yüz yüze temas sağlamak için çok fazla sebebimiz var. | Open Subtitles | هناك أسباب كثيرة تجعلنا نسعى إلى عن التواصل وجهاً لوجه |
Şimdi ellerini kirletmeleri ve bizimle yüz yüze görüşmeleri gerekecek. | Open Subtitles | والان عليهم ان يزيلوا القذارة عن ايديهم ويواجهونا وجهاً لوجه |
Uyandığında, gerçek kimliğinle... yüz yüze geldin, genlerinde olan bir şeyle ölümle. | Open Subtitles | عندما استيقظت اصبحت وجهاً لوجه مع نفسك الحقيقة مع قدرك مع الموت |
Eğer ofisinde olsaydın, bu konuşmayı yüz yüze yapıyor olurduk. | Open Subtitles | لو كنت فى مكتبك الآن لكانت هذه المحادثة وجها لوجه |
Ama senin seviyene ineceğime, seninle yüz yüze görüşmeye karar verdim. | Open Subtitles | لكنني عوضاً عن النزول إلى ستواك فقد قررت أن أقابلك شخصياً |
Babamla yüz yüze görüşeceğim, Kang Woo'yu çağırmana gerek yoktu. | Open Subtitles | سأتحدث مع و الدي شخصيا لا داع للاتصال بكانغ وو |
Temaslar şifreli sadece sesli mesaj ve yüz yüze görüşme şeklinde olmalı. | Open Subtitles | الاتصال يجب ان يكون البريد الصوتي المشفر و اللقاء وجهاً لوجه فقط |
Oradan bir sey ögrenilmez. yüz yüze daha iyi oluyor. | Open Subtitles | تلك ليست طريقة رائعة للتعلّم، أنا أفضّل التعلّم وجهاً لوجه. |
yüz yüze yapılması gereken bir sohbet gibi geldi bana. | Open Subtitles | هذا يوحي بأن هذه المحادثة يجب أن تتم وجهاً لوجه |
Karmaşık insanların burada yüz yüze oturarak basit cevaplar bulmaları inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | مذل كم هم الناس معقدين تجد الاجوبه بسهوله عندما يكون اللقاء وجهاً لوجه |
Bak, adamım, yüz yüze görüşüp buluşsak daha iyi olur. | Open Subtitles | أنظر، يا رجل من الأفضل أن نلتقي ونتحدث وجهاً لوجه |
Yine de burada iki ustanın birbirine zıt iki tarafı yüz yüze bakıyor. | Open Subtitles | ، ونحنُ هُنا الآن سيدان من وجهات مُختلفة من العالم يقفان وجهاً لوجه |
Ziyeretçilerle yüz yüze karşılaştığımızda, bize çok fazla şey açıklayacaklar. | Open Subtitles | عندما نلتقي بالزوار وجها لوجه فسيفسرون الكثير من الأشياء لنا |
# Ama tek bir aşk var, yüz yüze yaşayamayacağımız. # | Open Subtitles | لكن هناك نوع واحد من الحب لا يمكننا ممارسته وجها لوجه |
Benim hakkımda sorular sorduğunu duydum ondan zaman ayırıp yüz yüze buluşalım dedim. | Open Subtitles | سمعت أنكي تسألين عني، لذا.. فكرت في توفير الوقت لكي ونتقابل وجها لوجه |
İnternette de yüz yüze de onunla konuşma, yanına da yaklaşma, tamam mı? | Open Subtitles | مطلوب منك ألا تتحدثي معي لا تقتربي منها تماماً شخصياً أو عبر الإنترنت |
Ama çaresizliğimi yüz yüze görürsen yardım etmeye daha hevesli olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ولكني ظننت انك قد تكونين اكثر استعداداً للمساعده إن رأيتي يأسي شخصياً |
Öğrendiğime göre insanlar kötü haberleri yüz yüze söylemeyi sevmezler. | Open Subtitles | لقد تعلمت بأن الناس لا يحبون, نقل الأخبار السيئة شخصياً. |
Bu haberi size yüz yüze söylemeden önce öğrendiğiniz için üzgünüz. | Open Subtitles | نعتذر من خروج الخبر قبل أن نتمكن من الوصول واخبارك شخصيا |
Telsizdeki büyük, kötü kurt sesiyle yüz yüze gelmek öyle mi? | Open Subtitles | وجه لوجه مع الذئب الكبير السىء. الذى سمعت صوته فى اللاسلكى |
Bugün, balinaların sularımızda yüz yüze kaldığı daha modern ve baskıcı problemleri ele almaya ihtiyacımız var. | TED | علينا مواجهة المشاكل والضغوطات المعاصرة التي تواجهها هذه الحيتان في مياهنا الآن. |
Pekala, şimdi oraya gidip yüz yüze özür dilemek zorundasın. | Open Subtitles | حسناً , الآن يجب أن تذهب إليه لتعتذر بشكل شخصي |
yüz yüze daha iyi. | Open Subtitles | لا عليكِ سأفعل ذلك أنتِ محقة ، شخصيًا سوف يكون أفضل |
Peki niçin gelişmiş ülkelerdeki milyarlarca insanın yüz yüze kaldığı küresel problemleri ele alan daha fazla girişim yok? | TED | فلماذا ليس هناك المزيد من هذه الشركات التي تعالج هذه المشاكل العالمية التي تواجه مليارات الناس في الاقتصادات النامية؟ |
yüz yüze inşa ettiğimiz güven sanal ortama aynen aktarılabilir mi? | TED | هل تُترجم الطريقة التي بنينا بها الثقة وجهًا لوجه على الإنترنت؟ |
Bir yargıç veya cezaeviyle yüz yüze gelmedi, bir adli sicil kaydı olmadı. | TED | لم يواجه قاض او السجن، ولم أُسجل عليه تاريخ إجرامي. |
Şimdi. birçok gerçekliklerle yüz yüze kaldığım bu durumda, nasıl muhakeme edeceğimden emin değildim çünkü benim için ne anlam ifade ettiğini bilmiyordum. | TED | وفي هذا الموقف الذي واجهت فيه الكثير من مختلف الحقائق كنت غير واثقة كيف سأحكم إذ أنني لم أعلم ما الذي سيعني ذلك لي. |
Aramak yerine niye buraya gelip yüz yüze konuşmak istedin? | Open Subtitles | مثير للإهتمام. لمَ أتيتَ لتخبرني بذلك شخصيّاً بدلاً من الإتّصال؟ |
Onunla yüz yüze gelirsen ne yapacağını sanıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعتقد أنك ستفعل عندما تواجهه ؟ ماذا تعتقد أنك ستفعل عندما تواجهه ؟ |
Aramam daha mantıklı olurdu belki ama bunu yüz yüze söylemeliyim diye düşündüm. | Open Subtitles | كان ليجري أكثر حس بالخطر لكني فكرت بقول هذا شخصياَ |