"yabancı bir" - Translation from Turkish to Arabic

• غريب
• أجنبيّة
• اجنبية
• غريبة
• غير معروف
• غير مألوف
• أجنبي
• أجنبية
• أجنبى
• أجنبيه
• اجنبي
• يجعل غريباً
• غير مألوفة
• غريباً في
• الشركات الأجنبية

Kendimi suçlamıyorum. ama yabancı bir çocuğun bu evde yaşamasına nasıl izin verebilirim?
لن الوم نفسي , ولكن كيف اسمح بان يعيش طفل غريب في المنزل؟

yabancı bir hükümet tarafından yakalanan İlk yürüyüşçüler biz değiliz zaten.
نحن لسنا أوّل متنزّهين يتمّ أسرنا من قبل حكومة أجنبيّة

Bir adamın atalar mezarlığında mezarı yoksa yabancı bir ülkede ölecektir, anayurdundan uzakta.
إذا لا يوجد قبر لرجل مع قبور أجداده سوف يموت في أرض اجنبية

yabancı bir kadınla uğraşmak bir erkeğe sürüyle dert verir.
العبث مع امرأة غريبة قد يجلب للرجل الكثير من الأسى

Silahlı soyguncular ...yabancı bir maskeli adam tarafından engellendi.
أفشلت عملية سرقة قام بها مسلحون من طرف رجل مقنع غير معروف

Antropologlar arasında, kendi dünyanı gerçek manada anlayabilmek için, kendini sana yabancı bir dünyanın içerisine kaptırman gerektiğine dair yaygın bir kanı vardır.
هناك إعتقاد شعبي بين علماء الإنسانيات بأنك يجب أن تغمر نفسك في عالم غير مألوف لكي تفهم عالمك حقاً

Geçen yıl Vadik'in operasyonu üstünde çalışan yabancı bir ajan epey ilerleme kaydetti.
السنة الماضية وكيل أجنبي عمل على إختراق عملية فاديك جعل تقدّم جيد جدا.

Sen ve ekibin oldukça ileri bir yabancı kültürden yabancı bir aygıt çaldınız.
, أنت و فريقك سرقتم أداة أجنبية . من ثقافة أجنبية متقدمة جداً

yabancı bir ajan. Bir çuval pasaportu ve parası var.
انه عميل أجنبى لديه العديد من جوازات السفر و النقود

İlk konuşmamı yabancı bir toprakta yapmam değişen gerçeğimizin kanıtı.
ان خطابي هذا للأمريكيين يأتي من دولة أجنبيه هو اختبار لتغير حقيقتنا

yabancı bir ajanın iş yerini belirlemek, yemek ile ilgilidir.
عندما تريد ان تحدد مقر جاسوس اجنبي كله متعلق بالطعام

Şu anda yabancı bir gezegen için hazırlanmış ilk haritaya bakıyorsunuz.
إنك تنظر بالفعل إلى أول خريطة من نوعها عن عالم غريب

Ama bazen, yabancı bir yerdeyken bir yabancı gibi hissetmeyi asla bırakamazsınız.
لكن أحياناً عندما تكون بمكان غريب لا تكف أبداً عن الإحساس كغريب

yedinci gece de bir rüya gördüm yabancı bir kral gelecek
لقد راودنى حلم فى الليله السابعه أن ملك غريب سوف يأتى

Sadece sana yardım edebilmek için Bütün bir gününü yabancı bir Elçiliğe gitmek için harcayan biri.
التي أخذت يوماً كاملاً للذهاب إلى سفارة أجنبيّة لمساعدتكِ فحسب.

Üzgünüm sadece şişkoların 2.5 saat boyunca yabancı bir dilde şarkı söylemelerine dayanamıyorum.
آسفة، كلّ ما بالأمر أنّي لست معجبةً بأناس بدناء يغنّون بلغةٍ أجنبيّة لمدّة ساعتين ونصف.

Sen Amerikalısın. Nasıl yabancı bir hükümete çalışabilirsin?
أنك أمريكى, فكيف تعمل لصالح حكومة اجنبية ؟

Sadece iki damla. Vücut yanlışlıkla embriyoyu istenmeyen, yabancı bir madde olarak belirler.
فقط قطرتان، للجسم عن طريق الخطأ ويحدد الجنين كمادة غريبة غير مرغوب بها

Başka bir adla yabancı bir ülkede yaşıyor.
وقال انه كان يعيش في بلد غير معروف تحت اسم مستعار.

Üzgünüm. Sadece yabancı bir yüz görmek oldukça garip.
أنا آسفة فإنه من الغريب أن ترى وجه غير مألوف

yabancı bir dine gönül verip ülkesini terkeden bir suçlu.
من أخذ قلبه دين أجنبي. مجرم رمى هذا البلد بعيداً.

Ona gece yarısından sonra yemek yemeyi yasakladılar ve şu anda yabancı bir yerde çenesi ses çıkarıyor ve korkmuş durumda.
لقد منعوه عن الأكل بعد منتصف الليل وهو جائع الآن، وهو في أرضٍ أجنبية ومازل فكّه يصدر أصواتاً وإنّه فزعٌ جداً

Ben yabancı bir ziyaretçiyim bu yüzden kimin kazanacağı beni ilgilendirmiyor.
لا هذا و لاذاك, أنا زائر أجنبى و لذلك لا يهمنى من سيفوز

yabancı bir fotoğrafçı, aktivist bir öğrenciyle konuşup fotoğraf çekiyordu.
مصوره أجنبيه تتحدث إلى ناشطه طلابيه و تلتقط صور ، عندما عرف رجالنا من هو أبيها

Hayal edin ki politikacılarımız yabancı bir ülkeyi işgal etmemiz gerektiği ya da bir yatırım bankasını kurtarmamız gerektiğinin nedenini anlatmak için dansı kullanıyor.
تخيل رجال السياسه لدينا يستخدموا الرقص ليشرحوا لماذا يجب علينا ان نجتاح بلداً اجنبي او ان نكفل بنك استثمار.

Şu an parasında yabancı bir el görüyorum.
أرى أنّه يجعل غريباً يتولى ماله الآن.

yabancı bir bölgede ve evine gidemiyor.
إنهُ في أرض غير مألوفة ولا يمكنهُ العودة للمنزل

O da banyosunda yabancı bir adam bulsaydı o da gergin olurdu.
إن وَجدَتْ هي رجلاً غريباً في حمّامِها لكانت متوتّرة، أيضاً

İsviçreli yabancı bir şirket kaptı ihaleyi.
أعطى العقد لبعض الشركات الأجنبية في سويسرا.