"yerde değil" - Translation from Turkish to Arabic

    • ليس حيث
        
    • ليست في المكان الذي
        
    • تمُتّ لهم بصلة
        
    • وليس في مكان
        
    • ليس على الأرض
        
    • لم تسم الموقع
        
    Senin gideceğin yerde değil... ama öğlen yemeğinde beni bulabilirsin. Open Subtitles ليس حيث ستكون ولكن ربما نتقابل على الغداء
    Ben de şimdi onu yapıyorum, General, olması gerektiği yerde değil. Open Subtitles أنا أفعل ذلك الآن, أيها اللواء ولكنه ليس حيث يجب أن يكون
    Tahmin ettiğim gibi astsubay feci bir şekilde boğulmuş ama cesedin bulunduğu yerde değil. Open Subtitles كما توقعت، ظابط الصف عانى من غرق شنيع و ليس حيث وُجِدت الجثة.
    Hormon seviyem, olması gereken yerde değil. Open Subtitles أنظر، مستويات الـ أتش سي جي لديّ ليست في المكان الذي ينبغي أن تكون به
    Bu resimlerden biri doğru yerde değil. Open Subtitles أحدى هذه الصور لا تمُتّ لهم بصلة.
    Birbirimizi sadece barın üzerinde göreceğiz. Başka yerde değil. Open Subtitles سنرى بعضنا البعض على العقلة وليس في مكان آخر
    Yerde bir şey mi var? yerde değil. Open Subtitles هل هناك شيئا ما على الأرض؟ ليس على الأرض
    Bu darbe etiketi vuruşunu işaretliyor ve bu durumda "x" olması gereken yerde değil. Open Subtitles علامة الأثر هذه كانت توسم رمياته وفي هذه الحالة بالذات الـ"س" لم تسم الموقع
    Bıraktığım yerde değil. - Temizlikçinin aldığını da hiç sanmıyorum. Open Subtitles ليس حيث تركته، وأشك أن مدبرة المنزل أخذته.
    Yukarıda değil, yaşadığı yerde değil. Open Subtitles رأيتك تفعل هذا - لكنه ليس عال - ليس حيث "آنى" تعيش
    Çığlıkların kesildiği yer, ama olduğu yerde değil. Open Subtitles حيث توقف الصراخ ولكن ليس حيث وقوع الأمر
    Olması gereken yerde değil. Open Subtitles ليس حيث ينبغي أن يكون
    - ...olması gereken yerde değil. Open Subtitles ليس حيث من المفترض أن يتواجد
    Ne? -Onu bıraktığımız yerde değil. Open Subtitles - إنه ليس حيث تركناه .
    Mallarımız olması gerektiği yerde değil! Open Subtitles بضاعتنا ليست في المكان الذي يفترض أن تكون فيه
    Düşündüğüm yerde değil. Open Subtitles يا إلهي، انها ليست في المكان الذي توقعت وجودها فيه.
    Söylediği yerde değil. Open Subtitles انها ليست في المكان الذي أخبرنا به.
    Bu resimlerden biri doğru yerde değil. Open Subtitles أحدى هذه الصور لا تمُتّ لهم بصلة.
    Rozetin cebinin dört parmak yukarısında olmalı. Başka bir yerde değil. Open Subtitles شارتك يجب أن تكون على بعد أربع أصابع من جيبك وليس في مكان آخر
    yerde değil, Open Subtitles القلم ليس على الأرض
    Bu darbe etiketi vuruşunu işaretliyor ve bu durumda "x" olması gereken yerde değil. Open Subtitles علامة الأثر هذه كانت توسم رمياته وفي هذه الحالة بالذات الـ"س" لم تسم الموقع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more