"zamanı yok" - Translation from Turkish to Arabic

    • ليس لديه الوقت
        
    • لديه وقت
        
    • يملك الوقت
        
    • يملك وقتاً
        
    • ليس أمامه
        
    • ليس لديها الوقت
        
    • عنده وقت
        
    • تدمير الزمن
        
    Bay Charlie'nin dansa zamanı yok ama... ama burada telefon konuşması hiç te mantıklı değil. Open Subtitles ..السيد شارلي ليس لديه الوقت للرقص لكن لديه الكثير من الوقت للمكالمات الهاتفية
    Televizyonun karşısına geçip, futbol seyredip, patlayıncaya kadar bira içecek zamanı yok onun. Open Subtitles ليس لديه الوقت للجلوس أمام التيلفزيون لمشاهدة كرة القدم وتناول الشراب
    Şu an Bay Wellington'ın zamanı yok. Open Subtitles حسنا , يا خرء شارلز ولنجتون ليس لديه وقت للإجابة علي أي سؤال الآن
    Kocam, işiyle çok meşgul, benim sorunlarımı dinlemeye zamanı yok. Open Subtitles إن زوجي مستغرق جداً في عمله لا يملك الوقت للاستماع إلى مشاكلي
    Komiser burada işini yapmaya çalışıyor, millet. Sizin saçmalıklarınız için zamanı yok. Open Subtitles يحاول القائد العمل يا جماعة ولا يملك وقتاً لسخافاتكم
    Pek zamanı yok. En fazla bir kaç ay. Open Subtitles ليس أمامه الكثير، بضعة أشهر على الأرجح
    Şu anki durum yüzünden Cornelia'nın böyle şeylere zamanı yok, anlıyor musun? Open Subtitles تبعا للوضع الحالي . حتى كورنيليا ليس لديها الوقت لهذا
    Onun da zamanı yok. Open Subtitles هو لا يحتمل أن يكون عنده وقت أمّا.
    Tanık, kendi zamansız ormanında ölümsüz olmayı arzuluyor ama zamanı yok ettiğini ölen ve yaşayan şeylerin bir arada olduğunu bir düşünsene. Open Subtitles الشاهد يريد أن يكون خالدا في غابته السرمدية لكن أيمكنك تصور تدمير الزمن بعينه و كل ما سيبقى سوف يموت و يحيى
    Evet, ama yarına kadar bir bomba bulup madene koyması için yeterli zamanı yok. Open Subtitles نعم ، لكن ليس لديه الوقت للحصول على قنبلة وزرعها في المنجم بحلول يوم غدٍ
    Senin çantanı arama partisine katılıp geri gelecek zamanı yok. Open Subtitles ليس لديه الوقت الكافي كي تذهبي لحفلة البحث داخل حقيبتك وتعودي منها.
    Ve onun sana benim baktığım gibi bakacak zamanı yok. Open Subtitles و هو ليس لديه الوقت ليعتني بك كما أفعل
    Dünyanın senin gibi küçük insanlar için zamanı yok. Open Subtitles العالم لَيْسَ لديه وقت .لأناس صِغارِ مثلك
    Dünürlerine zamanı yok. Open Subtitles ليس لديه وقت يقابل فيه نسبائه الجدد
    Çabuk 1 Amcanın zamanı yok! Open Subtitles أه، كم أحب أن أراك واقع فى المشاكل أسرع! الرئيس الكبير ليس لديه وقت ليضيعه
    Ganz'ı senin kadar çok istiyorum ve ikimizin de çok zamanı yok, değil mi? Open Subtitles لنقل ان لدي الكثير لحمايته , اتفقنا؟ أريد النيل من (غانز) بقدرك. -لا احد منا يملك الوقت
    İyi, fakat Bay Donaghy şu an telefonda ve seninle ayrı bir etkileşime girmeye zamanı yok. Open Subtitles حسناً، لكن السيد (دوناغي) يتحدث في مكالمة أُخرى ولا يملك الوقت ليتحدث معك فردياً
    - Kimsenin bunun için zamanı yok. Open Subtitles -لا أحد يملك الوقت لذلك .
    Toprak Kralı'nın politik kavgalara ayıracak zamanı yok. Open Subtitles ملك الأرض لا يملك وقتاً للمنازعات السياسية
    Fazla zamanı yok. Open Subtitles ليس أمامه متسع من الوقت.
    Crystal'in başka aktivitelere katılmak için zamanı yok. Open Subtitles كريستال ليس لديها الوقت لأي نشاطات إضافية
    Mr. Massude'nin gerçekten konuşmaya zamanı yok. Open Subtitles سيد ماسسود لم يكن عنده وقت لشرح شي
    Paradokslar yaratıp zamanı yok ediyorlar. Open Subtitles إنهم يقومون بخلق مفارقات محاولين تدمير الزمن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more