Hala yüzünü görebiliyorum. Sanki biraz önce tuğla yutmuş gibiydi. | Open Subtitles | لازلت اتذكر وجهه بدا وكانه ابتلع طوبة لتوه |
Dinle, harika çocuk yemi yutmuş görünüyor. | Open Subtitles | إسمع، يبدو أن الفتى قد ابتلع الطعم لكنّه يشك بك |
Peki gizli şeyler içeren bir mikroçipi yutmuş ve CIA yakalayamadan düşman güçlerince öldürülmüş bir ajana ne dersiniz? | Open Subtitles | ماذا عن جاسوس قد إبتلع شريحة بيانات فائقة السرّية الذي قتلتُه قوّات العدو قبل أن تقبض عليه وكالة الإستخبارات المركزيّة؟ |
Ölümcül seviyede çakmak gazı yutmuş. | Open Subtitles | عندما لم تكن تُراقبه. إبتلع جرعة قاتلة من سائل الإشتعال. |
Bir fahişe, bir avuç promazine'i yutmuş, hani şu büyük uyku hapları. | Open Subtitles | عاهرة إبتلعت كمية كبيرة حبوب البرومازين.. أنت تعلم، أقراص التنويم الكبيرة؟ |
Motel anahtarı mı yutmuş? | Open Subtitles | أبتلع مفتاح فندق؟ |
Pek de sık görülmeyen bir şey yutmuş, ve de kasık biti varmış. | Open Subtitles | إبتلعتْ شيءَ بالأحرى غير عادي، وهي كَانَ عِنْدَها تُخربشُ. |
Fakat dahası, Genzel'in takımı, tüm yaşamı boyunca milyonlarca yıldızı yutmuş olabilecek bir nesne buldular. Astronomlar bunu süper-yoğun karadelik olarak adlandırıyorlar. | Open Subtitles | والأكثر من ذلك ، أن فريقه وجد جُرماً لابدّ من أنه ابتلع ملايين النجوم خلال حياته |
Altı ay önce, rehabilitasyon merkezindeki odasında bir avuç dolusu hap yutmuş, kayıtlara intihar diye geçmiş. | Open Subtitles | منذ ستة أشهر ، ابتلع حفنة من الحبوب، في سريره في المصحة ، اعتبروه انتحاراً. |
Ve dedim ki, eğer bu yıldızın içinde Lityum-6 varsa, bu, bu yıldızın bir gezegen yutmuş olabileceğini gösterir. | TED | وظننت, انه لربما يوجد ليثيوم-6 داخل هذا النجم والذي يدل على ان هذا النجم قد ابتلع كوكبًا أخر. |
Baston yutmuş gibi duruyor. - Ona bir tane var mı? | Open Subtitles | يبدو وكأنه ابتلع عصا سأحصل له على واحد |
Onu yatak kontrolünde bulmuşlar. Kendi dilini yutmuş. | Open Subtitles | وجدوه ملقا علي السرير و قد ابتلع لسانه |
Bunca deterjanı yutmuş bu ebatlardaki bir çocuk... | Open Subtitles | لقد ابتلع الطثير من مسحوق الغسيل |
Sırf orada olduğunu ispatlamak için ölmeden önce parayı yutmuş. | Open Subtitles | لقد إبتلع المال قبل أن يموت لكي يتبث أنه كان هناك. |
Tanrım! Dilini yutmuş. | Open Subtitles | يا إلهي, لقد إبتلع جزءً من لسانه |
Çünkü nasıl olduysa ses tellerini yutmuş ve onlar da bağırsaklarına inmiş. | Open Subtitles | لأنها بطريقة ما إبتلعت حبالها الصوتية ، وسكنوا في المستقيم |
Belki bir böcek yutmuş, böcek de onu sokmuştur. | Open Subtitles | لربما أبتلع حشرة و هو لعسته |
Olabilir. Peggy'deyken yutmuş olabilir öyleyse. Ne yutmuş peki? | Open Subtitles | -قد يكون ابتلعه وهو في رعاية بيغي ,ماذا ابتلع؟ |
Özenle üzerindeki pisiliği silkelemiş ve sonra kuşçuğu yutmuş ve geğirmiş! | Open Subtitles | نظف البراز من عليه وجعله يبدو بشكل ممتاز ثم... بلع ذلك الطائر في قضمة واحدة |
Tilki ruhu onların insan görünümde olduğunu ispatlıyor, insan kalbi yutmuş olmalı, bu yüzden birçok kişi öldürülüp kalbi söküldü. | Open Subtitles | لكي تبقى روح الثعلب بشكل البشر لا بد لها أن تبتلع قلوبا بشرية وهذا يفسر سبب وجود الكثير من الوفيات وهم منزوعي القلوب |
Ağzıyla bandajı çözüp yutmuş. | Open Subtitles | فكَّ الضُمادة بفمه وقامَ ببلعها. |
Ölmeden beş ile altı saat önce yutmuş. | Open Subtitles | يبدو أنّها ابتلعتها قبل وفاتها بخمس أو ستّ ساعات. |
yutmuş.İyi. Pekala gidelim. | Open Subtitles | -حسنٌ، لقد ابتلعها. طيّبٌ . -حسنٌ، لنذهب . |
Kocaman bir kartal varmış, aşağıya süzülüp küçük kurbağayı bir lokmada yutmuş. | Open Subtitles | كان هناك نسر كبير بالعمر، انقض وابتلع ضفدع صغير |