| Aşağıdaki kafeye kadar uzun bir yoldu. | Open Subtitles | كان طريقاً طويلاً الى ذلك المقهى الذي بالاسفل |
| Çok uzun bir yoldu bu. | Open Subtitles | تطّلب منّا 7 ملايين عام. لقد كان طريقاً شاقاً. |
| Anladı ki, René ile olan bağı, şatodaki günleri, çektiği sıkıntılar, onu sevdiği adama götürecek en emin yoldu. | Open Subtitles | لقد فَهمتْ بأنّ إرتباطها إلى رينيه أيامها في القلعةِ و مشاقها كَان الطريقَ الأكّيدَ لأَخْذها إلي من أحبّتْ |
| Ama sizi temin ederim ki kimliğimi size ifşa etmem mesajımın ciddiye alınması için tek yoldu. | Open Subtitles | لكن يَكْشفُ هويتَي إليك كَانتْ الطريقَ الوحيدَ بإِنَّني يُمْكِنُ أَنْ أُطمأنَ بأنَّ رسالتي تَكُونُ مَأْخُوذة بجدية. |
| Hapis hayatının daha kötü yanlarından kaçınmak için harika bir yoldu. | Open Subtitles | ذلك كان طريقا عظيما لتفادي أكثر التصرفات الغير سارة لحياة السجون |
| Kanalizasyon Matanza'nın sığınağına girilebilen tek yoldu. | Open Subtitles | أنبوب المجاري كان الطريق الوحيد للوصول إلى مخبأ ماتانزا. |
| Seni şehrin dışına çıkarmak sana hayatta kalma şansı verebileceğim tek yoldu. | Open Subtitles | إخراجك من المدينة كان الطريقة الوحيدة التي استطعت إعطائك بها فرصةً لتنجو |
| Arabayla ilgili soruyu cevaplamaktan kaçmak için harika bir yoldu. | Open Subtitles | كانت طريقة غريبة فى الهروب من سؤال ابى عن السيارة؟ |
| Uzun bir yoldu, ve yoruldum. | Open Subtitles | لقد كان طريقاً طويلاً وأنا متعب |
| Uzun bir yoldu. | Open Subtitles | لقد كان حقاً طريقاً طويل |
| Benimki ikinci yoldu. | Open Subtitles | هو كَانَ الطريقَ الثانيَ مَعي. |
| Bu, babamın soyunu koruyabilmemiz için tek yoldu. | Open Subtitles | - كَانَ الطريقَ الوحيدَ للإبْقاء -جيل أبائنا |
| Nijmegen'e çıkan tek yoldu. | Open Subtitles | لقد كان طريقا واحدا يؤدي إلى نيجمن |
| Hedefe kısa bir yoldu. | Open Subtitles | كان طريقا مختصرا لقدره |
| Bu rahiplere göre körü körüne cevap aramak aşılması gereken bir ahlaki bozukluk ve varoluşun gizemlerini kabullenmeyi öğrenmekse aydınlanmaya giden gerçek yoldu. | TED | بالنسبة لهؤلاء الرهبان، كان السعي الأعمى وراء الإجابات خطيئة يجب التخلص منها، وتعلم قبول أسرار الوجود كان الطريق الصحيح للتنوير. |
| Yeminimden dönmek bu işi temelli bitirmek için aklıma gelen tek yoldu. | Open Subtitles | نبذها كان الطريقة الوحيدة التي أعرفها بكيفية إنهاء الأمر للآبد |
| Bu ebebeynlerin hangi devlet okulunun çocukları için uygun olduğuna karar vermelerine yardım edecek bir yoldu. | TED | لقد كانت طريقة يستطيع من خلاله الآباء معرفة ما هي المدارس العمومية الأحسن لأطفالهم. |