Bu şu anda ekonomideki ekonomik gelişmenin neden olduğu karbon yoğunluğu. | TED | هذه هى كثافة الكربون للنمو الإقتصادى فى الإقتصاد فى هذه اللحظة. |
Karbondioksitin yoğunluğu son bir kaç yüz bin yıldır hiç bu kadar artmamıştı. | Open Subtitles | كثافة ثاني أوكسيد الكاربون لم تكن بهذا الحجم منذ مئة ألف سنة ماضية |
yoğunluğu düşük. Bu da ileri düzey osteoporoz anlamına geliyor. | Open Subtitles | الكثافة منخفضة والذي يشير إلى شكل متقدم من نخر العظام. |
Eğer Cambridge'se yoğunluğu hücre başına 20.000'e, çıkarabilirsiniz. | TED | يمكنكم تحديد الكثافة بـحوالي 20،000 نسمة لكل وحدة لو كانت هذه كامبريدج. |
Demir yoğunluğu ve sıcaklık profilleri, hepsi tutarlı. | Open Subtitles | تركيز الحديد, مقياس الكثافة والحرارة ثابتة كلها. |
bu İngiltere'deki durumdur ve İngiltere'nin nüfus yoğunluğu | TED | هذا بالنسبة للمملكة المتحدة، وكثافة السكان فيها |
Bu durumun en önemli sebeplerinden biri meme dokusunun yoğunluğu. | TED | ان العامل المسؤول عن هذه النيران هو كثافة الاغشية الدهنية في الثدي |
Kalabalığın hareketi yavaşladığında ya da insan yoğunluğu istenen eşiğin üstüne çıktığında yetkililer uyarı alabiliyordu. | TED | يمكن تنبيه السلطات إذا تحرك الحشد ببطء شديد أو إذا تجاوزت كثافة الحشد الحد المطلوب. |
bir çekirdekle aynı yoğunluğu elde etmiş olurdun. Tamam, gözden geçirelim. | TED | ستحصل على كثافة نواة واحدة. حسنا، دعونا نسترجع. |
Bu garip. Çekirdeğin çok yüksek bir yoğunluğu vardır. | TED | وهذا غريب. لدى النواة كثافة عالية بشكل جنوني. |
Ancak birbirine bağlı verilerin araştırılması yoluyla, işittiklerimizin hem yoğunluğu hem de çeşitliliğinden daha kesin sonuçlara varmayı başarıyorum. | TED | غير ان مقارنه هذه البيانات التي تربط بين كلا من كثافة وتنوع ما نسمعه استطعت ان اصل الى نتائج اكثر دقه |
Bunu günlük yaşantımızda fark etmeyebiliriz, ama Higgs alanının yoğunluğu, maddenin yapısı açısından kritiktir. | TED | قد لا ندركها في الحياة العادية, و لكن كثافة مجال هيقز امر بالغ الاهمية لبنية المادة. |
İnsan bedeni et ve kemikten ibarettir, ki nispeten yoğunluğu bellidir. | TED | جسم الإنسان مكون من العظام و اللحم، التي تحتوي على الكثافة نسبياً. |
Fakat yoldaki arabaların sayısı kritik yoğunluğu bir kez aştığında arabalar birbirlerine genellikle 35 metre uzaklıkta duruyor olurlar, böylece sistemin hareketi çarpıcı biçimde değişir. | TED | ولكن ما إن يتجاوز عدد السيارات على الطريق الكثافة الحدية، بشكلٍ عام عندما تقل المسافة بين السيارات عن 35 م، يتغير سلوك النظام بشكل جذري. |
Nüfus yoğunluğu bazında değerlendirildiğinde Haiti depreminin verdiği hasarın %1'i kadar bile değil. | TED | بمقارنة الكثافة السكانية، فإن النسبة ستكون أقل من واحد بالمائة من تأثير زلزال هاييتي. |
Arka plan yoğunluğu tam ve çok iyi harmanlanmış. | Open Subtitles | الكثافة بين الوزن والجسم في الخلفية صحيحة وممزوجة بشكل جيد |
Buzda hapsolmuş doğal sera gazlarının yoğunluğu kaçan ısının, gezegeni iki asır süren Buz Çağına sürüklediğini gösteriyor. | Open Subtitles | تركيز هذه الغازات على الثلوج مؤشر على أن الكوكب في مرحلة سخونه ويعيدنا الى عصر الجليد الذي استمر قرنين |
Ancak sığ sularda ve yüzeyde rastlanan kurşun yoğunluğu oranı bundan yüzlerce kat daha fazlaydı. | Open Subtitles | ولكن في المياه الضحلة وعلى أسطح المحيطات كان تركيز الرصاص متضاعفاً بقدر مئات المرات |
Buna Reynolds sayısı diyoruz ve yüzücünün boyutu, hızı, sıvının yoğunluğu, yapışkanlığı ya da viskositesi gibi basit özelliklere dayanıyor. | TED | يدعى رقم رينولدز و يعتمد على خصائص بسيطة مثل حجم السبَّاح، و سرعته، وكثافة السائل، و لزوجة السائل. |
Eğim açısı, kar yoğunluğu, rüzgar hızı-- | Open Subtitles | زوايه الانجراف. كثافه الجرف .سرعه الرياح |
Bize, tamemen gizli müfettişler gönderdikten sonra yaptıkları bağış sayesinde meme yoğunluğu yüksek bin kadın üzerinde çalışma ve mammogram ile MBI'nin sonuçlarını karşılaştıracak bir araştırma yapma imkanı sağladılar. | TED | وقد كنا سعداء لاننا حصلنا على فرصة من خلال فريق باحثين من مختلف الانحاء سنحت لنا من خلالها دراسة 1000 إمرأة من ذوات الثدي الكثيف وبمقارنة الماموغراف والبي ام آي |
Ve kuraklık ve sellerin artan yoğunluğu Dünya'nın tahıl ambarlarını şiddetle etkileyecek, büyük açlıklara ve ekonomik çöküşe neden olacak. | TED | وزيادة شدة الجفاف والفيضانات سيؤثر بشدة على سلة خبز العالم، مسببا مجاعات هائلة وتراجعا اقتصاديا. |