarak yürüyor. Open Subtitles ولكنها الآن تمشي في ممرات ثانوية ميكنلي مكسورة و حزينة
    Temiz su içebilmemiz için her gün 2 saat yürüyor. Open Subtitles كانت تمشي كل يومٍ لمدة ساعتين حتى نشرب ماءاً نقيّاً
    Hepsi bir sürü saçmalık. Ama burada işler böyle yürüyor. Open Subtitles كل شيء هنا عبارة عن كومة من الزبالة ولكن هذه هي الطريقة التي تسير بها الأمور هنا
    Aşağı yukarı şu boylarda ayrıca kollarını hareket ettirmeden yürüyor. Open Subtitles إنها بهذا الطول ولا تحرك ذراعيها وهي تسير.
    Bak Ridley burda işler böyle yürüyor ... ve değiştirmek için bir şey yapamazsın... Open Subtitles انظر يا ريدلي الأمور تسير كما هى عليه لا يمكنك فعل شيء لتغييرها
    Mikrofona doğru ilerlerken, tek birşey düşünebiliyordum ölü kadın yürüyor. Open Subtitles كما جعلت ل طريقي إلى الميكروفون، ل يمكن أن يفكر سوى شيء واحد: القتلى امرأة المشي.
    Ah evet, Düş kırıklığı yaşadım fakat işler bu şekilde yürüyor. Open Subtitles آه نعم ، أنا أشعر بخيبة الأمل ولكن هكذا تجري الأمور.
    Kalabalık yerlerden yürüyor. Uzaklaşmak istemiyor. Open Subtitles إنه يمشى فى مناطق مزدحمة أتظنين أنه يهرب منا؟
    Bir grup adam, kendilerini bıçaklarla keserek sokaklarda yürüyor. TED مجموعة من الرجال يسيرون عبر الطرق يطعنون أنفسهم بالسكاكين.
    eğer bir büyücü gibi yürüyor ve konuşuyorsa... Open Subtitles إنهم يمشون كالمشعوذين ويتكلمون كالمشعوذين
    - Heinrich! - Evet. Bir çocuğa yaklaştı, caddede küçük kızla birlikte yürüyor. Open Subtitles أجل ، إنه يتكلم مع بنت صغيرة و يتمشى معها بالشارع
    Eğer onun benim işçim olmasından ve ona ne yapması gerektiğini söylememden, dem vuruyorsan, bildiğim kadarıyla bu işler böyle yürüyor. Open Subtitles إن كنت تشير إلى حقيقة أنها موظّفتي وأخبرها ماذا تفعل، على حدّ علمي هذه هي طريقة سير الأمر
    ''Ölümün gölgesinin dolaştığı vadiden yürüyor olsam da, korkum yok, çünkü benimlesin.'' TED "رغم أنني أسير خلال وادي ظل الموت، لن أخاف الشر، لأنك معي."
    Hayvan sahildeki ıslak kumlarda burunlarını rüzgara çevirerek yan yan yürüyor. TED الوحش يمشي جانبيا على الرمال الشاطئ المبتلة وأنفه موجه نحو الرياح
    Arkadaşı Donna'yla yürüyor ve konuşuyorlardı Open Subtitles لقد كانت تمشى وتتكلم مع صديقتها،"دونا" يضحكون ويتكلمون.
    Şu son birkaç akşamdır daha yavaş yürüyor gerçi. Open Subtitles على الرغم من أنه قد مشى المنزل أبطأ هذه الأمسيات القليلة الماضية
    Aşağı yukarı yürüyor, benimle ukala ukala konuşuyordu. Open Subtitles يخطو ذهاباً ومجيئاً قائِلاً عبارات يتذاكي فيها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more