Bana hediye edilen küçük altın bir yüzük için dövüşmüştük. | Open Subtitles | تعاركنا من أجل خاتم ذهبى ضئيل الذى كان هدية لى. |
Ona elmas bir yüzük alamadığım için ucuz olduğumu söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت اننى بخيل لأننى لم أشترى لها خاتم ماسى |
Çantamı kaybettiniz ve içinde 2 karatlık elmas yüzük var! | Open Subtitles | لقد أضعتم حقيبتى و بداخلها خاتم ماسى عيار 2 قيراط |
Sana bir yüzük aldım, ve sana göstermek isterdim fakat sen beni postaladıktan sonra onu evsiz bir kadına verdim. | Open Subtitles | لقد أشتريت لكِ خاتماً بالفعل و كنت سأريكِ إياه لكني وهبته لإمرأه مشردة بعدما لفظتيني |
Eğer Peter Jackson, o yüzük filmleriyle benim aklımı başımdan almak istemiş olsa, üçüncüyü mantıklı bir kapanış noktasında bitirirdi. | Open Subtitles | دعنى أقول لك شيئاً لو أراد بيتر جاكسون أن يخرسنى بأفلام الخواتم تلك كان قد أنهى الجزء الثالث بنهايه منطقيه |
Bana lanet bir yüzük al, ona eskilerden birisini ver. | Open Subtitles | اشتري لي أنا خاتما , وأعطها واحدا من خواتمها القديمة |
Her parmağında bir yüzük var, yüzük parmağın hariç, ha? | Open Subtitles | هناك خاتم فى كل أصبع ما عدا هذا الحزين لماذا؟ |
Bak, Glen harika biri ama bu parmağında yüzük yok. | Open Subtitles | ان جلين رائع ولكن لا يلبس خاتم فى هذا الاصبع |
Parmağında yüzük yoktu ve bir kocası olduğundan da hiç bahsetmedi. | Open Subtitles | لم تكن تلبس خاتم زواج. ولم يكن هناك أي ذكر للزوج. |
Onun, İslami kuralların yasakladığı altın bir yüzük taktığından ve FBI'ın onu tanımlarken bu hususa değinmediğinden söz etmeye bile gerek yok. | Open Subtitles | بدون الحاجة لذكر أنه كان يلبس خاتم ذهبى وذلك محرم حسب الشريعة الأسلامية ولم يذكر أبدا فى وصف مكتب التحقيقات الفدرالى له |
Bu fotoğrafta parmağında yüzük var. Tanımadığı biriyle çıkıyor. Boşanmış mı? | Open Subtitles | إنها ترتدي خاتم زواج بهذه الصورة لكنها بموعد مدبر، أهي مطلقة؟ |
Birkaç parça bir şey vardı, yüzük ve bilezik vardı. | Open Subtitles | أعني ربّما بضع قطع، خاتم للإبهام هنا و سوار هناك. |
Başka bir kadın için yüzük aldığını öğrendiğinde o seçenek ortadan kalkacak. | Open Subtitles | عندما تكتشف انك اشتريت خاتم خطبة لإمراة اخرى ذلك الخيار سوف يختفي |
Beyaz altın çerçevesinde prenses 1.5'luk prenses kesimi bir elmas yüzük var. | Open Subtitles | أين توجد خاتم على شكل 1.5 من تاج الأميرة مغطى بذهب أبيض. |
Soruyorum kusura bakma, öyle bir yüzük ne kadar eder? | Open Subtitles | اذا كنت لا تمانع سوالي كم يكلف خاتم مثل ذلك؟ |
Harry yıldönümümüz için yüzük almak istedi. | Open Subtitles | كما تعلمين، هاري يريد أن يشتري لي خاتماً جديداً بمناسبة عيد زواجنا |
yüzük için yeterli parası yoktu onun yerine bana bunu aldı. | Open Subtitles | لم يكن معه المال الكافي ليشتري لي خاتماً لكنه إشترى لي هذه بدلاً منه |
O yüzük sadece insanlar üzerinde çalışır. Görsel ikiz doğaüstü bir olaydır. | Open Subtitles | هذهِ الخواتم تعمل مع البشر وحسب، أما النظيرة فهي كيان خارق للطبيعة. |
Bir eli bu kadar seven insan bir yüzük takar. | Open Subtitles | إن كانت تعجبك يدي عليك أن تضع خاتما في إصبعي |
Telefon konuşması sırasında elinde üç yüzük vardı. | Open Subtitles | خلال المحادثة الهاتفية كان يحمل ثلاثة خواتم |
yüzük'ün Muhteşem'in ajan olduğunu sandığına inanamıyorum. | Open Subtitles | "لا أصدق أن (رينج) تعتقد أن الرائع جاسوس" |
Ama yüzük bulmaca oynamak istiyorum! | Open Subtitles | آجل ، شكراً ولكنني أريد أن ألعب العثور على الحلقة المعدنية |
yüzük almayı unuttum! - Benimkini alın. | Open Subtitles | أنت لم تحصل عليه بعد هاهو، يمكنك استعمال خاتمي |
Sizin için ölebilirdim. Ama artık yüzük başka bir kadında. | Open Subtitles | الموت أقرب الىَ من الاعتقاد بأنك أعطيت هذا الخاتم لامرأة |
İlişkimizi bir sonraki seviyeye taşımak istediğimi kanıtlamak için sana yüzük aldım. | Open Subtitles | وفقط لأثبت لك أنّي أودّ أخذ الأمور للمستوى التّالي، جلبتُ لكِ خاتمًا. |
yüzük tam istediğim gibiydi ama ben kendimi kaybedip şöyle söyledim: | Open Subtitles | والخاتم كان يناسبني بالتمام :وقد اتسعت عيناي وقلت |
Fakat, bu arada, bir kadının seks yapmadan önce elmas bir yüzük talep etmesi sorun değil, ama para talep etmesi sorun, öyle mi? | Open Subtitles | اذن هل يحق لفتاه ان تطالب بخاتم قبل الجنس,وليس المال؟ |
yüzük çevirmenin iyi çalışıyor. | Open Subtitles | حسنٌ , خاصية الترجمة في خاتمك أصبحت تعمل بشكل صحيح |
Amy Dampier'in oturma odasından çalınan yüzük kutusunu düşünmeden duramıyorum. | Open Subtitles | حول صندوق الخاتم الذي سرقه من غرفة معيشة ايمي ديمبير |
yüzük parmağınızda biz iz var... galiba yeni çıkarılan evlilik yüzüğünüzün izi. | Open Subtitles | لديك أثر على أصبعك لخاتم الزواج الذي أزلته مؤخراً |