Bağımsız, kendine yeten, evli, çalışan, mutlu bir kızım vardı. | Open Subtitles | ابنة، مستقلة مكتفية بذاتها متزوجة، تعمل، وسعيدة |
İnsanlar kendilerini emsalsiz ve kendilerine yeten sistemler olarak görüyor ama biz parçaların bir bütünüyüz. | Open Subtitles | الناس ترى أنفسها فريدة مكتفية ذاتياً، ولكننا مجرد مجموعة من قطع الغيار |
Evet, iç tasarımı geliştirilmiş, ve kendi kendine yeten mükemmel versiyonu ürettik. | Open Subtitles | أجل قمت بتحسين التصميم الداخلي وجعلناه تمام .يوجد نسخة ولدت (مكتفية ذاتياً) |
Kendi kendine yeten bir topluluk. | Open Subtitles | مجتمع مكتفية ذاتيا. |
En yakındaki kasabaya 192 km mesafedeyiz yerin 45 metre altındayız kurşun geçirmez, kendi kendine yeten sanırım bu duruma harita dışı diyebiliriz. | Open Subtitles | نحن نبعد 120 ميلاً عن أقرب بلدة تحت الأرض مسافة 150 قدماً مكان محصن، مكتفى ذاتياً |
Chad'ın kendi kendine yeten çiftliği şu an için iyi bir seçenek gibi geliyor. | Open Subtitles | شاد ... . مكتفى ذاتيا من المزرعه كأنه متأكد أنه اختار الافضل الأن |
Ben oldukça kendi kendine yeten biriyimdir. | Open Subtitles | أنا بالواقع مكتفية ذاتيا |