Kardeş, kardeşi öldürür, oğlunu öldüren babasını öldüren kardeşi. | Open Subtitles | الأخ يقتل أخيه ، والأب يقتل أبيه والذي يقتل أبنه القدر |
Andrea Colson, oğlunu kovduğunu söyledi. | Open Subtitles | لينوس .. أندريا كولسن أخبرتنى أنك فصلت أبنه من العمل |
Aziz oğlunun ölüm haberini tebliğ etmek pek âkılâne olmaz. | Open Subtitles | إعطائه أخبارا عن موت أبنه الحبيب لن يكون حكيما |
Babam kesin telefon başında dahi oğlunun ilk gün kazandığı büyük başarıyı anlatmasını bekliyor. | Open Subtitles | ربما ينتظر أبى الأن مكالمه من أبنه النابغه ليبلغه عن أكبر نجاح له فى أول يوم |
Bir kızı varmış, ama kimse ona ne olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | كان لديه أبنه ولكن لا أحد يعلم ماذا حل بها |
Mal sahibi kadınlardır ve liderlik babadan oğula geçmez, kız kardeşin en büyük oğluna geçer. | Open Subtitles | النساء هن أصحاب الأملاك و القيادة لا تمرر من الزعيم الى أبنه و لكن الى الأبن البكر الذكر لشقيقته |
oğluyla arasındaki ilişkinin ciddi olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | أنا أفترضت أن العلاقة بينك وبين أبنه علاقة جدية |
Neden? Kendi oğlunu akıl hastanesine kapatmayı göze almıştı. | Open Subtitles | لماذا هو كان مصر على وضع أبنه الوحيد في مؤسسة عقلية |
oğlunu bu kadar çok geri isteyen birine göre hakkında pek bir şey bilmiyor gibisin, Michael. | Open Subtitles | اليس ذلك غريباً لشخص يريد أن يرى أبنه مهما كلفه الأمر يبدو أنك لاتعرف شيء عنه يا مايكل؟ |
Anlaşılan Noah Baylin'e ölmüş oğlunu anımsatmıştı. | Open Subtitles | فيما يبدو انه لاحظ الشبه بين نوح و أبنه الميت |
Bir adamın tek ve biricik oğlunu ziyaret edemez diyen bir kanun mu var? | Open Subtitles | هل هناك قانون يقول بأن رجل لايستطيع زيارة أبنه الوحيد؟ |
Binbaşıyı kaçıran adamlar, şimdi de oğlunun peşine düştüler. | Open Subtitles | نفس الرجل الذي أختطف الرائد سعى وراء أبنه |
Danny'yi, oğlunun performansını bu akşam seyretmesi için ayarlayacağımı söyleyince çok etkilendi | Open Subtitles | ..وكان أكثر من مذهول ..عندما أخبرته اننى أقدر علي ترتيب موعد .لداني حتى يشاهد أداء أبنه الليلة |
Eğitimine ve mutluluğuna hayatını adadığı oğlunun, milletince son derece ayrıcalıklı kılındığını... | Open Subtitles | و هذا شعور فائق بالنسبة لك كوالد عاش لرؤية أبنه |
Kasabada kızı var. Belki onu ziyaret ediyordur. | Open Subtitles | لديه أبنه فى المدينه ,ربما يقوم بزيارتها |
Kasabada kızı var. Belki onu ziyaret ediyordur. | Open Subtitles | لديه أبنه فى المدينه ,ربما يقوم بزيارتها |
Baban okula gelip birinin oğluna bulaştığını söylese ne olurdu sence? | Open Subtitles | حسناً؟ أنصت ، لو كان والدك جاء الي المدرسة يقول أن أبنه تعرض للتنمر |
Eminim ki baban, onun söyleyeceklerini çok güvendiği oğluyla paylaşacaktır. | Open Subtitles | ومتأكد من أن أباك سيتشاركه مع أبنه المؤتمن كل ما ستكشفه له .. |
- Komik, güvenmiyorum. Şu anda senin sorunun ben değilim. Arkadaşının kendi çocuğunu öldürecek olması. | Open Subtitles | مشكلتك ليس أنا مشكلتك صديقك الذي سيقتل أبنه |
Sonra görüşürüz.. Ömer Hayyamın Rubaisi There was a boy a very strange, enchanted boy çocuğu babasına verin. | Open Subtitles | أراك لاحقاً أعطي الرجل أبنه إذاً ماذا سندعو ولدنا الذهبي |
O arabanın çalındığını ihbar etmiş, çocuğunun aldığını değil. | Open Subtitles | قدّم بلاغاً بأن سيارته سرقت ليس أن أبنه أخذها بدون إذنه |
- Evlat edindi beni, oğluyum. | Open Subtitles | أنا أبنه بالتبنى |
Ofiste Thorpe'un kızını yatağa attığı dönüyor ama. | Open Subtitles | لقد دار كلام بالمكتب أن تشاك مع أبنه ثورب ماذا عن النوم مع العدو |
Bana katıl... Baba oğul galaksiyi yönetelim. | Open Subtitles | أتحد معى و سوف يمكننا سويا أَن نحكم المجرة كأب و أبنه |
Ben George McFly'dan bahsetmiyorum, onun Oğlundan bahsediyorum. | Open Subtitles | أنا لا أتحدث عن جورج ماكفلاى. أنا أتحدث عن أبنه. |
onun oğlu olan efendimiz İsa Mesih karşısında da suçlusun. | Open Subtitles | أنت مذنب من قبل أبنه سيدنا عيسى المسيح الشخص الذي يفترض أن يغري |
Beni aradılar ve benden, onlar gelene kadar, baba oğula göz kulak olmamı rica ettiler. | Open Subtitles | و طلبوا مني مرافقة الأب و أبنه حتى مجيئهم |