COVID-19 aynı zamanda küresel sağlık tedarik zincirlerindeki bazı ciddi zayıflıkları da ortaya çıkardı. | TED | وأماط اللثام كذلك عن نقاط ضعف حقيقية في سلسلة دعم نظامنا الصحي العالمي. |
Çabuk kurulan bir imparatorluğun zayıflıkları vardır. | Open Subtitles | الإمبراطوريه التى تبنى بسرعه يكون لديها نقاط ضعف |
Bu tür zayıflıkları halka açıklamaya hacker dünyasında tam ifşa adı veriliyor ve tartışmalı bir konu ancak bana hackerların günlük kullandığımız teknolojide gelişen bir rolü olduğunu düşündürüyor. | TED | وتعرف ممارسة كشف نقاط الضعف للجميع في مجتمع المخترقين بالإفصاح الكامل، وهو موضوع جدلي، ولكنه يجعلني أفكر كيف أن لدى المخترقين تأثير نام على التقنيات التي نستخدمها بشكل يومي. |
Etkili pratik süreklidir, yoğun odak gerektirir ve bir insanın mevcut becerilerinin uçlarında yatan içeriği veya zayıflıkları hedef alır. | TED | إن الممارسة الفعَّالة متناسقة، مُركَّزة، وتستهدف المحتوى أو نقاط الضعف الموجودة عند حدود إمكانات الشخص الحالية. |
Milyonlarca gurubun içinde yetişen bir klon ırk. Tek zayıflıkları var. | Open Subtitles | سلالة من المستنسخين، ولدوا على دفعات لهم نقطة ضعف واحدة |
Gerçi tüm izleme aygıtlarının bir zayıflıkları vardır, "Makinedirler". | Open Subtitles | لكن كل أجهزة التجسس تشترك في نقطة ضعف واحدة, وهي كونها أجهزة |
Çünkü onlar zayıf ve bu zayıflıkları 2.000 yıl boyunca bizi kurban durumuna düşürdü. | Open Subtitles | لأنهم ضعفاء، وضعفهم جعلنا ضحايا لمدة 2000 عام. |
Ve olan şudur pazarlamacılar onların gelişme zayıflıkları üzerinde oynamaktadırlar. | Open Subtitles | وما يحدث هو أن القائمين على التسويق يلعبون بما لديهم من تطور في نقاط ضعفهم. |
Kendi güçleri var..ama ayrıca kendi zayıflıkları da var | Open Subtitles | عندهم قواهم ولكن أقزام العيد عندهم أيضاً نقاط ضعف |
Ölmüş adamların zayıflıkları yoktur. | Open Subtitles | الرجال الذين على وشك الموت ليس لهم نقاط ضعف |
Merak ediyorum da Walsh'a saldırabileceğim zayıflıkları var mıdır? | Open Subtitles | وكنت أتسائل أي نقاط ضعف لـ " والش " علي تعقبها ؟ |
Belki de insanların zayıflıkları hoşuna gidiyor. | Open Subtitles | ربما قررت أن تبتعد عن نقاط ضعف الناس |
Senin benim gibi, tutkuları ve zayıflıkları olan bir karakterdi. | Open Subtitles | لديها رغبات لديها نقاط ضعف مثلي ومثلك |
Ali genellikle idman arkadaşlarına karşı en iyi kumaşını göstermiyordu yerine zayıflıkları üzerine çalışıyordu. | Open Subtitles | وعلي في كثير من الأحيان لا تظهر له الاشياء أفضل السجال مع الشركاء ، 'ولكن من شأنه العمل على نقاط الضعف. |
DNA dizilimindeki zayıflıkları ayırıyor ve oralara yama yapmaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يعزل نقاط الضعف في الحامض النووي، ثم حاول أن يشكل رُقع.. |
İnan bana uzunca bir süre hastanede yatmak, düşüncelerine odaklanmak ve karakterindeki zayıflıkları yenmek için mükemmel bir ortamdır. | Open Subtitles | اعتبر كلامي ثقة... البقاء طويلا بمشفى بمثابة البيئة المناسبة لإراحة عقلك والتخلص من نقاط الضعف في شخصيتك. |
Aslında, Yıldırım Atar'ın da bazı zayıflıkları var. | Open Subtitles | في الواقع، السيكول لديه بعض نقاط الضعف |
Bulabileceği tüm zayıflıkları arıyordur. Seni öğrenmemeli. | Open Subtitles | ستبحث عن أي نقطة ضعف تجدها يجب ألّا تعرف بأمرك |
Ne kadar iyi olsalar da gece görüş gözlüklerinin önemli bir zayıflıkları vardır. | Open Subtitles | و كمالها فلها عيوبها فالمناظير الليلية لها نقطة ضعف كبيرة |