"zorunda olduğum" - Translation from Turkish to Arabic

    • التي يجب
        
    • التي علي
        
    • الذي يجب أن
        
    • إن كنت تدري
        
    • الذي اضطررت
        
    • اضطررت له
        
    Bu sadece sizin gerçek olduğunuzu ona göstermek zorunda olduğum bir durum. Open Subtitles هذه هي فقط الصفقة التي يجب أن نعملها لتجعله يرى بأنكم حقيقيون.
    Beni şu gitmek zorunda olduğum partiye götürebilirsin, çünkü oraya tek başına gitmeyi asla kendime yediremem. Open Subtitles يمكنك أن تصحبني لهذه الحفلة التي يجب علي أن أحضرها لأني لا يمكن أن أذهب لوحدي
    Yarın sabahın köründe kalkmalıyım, Randy. Benimde halletmek zorunda olduğum kendi sorunlarım var. Open Subtitles علي الاستيقاظ عند بزوغ الفجر لدي مشكلاتي الخاصة التي علي معالجتها
    ve bu başkası, aramak zorunda olduğum kişi. Open Subtitles و هذا الشخص الآخر هو . الذي يجب أن أبحث عنه
    Çünkü öyle olduğu zaman yapmak zorunda olduğum şeyi yapmak istemiyorum. Open Subtitles لأنّي لا أريدُ أن أفعل ما سأفعله إن كنت تدري.
    Vermek zorunda olduğum tek kişi ayağımıza takılma ihtimali yüksek olan birisiydi. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي اضطررت لمقايضته كان الشخص الوحيد القادر على تحدينا.
    - Yapmak zorunda olduğum şeyi yaptım. Open Subtitles -فعلت ما اضطررت له .
    İyi polisi oynayarak, yaşamak için yapmak zorunda olduğum şeyleri söylemen ...için seni önemli işlerden alıkoyup buraya getiriyor. Open Subtitles أو انه سحبكِ لهنا من شيء مهم للعب دور الشرطي الصالح واخباري بكل الأشياء التي يجب ان أعيش من أجلها
    Hayatım boyunca yapmak zorunda olduğum şeyleri yaptım ve bunlar hayatımı daha sefil yaptı sadece. Open Subtitles طوال حياتي، كنت أفعل الأشياء التي يجب فعلها ولم تسبب لي سِوا التعاسة
    Tutmak zorunda olduğum tüm sırlar gölgelerden ateş ettiğim düşüncesi. Open Subtitles جميع الأسرار التي يجب أن احتفظ بها، فكرة أنني اطلق النيران من الظلام
    Almak zorunda olduğum haplara bir baksanıza? Open Subtitles أترى كل هذه الحبوب التي يجب على أخذها؟
    Saklamak zorunda olduğum bir başka sırrın ve annemle babama yalan söylediğinde sırrını sakladım çünkü seninle böylesine gurur duymalarına çok sevinmiştin. Open Subtitles أنه سر آخر من أسرار التي يجب أن أخفيها ولا أكشفها حينما تكذب على أمنا وأبانا.. لأنك تحب كم يجعلهما هذا فخورين بك ولكن هذا..
    Hayatım boyunca yapmak zorunda olduğum şeyleri yaptım ve bunlar hayatımı daha sefil yaptı sadece. Open Subtitles التي يجب فعلها ولم تسبب لي سِوا التعاسة
    Bu almak zorunda olduğum haplar da bayağı büyük görünüyor. Open Subtitles تعلمين، هذه الحبوب التي علي أخذها إنها كبيرة
    İşemek ve sıçmak için takmak zorunda olduğum torbayı görmek ister misin? Open Subtitles هل تود رؤية الحقيبة التي علي ارتداؤها للتبول ؟
    Senin güvende olduğunu bilmeden, yapmak zorunda olduğum şeyleri yapamam. Open Subtitles لا يمكنني أن أفعل الأشياء التي علي أن أفعلها إلا إن عرفت أنك بأمان
    Yaşayan her varlık için almak zorunda olduğum karar bu. Open Subtitles هذا هو القرار الذي يجب أن أتخذهنيابةًعن كل شئٍحي..
    Sonra ben kabine toplantısı, kalp ameliyatı, bulunmak zorunda olduğum roket test uçuşu gibi bir şeyler uydurup daireden sıvışır ve bir daha seni aramam. Open Subtitles ثم أختلق إجتماع ما لمجلس الوزراء، جراحة قلب إختبار للصاروخ الذي يجب أن أكون فيه انسحب بهدوء وأخرج من الشقه ثم لا أعاود الإتصال بكِ أبداً
    Sonra ben kabine toplantısı, kalp ameliyatı, bulunmak zorunda olduğum roket test uçuşu gibi bir şeyler uydurup daireden sıvışır ve bir daha seni aramam. Open Subtitles ثم أختلق إجتماع ما لمجلس الوزراء، جراحة قلب إختبار للصاروخ الذي يجب أن أكون فيه انسحب بهدوء وأخرج من الشقه ثم لا أعاود الإتصال بكِ أبداً
    Çünkü öyle olduğu zaman yapmak zorunda olduğum şeyi yapmak istemiyorum. Open Subtitles لأنّي لا أريدُ أن أفعل ما سأفعله إن كنت تدري.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more