| Kızın ölümüne yolaçacak sıradışı bir şey yaptığına ilişkin hala kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل فعلت أي شيء خارج عن المألوف أدت إلى وفاتها. |
| Şu yaptığına bak. Botlarımı çamur içinde bıraktın. Bavulların yüzünü çizdin. | Open Subtitles | إنظر إلى ما فعلت لقد أصاب الطين حذائى و أفسدت حقائبى |
| Onun yaptığına inanmıyorum. Ama o bunu yapacak zihinsel zekâya sahip biri. | Open Subtitles | لا أصدق أنّها فعلت ذلك، لكنّها بالتأكيد تملك الفطنة الفكرية اللازمة لذلك. |
| Kızıma bunu, kimin yaptığına dair bir fikriniz var mı? | Open Subtitles | لذا كنت حصلت على أي فكرة عمن فعل ذلك لابنتي؟ |
| Stuxnet ne yaptığına bakacak olursanız, yaptığı bunları enfekte etmek. | TED | اذن اذا نظرتم الى ما فعلته ستكسنت هي اصابة هذا المتحكمة |
| Bunu yaptığına inanmıyorum. Bu konunun aramızda kalacağı hususunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لا أصدق أنك فعلتِ ذلك لقد اتفقنا أن هذه العلاقة ستبقى بيننا |
| Tüm yapmamız gereken gazlı siyah erik suyuna bir şirketin neler yaptığına bakmamız. Ne iğrenç. | TED | كل ما يجب علينا فعله أن نلاحظ ماذا فعلت شركة واحدة بعصير الخوخ الغازى. شىء مثير للإشمئزاز. |
| Öncelikle bu trampeti incelemeliydim, nasıl yapıldığına bakıp, şu küçük kulpların ne yaptığına, kapanların ne yaptığına. | TED | توجب عليّ النظر في هذا الطبل تحديداً، إذاً كيف حصل ذلك، ماذا فعلت هذه العرى، ماذا فعلت الأفخاخ. |
| Stevie, şu yaptığına bir bak. Masa örtüsünü çekiştiriyorsun. | Open Subtitles | ستيف, انظر ماذا فعلت لقد جذبت غطاء الطاولة |
| yaptığına bak. Bir dahaki sefere dikkatli ol, tamam mı? | Open Subtitles | , انظر ماذا فعلت توخى الحذر في المرة المقبلة , حسنا؟ |
| yaptığına bak! Elbisemi mahvettin! Korkarım ki yeteneğim artık yok. | Open Subtitles | أنظر ماذا فعلت أتلفتها أخشى أنني فقدت قدراتي |
| Şu yaptığına bir baksana? Kolumda diş izi kaldı. | Open Subtitles | أنظر إلى ما فعلت بي، غرزت نصف بوصة من أسنانها في يدي. |
| Bu yaptığına bir son verip ellerini bu olaydan çekmen gerek. | Open Subtitles | عليك أن تتوقفي عن فعل ماتفعلينه وأن تبفي خارج هذه الأمور |
| Spencer'ın ebeveynleri Caleb'ın öyle bir şey yaptığına asla inanmaz. | Open Subtitles | لا محال والدا سبينسر يصدقون بأن كايلب من فعل ذلك |
| Yani, diyorum ki her bir bilişsel duyuma tek tek bakıp evrimin ona ne yaptığına bakmak zorunda olduğumuzu anlayacağız. | TED | لذا سنجد أن علينا النظر لكل حاسة على حدة واحدة في كل مرة لمعرفة ماذا فعل لها التطور |
| Bana yaptığına minnettar olduğumu bilmeni istedim. | Open Subtitles | لكني أريد أن أعبر لكِ عن إمتناني عمّا فعلته من أجلي |
| Bunu yaptığına inanmıyorum. Bu konunun aramızda kalacağı hususunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | لا أصدق أنك فعلتِ ذلك لقد اتفقنا أن هذه العلاقة ستبقى بيننا |
| - Şimdi sen okşa onu. - Bunu yaptığına inanmıyorum. İnanamıyorum... | Open Subtitles | الآن تداعبيها لا اصدق انك تفعلين ذلك لا اصدق |
| Beş yıldızlı bir otelde satış şubesinin ne yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu. | TED | لم يكن لدي أدنى فكرة عما يفعله قسم المبيعات في فندق خمسة نجوم |
| Onun yaptığına inanmak istiyorum çünkü böylece nefret edebileceğim biri oluyor. | Open Subtitles | أريد التصديق أنه فعلها لأنه بتلك الطريقة سيكون لدي شخص أكرهه. |
| -Bunu yaptığına inanamıyorum. James'in haberi var mı? -Ona mesaj attım. | Open Subtitles | لا اصدق انك فعلتي هذا هل جيمس يعلم نعم لقد راسلته |
| - Onun yaptığına inanmıyorum. - Nedenini söyler misin? | Open Subtitles | لا اعتقد انها فعلتها هل يمكنك ان تقولى لى لماذا ؟ |
| Hiçbir şey yapmadım diye pişman olmaktansa, bir şeyleri yaptığına pişman olmak daha iyidir. | Open Subtitles | من الافضل ان تندمى على شىء فعلتيه بدلا عن الندم على شىء لم تفعليه |
| Ama birimdeki birçok kişi yapman gerekeni yaptığına inanıyorlar. | Open Subtitles | لكني أعتقِد أن مُعظَم الناس في الدائرَة يعتقدونَ أنكَ فعلتَ ما كانَ يتوجبُ عليكَ فِعلَه |
| yaptığına bak şimdi. Herşeyi üstüme atıyor. | Open Subtitles | إنظرى لما فعلتى الان،إنها تلومنى على كل شئ |
| 15 gün geçti ama bunu kimin neden yaptığına yaklaşabilmiş değiliz. | Open Subtitles | لقد مر 15 يوما على الحادثة و لم نقترب حتى من معرفة الفاعل وسبب قيامه بذلك |
| Bunu yaptığına inanamıyorum. | Open Subtitles | البولدوغ، أنا لا أَستطيعُ إعتِقاد بأنّك عَمِلتَ ذلك. |
| Ama bu yaptığının hepsi değil, burda ne yaptığına bakın. | TED | ولكن هذا لا يكفي، انظروا إلى ما فعله هنا. |