Başka neler olduğunu öğrenmeli. En güvendiğim insandan başka bunu yapacak birini düşünemem. | Open Subtitles | لا يمكنني التفكير في شخص أفضل ليفعل، من الشخص الوحيد الذي أثق به |
Evet, hakkında iyi şeyler söylememi istedi ona güvendiğim için ama güvenmiyorum. | Open Subtitles | طلب مني تقديمه لك بطريقة جيدة لأني أثق به لكنّي لا أفعل |
Ama bana söylemediğin bir şeyler olduğunu biliyorum ve o şey her neyse, senin doğruyu kabullenmene engel olan şey Ona güvenmiyorum. | Open Subtitles | لكن أعلم أن هُناك شيئ لا تُخبرني إياه وأيا كان هو ، فغريزتك هى ما تمنعك من الإعتراف به لا أثق به |
Ona güvenmiyorum. Karşılıksız kimse bu kadar iyi olamaz. | Open Subtitles | لا أثق به فحسب، لا أحد يكون بهذا اللطف مالم يرغب بشيء |
Tamam, bu Todd için hayırdı. Ben olmasına güvenebileceğim kimse yok mu? | Open Subtitles | حسنا لا يا تود الا يوجد احد أثق به ان يكون انا؟ |
O benim arkadaşım ve ona güveniyorum, o pankartta ne olduğu umurumda değil. | Open Subtitles | ،إنه صديقي، وأنا أثق به ولا أكترث بما هو موجود على تلك اللوحة |
Sonra pek Güvenmediğim bir basamak fark ettim. | TED | ولكن بعد ذلك وصلت إلى موطئ قدم لم أثق به كثيرًا. |
O öncedendi. Şimdi tamamen güvendiğim tek kişi o. | Open Subtitles | ولكن ذلك حدث في ما مضى ، أما الآن فهو الرجل الوحيد الذي أثق به |
O öncedendi. Şimdi tamamen güvendiğim tek kişi o. | Open Subtitles | ولكن ذلك حدث في ما مضى ، أما الآن فهو الرجل الوحيد الذي أثق به |
Hayatımda güvendiğim tek insan sensin. | Open Subtitles | أساساً، انت الشخص الوحيد الذي أثق به في حياتي |
Ona kuşu sonsuza kadar tutacağıma söz verdim, ve hatta vasiyetime bana birşey olduğunda ona güvendiğim birinin bakmasını istediğimi de ekledim. | Open Subtitles | ولقد وضعت شرطا على نفسي أنه إذا حصل لي شيء فإن شخصا أثق به سيعتني به. |
Artık Ona güvenmiyorum, ama daha onay vermediler. | Open Subtitles | لم أعد أثق به,لكنهم لن يوافقوا على أي شيئ |
Ben Ona güvenmiyorum, buradaki kimseye güvenmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أثق به, أنا لا أثق بأى أحد هنا أيضاً. |
Jonas bana yardım etse bile, Ona güvenmiyorum. | Open Subtitles | حتى لو كان جوناس سيساعدني ، أنا لا أثق به. |
Bak, eğer bir şey yapılması gerekiyorsa, ailem için güvenebileceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | انظر , إذا حدث أي شيء أنت الوحيد الذي أثق به للإهتمام بعائلتي |
Ve odadaki tüm insanlar içerisinde, belli ki güvenebileceğim tek kişi o. | Open Subtitles | ومن بين كل الموجودين في هذا الغرفة فهو الوحيد الذي أثق به |
Ama artık sakladığım yeri bilen, güvenebileceğim biri var, lazım olursa diye. | Open Subtitles | لكن الآن شخصا ما أثق به سيعرف أن يخفيه , فقط أحتياطا |
O benim arkadaşım ve ona güveniyorum, o pankartta ne olduğu umurumda değil. | Open Subtitles | ،إنه صديقي، وأنا أثق به ولا أكترث بما هو موجود على تلك اللوحة |
ona güveniyorum ama sistem, arşiv haritalarında görünmüyor. | Open Subtitles | إني أثق به ، لكن النظام لا يظهر في خرائط الأرشيف |
Dinle, bu okulun müdiresi değilim, tamam, ben karar çok ve ben ona güveniyorum. | Open Subtitles | إسمعي ، أنا الحاكمة في هذه المدرسة ، حسناً لذا أنا أقرر و أنا أثق به |
Güvenmediğim birinden nasıl çocuk yaparım? | Open Subtitles | كيف يمكن أن يكون لدي طفل مع شخص أنا لا أثق به ؟ |
Bu yüzden yokluğumda, piskoposun görevlerini yerine getirecek güvenilir birine ihtiyacım var. | Open Subtitles | وأنا بحاجة لرجل أثق به ليتولى علاقات الأبرشية في غيابي |
Ve bence nasıl bir adama güvendiğimi görmek için birkaç soru sorma hakkına sahibim. | Open Subtitles | و أعتقد أنه من الإنصاف أن أسأل بعض الأسئلة لكي أرى أي نوع من الرجال أنا أثق به |
Bilgi istedi, ona güvenirim. | Open Subtitles | حَسناً، عِنْدَهُ شيء نَحتاجهُ و انا أثق به |
Seni bu işe bulaştırdığım için üzgünüm, ama bir tek sana güvenebilirim. | Open Subtitles | شعورى متكدر فى أننى ورطتك فى هذا لكنك الشخص الوحيد الذى أثق به |
Bunun affedilecek tarafı yok efendim. Ona güvenmemi istedi, ben de öyle yaptım. | Open Subtitles | ليس هناكَ أعذار لما فعلته ، يا سيدتي طلب منّي أن أثق به ، وهذا ما فعلته |