Ve hangi yetişkinlerin yuvada yaşayıp hangilerinin bebekleri beslediğini bilebilirdik. | TED | وكنا نعلمُ الطيور الناضجة التي تعيش في العش والطيور المسؤولة عن إطعام الصغار منها. |
Ve o yuvada bir yumurta vardı. Ve o yumurtada bir kuş vardı, ve o kuştan bir tüy düştü. | Open Subtitles | وكان على هذا الغصن عش وكان في هذا العش بيضة وكان بهذه البيضة طير ومن هذا الطير جاءت ريشة |
ama kurnaz şüphelimi, yuvada boş bulursa, bu hükümet için en iyisi olur. | Open Subtitles | لكن إذا ، كما أشك بشكل فطن، سيجد العش فارغ وستطارده الحكومة |
Ama yuvada daha çatlamamış kozalar bulunmaktadır. | Open Subtitles | لكن مازال هناك أخريات في العشّ لم يفقسن بعد. |
Bu yavrular ağacın tepesindeki bir yuvada doğdu ve ilk kez toprağa ayak basmak üzereler. | Open Subtitles | وُلد هؤلاء الصغار في عُش عالياً في الشجرة، وهم على وشك الهبوط للأرض للمرة الأولى. |
Bir aile, bir çift ve bir yarı-yetişkin. Doğduktan sonra yuvada bir süre büyütmüşler. | Open Subtitles | مجموعة عائلية , زوج وولدهما الغير بالغ بعد لكنة تخطى فترة بقائه فى العش |
Sen bir güvercinsin ve ben de güvercinim. Özür dilerim. Kendisi günlerdir yuvada oturduğu için, delirmiş vaziyette. | Open Subtitles | إنها تجلس على ذلك العش طوال اليوم وهي تصبح مجنونة قليلاً |
Yaşamlarının ilk iki haftası boyunca yuvada kalacaklar yetişkinler sırayla yiyecek toplayıp onlara getirirken. | Open Subtitles | لفترة أول أسبوعين من حياتها تبقى الصغار في العش بينما يتبادل البالغون الأدوار في جمع الغذاء وإحضاره لهم |
Son iki yıldır bu yuvada dışarıdan fark edilmeden karıncalar tarafından beslenip korunarak yaşamaktadır. | Open Subtitles | وعاشت بهذا العش دون كشفها وحماها النمل وأطعمها خلال السنتين الماضيتين. |
Her nasılsa, karınca yuvasıyla dolu bir çayırda hangi yuvada bir mavi kelebek tırtılı olduğunu algılayabiliyor ve bu yuvanın onlardan biri olduğuna karar veriyor. | Open Subtitles | بطريقة أو بأخرى، بمرج مليء بعشش النمل، يمكنه ملاحظة أيّها تحتوي يرقة فراشة، ويقرّر أن هذا العش أحدهم. |
Ama bu bölgede özellikle de bu yuvada yetkili benim. | Open Subtitles | لكن في هذه المنطقـة وبالتحديد ، في هذا العش انا السلطة |
Yavru yumurtadan çıktığında ilk altı günü yuvada geçirir. | Open Subtitles | بمجرّد أن يفقس الصّغير، يمكث الستة أيام الأولى في العش. |
Hem yuvada bir yumurta daha var sanki. | Open Subtitles | وكان يبدو أنه ما زالت هناك بيضة أخرى في العش |
Bu şu anlama geliyor: eşleri yuvada oturuyor, kuluçkaya yatıyor diğer eşte dışarıda yem arıyor. ve dışardaki eş ne kadar uzun, uzakta kalırlarsa Döndügünde yuvada kalan eşin içinde olduğu şartlar o kadar kötü oluyor. | TED | و هذا يعني أنه أثناء ما يقومون الشركاء بالجلوس في العش و احتضان البيض يقوم الآخر بالذهاب لجمع المؤن و في المدة التي يتغيب فيها يكون الشريك في أسوأء حالته عند عودته |
Burda 2006 senesinde, gördüğünüz gibi Her yuvada yaklaşık olarak 0.75 penguen yetiştirilmiş. gördüğünüz gibi burda Punta Tombo’ya yakınlar, daha uzağa gitmiyorlar. | TED | و ترون هنا في العام 2006 أنها تربي تقريباً ثلاثة أرباع الفراخ في العش الواحد و يمكنكم أن تروا أنها تتواجد بالقرب من بونتا تومبو فهم لا تذهب إلى مناطق بعيدة |
Ve o dalda bir yuva vardı. Ve o yuvada bir yumurta vardı. | Open Subtitles | "وكـان على هذا الغصن عش" "وكـان في هذا العش بيضة" |
Ana Kaz, bıldırcınlar yuvada. | Open Subtitles | إلى الأوزة الأم السمان في العش |
Yeraltı sığınağındayız. yuvada. | Open Subtitles | نحن في عرين تحت الأرض، في العشّ. |
Bir yuvada tüneyen yavru bir kuş ve babası var. | Open Subtitles | .هنالك عصفور وابنه في العشّ |
Bu yavrular ağacın tepesindeki bir yuvada doğdu ve ilk kez toprağa ayak basmak üzereler. | Open Subtitles | وُلد هؤلاء الصغار في عُش عالياً في الشجرة، وهم على وشك الهبوط للأرض للمرة الأولى. |