"أثقل" - Traduction Arabe en Turc

    • ağır
        
    • ağırmış
        
    • ağırdır
        
    • yük
        
    • ağırsın
        
    • ağırlar
        
    • ağırdı
        
    • ağırlık
        
    • ağırlığı
        
    • ağırmışsın
        
    • ağırlaşıyor
        
    • kilo
        
    • ağırı
        
    • ağırını
        
    • kiloluyum
        
    Yıldız ölümleri olmadan oksijen açığa çıkamaz. Hidrojen ve helyumdan ağır diğer elementler oluşamaz. Bu durumda yaşam da mümkün olmaz. TED لذلك بدون موت نجمي؛ لن يكون هنالك أكسجين أو عناصر أخرى أثقل من الهيدروجين والهيليوم، ومن ثم لن تكون هناك حياة.
    Yani çekirdek nikel ve demirden çok daha ağır bir şeyden oluşuyor olmalı. Open Subtitles لذا الصميم يجب أن يكون مصنوع من شيء ما أثقل من النيكل والحديد
    Yüzüğü geri takmadan önce bir şeyler yemek istedim. Göründüğünden ağır değil mi? Open Subtitles اعتقدت أنني سأستمتع قبل أن أرتدي الخاتم إنه أثقل مما يبدو عليه، صحيح؟
    TV'de göründüğünden daha ağırmış. Open Subtitles يا إلهي هذه أثقل مما تبدو عليه في التلفاز
    Ama helyum hidrojenden biraz daha ağırdır bu yüzden helyum yıldızın merkezine çöker ve şimdi helyum atomları merkeze yığılıyor. Open Subtitles لكن الهيليوم أثقل قليلاً من الهيدروجين . لذا فإنه يغرق عميقا إلى مركز النجم . والآن ذرات الهيلوم تحتل المركز
    ağır madde kullanımına ya da damardan aldığına dair hiçbir kanıt yok. Open Subtitles ليس هناك دليل على مواد أثقل أو استخدام المخدرات عن طريق الحقن.
    Ve aslında olduğundan daha fazla ağır geliyor çünkü gerçek bir kol gibi yapışık değil. TED وفي الحقيقة ، إنها تبدوا أثقل ، لأنها ليست ملتصقةً تماماً.
    Salonun her yanına tüp yerleştirdik, yere yakınlar, çünkü karbondioksit havadan daha ağır. TED لقد قمنا بتثبيت أنابيب في كل أنحاء هذا المسرح. قريبا من الأرض لأن ثاني أكسيد الكربون أثقل من الهواء
    Bir şeker tanesinden daha ağır bir miktar sizi öldürür. TED كمية أثقل بقليل من حبة السكر يمكنها أن تقتلك.
    Mesafe buradan San Francisco'ya yürüyüp dönmek kadar derken, aslında var olan en ağır NFL oyuncusundan biraz daha ağır bir şeyi sürükleyerek yürümeyi kastettim. TED عندما أخبركم بأنها كالمشي إلى سان فرانسيسكو والعودة مجددا فإنني أعني حقا أنها كانت كسحب شيء يزن أكثر قليلا من وزن أثقل لاعب كرة سلة
    Tekerlekler eğrildikçe civanın her haznenin altına akacağını ve dolayısıyla tekerleğin bir kısmını diğerinden daha ağır hale getireceğini düşünmüştü. TED لقد رأى أن بدوران العجلات، سيتدفق الزئبق إلى قاع كل خزان، تاركًا أحد جوانب العجلة أبديًا أثقل من الآخر.
    Bir tarafı daha ağır yapan hareketli parçalar ayrıca ağırlık merkezini, çarkın merkezinin aşağısına taşır. TED إن الأجزاء المتحركة التي تجعل أحد جوانب العجلة أثقل كذلك تحوّل مركز الكتلة للأسفل تحت المحور.
    Soluduğumuz havadan ortalama sekiz kat daha ağır. TED أثقل بثمان مرات من الهواء الذي اعتدنا على تنفسه.
    Düşündüğümden ağırmış. Open Subtitles هم. - غوش، هو أثقل من أنّي فكر would've.
    Benim şu hesap makineli Swatch'ımdan çok daha ağırmış. Open Subtitles إنها أثقل من ساعتي التي بها آلة حاسبة
    Bunun için fazla ağırdır bu yüzden uçmak için ağaçlara tırmanıp kendini boşluğa atmak zorundadır. Open Subtitles إنها أثقل من أن تستطيع فعل ذلك لذا يتوجب عليها تسلق الأشجار والإقلاع من هناك.
    - Yaşananlar için üzgünüm. Sorunlarımla size yük olmak istemem. Open Subtitles آسفة حيال كلّ هذا، فلا أريد أن أثقل عليك بمشاكلي.
    Göründüğünden çok daha ağırsın biliyor musun? Open Subtitles أتعلم، أنت أثقل بكثير مما تبدو عليه
    Bu kurşunlar sizin kullandıklarınızdan daha uzun ve daha ağırlar. Open Subtitles هذه الرصاصات أطول و أثقل من التي اعتدت على استعمالها هذه الرصاصات أطول و أثقل من التي اعتدت على استعمالها
    Bu ben boşaltmadan önce çok daha ağırdı. Open Subtitles حسناً , هذه كانت أثقل بكثير قبل أن نفرغها
    Baksana yerinden oynatamıyorum çünkü kaya olan sensin ve bana ağırlık yapıyorsun. Open Subtitles أريتِ ؟ لا يمكنني الذهاب ، لأنك الصخرة وأنتِ أثقل من بالوني
    Bu boyutlardaki bir yaratığın ağırlığı, günümüzde uçan en büyük böcekten en az 10 kat daha fazla olmalıydı. Open Subtitles حشرة بهذا الحجم لا بد أن تكون أثقل ب 10 مرات من أكبر حشرة تطير اليوم
    Göründüğünden daha ağırmışsın. Open Subtitles إنك أثقل مما يبدو عليك
    Gitgide ağırlaşıyor! Open Subtitles إنها تصبح أثقل شيئاً فشيئاً
    Geçen gün ofisteki biri, bana; "Bir kilo demir mi daha ağır yoksa bir kilo pamuk mu?" diye sordu. Open Subtitles ذلك اليوم سألني رجلٌ في المكتب من أثقل .. رطلٌ من الريش أم رطلٌ من الرصاص
    Ön taraf en ağırı, ben orayı alıyorum. Sen de arkadan it. Open Subtitles سأحمل من فوق لأنه أثقل و أنت قف هنا بالخلف و ادفع
    Üzerimde bunca yük var diye düşünürken o çok daha ağırını taşıyormuş. Open Subtitles كان هو يحمل شئ أثقل بكثير ولم يردك ان تحمله معك
    Olmam gerekenden çok daha kiloluyum. Open Subtitles أنّي أبدو أثقل مما يجب أن أكون.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus