"yaşlıydı" - Translation from Turkish to Arabic

    • عجوزاً
        
    • سناً
        
    • هرما
        
    • كهلاً
        
    • عجوزا
        
    • عجوزًا
        
    • مسن
        
    • كانت عجوز
        
    • أكبر سنّا
        
    Mucit çok yaşlıydı. Open Subtitles كما ترين، كان هذا المخترع عجوزاً للغاية.
    yaşlıydı ve anladığım kadarıyla uzun bir süredir hastaydı. Open Subtitles كانت عجوزاً وعلى حسب فهمي كانت مريضة منذ فترة طويلة
    - Biraz daha yaşlıydı. Sigara reklamındaki adama benziyordu. Open Subtitles كان أكبر سناً بعض الشيء ويشبه الرجل في دعاية سجائر مارلبورو
    O zaman bile yaşlıydı. Open Subtitles هو كَانَ هرما جدا رغم ذلك.
    Kaçamayacak kadar yaşlıydı, güvenecek kimsesi yoktu Hetty haricinde. Open Subtitles لقد كان كهلاً على أن يجري وكان لا يثق بأحدٍ ما ماعدا هيتي
    Mantıken cadı olamazsın, babam çocukken o yaşlıydı. Open Subtitles منطقيا، أنت لا يمكن أن تكوني الساحرة، لأنها كانت عجوزا في حين كان هو صغيرا
    Öldü işte! Çünkü yaşlıydı! Open Subtitles ،مات وحسب لأنه كان عجوزًا
    İlk kocam yaşlıydı ve sonu kötü bitti. Open Subtitles زوجى الأول كان مسن ونهايته كانت مؤسفة
    O zaman çok yaşlıydı ama bu imza gerçek, baskı değil. Open Subtitles لقد كان عجوزاً حيّنها، لكنَّه كان توقيعاً فعلياً، وليس ختماً.
    Biri yaşlıydı, bir başkası iş arkadaşlarından nerdeyse kör olduğunu gizlemeye çalışıyordu. Open Subtitles واحد كان عجوزاً وواحد كان يحاول إخفاء حقيقة أنه تقريبا ً اعمى عن بقية زملائه
    Ama söylemeden edemeyeceğim bu kardeş başka bir anadan olmalı çünkü adam bayağı yaşlıydı. Open Subtitles على الرٌغم أن عليّ القول لابد أن أخيك كان من أمر اخرى لأنه كان عجوزاً
    Orada avlanmak için fazla yaşlıydı hatta. Open Subtitles ‫صادفنا صياداً عجوزاً ‫ربما كان أكبر سناً من أن يكون هناك ‫وقدم لنا نصيحة
    Sonuncu o kadar yaşlıydı ki. Ve keldi. Open Subtitles الأخير كان عجوزاً جدّا، وأصلعاً
    Ama kucağına almak için çok yaşlıydı. Open Subtitles بلى، لكنه كان عجوزاً على تربيتهم
    Benden biraz daha yaşlıydı. Bir römorkörde kaptandı. Open Subtitles لقد كان أكبر سناً مني وكان كابتن مركب شحن
    Bakıcı daha yaşlıydı ve ceset örtülmemişti. Open Subtitles لكن جليسة الأطفال كانت أكبر سناً, ولم تكن مُغطاه
    Öğretmenin senden çok daha yaşlıydı, bundan yararlandı. Open Subtitles معلمكِ كان أكبر سناً منكِ بكثير، إنه المستفاد.
    O zaman bile yaşlıydı. Open Subtitles هو كَانَ هرما جدا رغم ذلك.
    Çok yaşlıydı. Open Subtitles لقد كان كهلاً
    Mantıken cadı olamazsın, babam çocukken o yaşlıydı. Open Subtitles منطقيا، أنت لا يمكن أن تكوني الساحرة، لأنها كانت عجوزا في حين كان هو صغيرا
    Derisi bozulmuş ve yaşlıydı. Ne demeye getiriyorsun? Open Subtitles -جلده كان عجوزًا ومجعّد .
    Profesör o kadar yaşlıydı ki... Open Subtitles الأستاذ مسن جداً
    O zamanlar çok yaşlıydı. Open Subtitles كانت عجوز للغاية في تلك المرحلة
    Bir kez karşılaşmıştım, ama o zamanlar... daha yaşlıydı. Open Subtitles ... قابلتها مرة، عندما كانت أكبر سنّا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more