"yüzleşmem" - Translation from Turkish to Arabic

    • مواجهة
        
    • أواجه
        
    • أواجهه
        
    • اواجه
        
    Saat 3'te biraz daha beklemek istedim ama saat 4'te gerçekle yüzleşmem gerekti. Open Subtitles وفي الثالثة أردت الانتظار أكثر ولكن في الرابعة كان علي مواجهة الحقيقة.
    Zamanımı yüzleşmem gereken şeyler varken... göz kulak olmayla harcıyorum. Open Subtitles انا املئ وقتي بالاشراف والرعايه بدلا من مواجهة الاشياء ينبغي عليّ مواجهتها
    Biliyordum yüzleşmem gerekiyordu Open Subtitles اعلم انه يجب عليّ مواجهة كل منهم. وأنا مستعد للقتال
    Şarabınız lezzetli ama gerçeklerle yüzleşmem gerek. Open Subtitles نبيذك رائع ولكن علي أن أواجه الحقيقة إن مشروعي فشل
    Kozmetik alınyazımın bulma umudum... en büyük korkumla yüzleşmem demekti. Open Subtitles لو كان لدي أي أمل لأجد قدري, عليّ أن أواجه أكبر مخاوفي.
    Bu, gitmek zorunda olduğum yer, Eve dönmek için yüzleşmem gereken şey. Open Subtitles هذا .. ما يجب أن اذهب إليه وما يجب أن أواجهه للعودة إلى المنزل
    Cristal haklıydı! Bununla yüzleşmem gerek! Ben tek kitaplık bir yazarım! Open Subtitles كرستل كانت محقة, علي ان اواجه الامر لقد كنت محظوظا بكتاب واحد
    Geri döndük ve benim evli bir adama sürtündüğüm gerçeğiyle yüzleşmem lazım. Open Subtitles لقد عدنا هنا، وعليّ مواجهة حقيقة أنّني كنتُ علىوشكممارسةالجنسمعرجلمتزوج.
    Beni dosdoğru odama götürüp korkularımla yüzleşmem gerektiğini söyledi. Open Subtitles جرّني لغرفتي وقال إن عليّ مواجهة مخاوفي.
    O adamı öldürdüğüm için adaletle yüzleşmem gerektiğini söylemiştin. Open Subtitles أخبرتني أن علي مواجهة العدالة بسبب قتل ذلك الرجل
    Gerçeklerle yüzleşmem konusunda beni zorlayan o doktor olmasaydı şu an burada olmazdım. Open Subtitles لم أكن هنا لولا طبيب أجبرني على مواجهة الحقيقة
    Artık yüzleşmem gerek. Open Subtitles حسنا ، ربما يجدر على مواجهة الأمر
    Bazı şeylerle yüzleşmem gerekti. Open Subtitles جعلتني في مواجهة مع بعض الأشياء
    Elinde silah olduğunu sandım. Bununla yüzleşmem gerek. Open Subtitles ظننت أن معه سلاح في يده علي أن أواجه الأمر
    Şimdi gene salak gerçeklikle yüzleşmem gerekecek. Open Subtitles الآن عليّ أن أواجه الواقع مجدداً
    Eski patronuma karşı tanıklık etmeye veya suçlamalarla benim yüzleşmem gerekeceği söylendi. Open Subtitles لقد طُلِبَ منّي الشهادة ضد رئيسي القديم... أو أواجه التهم بنفسي.
    Çocuk olarak istediğim, diğer çocuklar tarafından kabul edilip sevilmekti, fakat kabulleniş, neredeyse nefret edilen bu kadın görüşünü edinmem anlamına geliyordu ve bize kadınsılığın, erkeksiliğin zıttı olduğu öğretildiği için ya bu özellikleri reddetmem gerekiyordu ya da reddedilmek ile yüzleşmem gerekiyordu. TED كان كل ما أردته كغلام أن أكون مقبولًا ومحبوبًا من قبل الأولاد الآخرين، لكن هذا القبول كان يعني اكتساب هذه النظرة المثيرة للاشمئزاز عن الأنوثة، وتم إخبارنا أن الأنوثة هي عكس الرجولة، وكان عليّ إما رفض تجسيد أي من هذه الصفات أو أن أواجه الرفض بنفسي.
    Karımla yüzleşmem gerek. Open Subtitles علي أن أواجه زوجنى
    Brian aramaya devam etti,onunla yüzleşmem gerektiğini biliyordum. Open Subtitles و إستمر (براين) بالإتصال بي و عرفت بأن علي أن أواجهه
    Bir hata yaptım ve bununla yüzleşmem gerek. Open Subtitles إرتكبت خطأ ويجب أن أواجهه
    Elizabeth'le yüzleşmem lazım e barış anlaşmasına ne olduğunu anlatmalıyım. Open Subtitles يجب أن اواجه اليزابيث وأخبرها باللذي حصل للعقد.
    Öncelikle bununla yüzleşmem gerekiyor. Open Subtitles أنا احتاج لأن اواجه هذا فقط الأن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more