Adına hoş bir şarkı bestelemiş. Sana aşık olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | .لقد كتب لك أغنية جميلة أخبرتك أنه وقع في حبك |
Onun iyi bir çocuk olduğunu söylemiştim. Başının belada olduğunu düşündüğünde onunla konuşmalısın. | Open Subtitles | أخبرتك أنه فتى رائع,كان عليك أن تتحدث معه عندما تعتقد أنّه في ورطة |
İz bırakır. İnsanların böyle bir şeyin olduğunu bildiğini söylemiştim. | Open Subtitles | ترك ذلك أثرا, أخبرتك أنه هناك أناس آخرون يعرفون القصة |
Sana odada başka birinin olduğunu söyledim... ama beni cezalandırdın! | Open Subtitles | أخبرتك أنه كان هناك شخص ما في الغرفة وأنت عاقبتني |
Birgün ağlayan sen, gülen ben olacağım demiştim, hatırladın mı? | Open Subtitles | أخبرتك أنه يوماً ما أنت ستبكي و أنا من سيضحك |
Ama, sizinle ilk tanıştığımızda size, eğer Lux hala devletin koruması altındaysa, şartlar düzeldiğinde, onun velayetini üzerinize alabileceğinizi söylemiştim. | Open Subtitles | مع ذلك ، عندما تقابلنا لأول مرة أخبرتك أنه خلال وصاية الولاية على لاكس إذا تحسنت الأوضاع ، سأقترحك أنت |
Patente göre bu deliklerin filtrenin dudak kısmından itibaren 12 milimetre olduğunu söylemiştim. | TED | لقد أخبرتك أنه قد أقرت البراءة أن الفتحات يصل طولها 12 ملم من طرف حافة المرشح. |
Evet. Onun kayıp olduğunu size söylemiştim. | Open Subtitles | نعم، إنه الرجل الذي أخبرتك أنه كان مفقوداً |
Tabii ki deli. Hem de zırdeli. Sana söylemiştim. | Open Subtitles | بالطبع مجنون كقملة الفِراش ، أخبرتك أنه مجنون |
size bizimle geleceğini söylemiştim. | Open Subtitles | .. لقد أخبرتك أنه سيذهب معنا انه صغير جدا على الكنيسه |
Sana bizim geleceğini söylemiştim. | Open Subtitles | .. لقد أخبرتك أنه سيذهب معنا انه صغير جدا على الكنيسه |
İngiliz muhabir. Geleceğini söylemiştim. | Open Subtitles | هذا هو المراسل الانجليزي أخبرتك أنه سيأتي |
Adi herifin teki olduğunu ve bunun değişmeyeceğini, zılgıtı da yiyeceğini söylemiştim, öyle oldu işte! | Open Subtitles | أخبرتك أنه نفايه و سيظل دائما نفايه و أنت ستلتقطينها وأنت فعلتها, اليس كذلك? |
söyledim sana, gidip kendini bir kontrol ettirmelisin, tatlım. Olmaz. | Open Subtitles | أنظرى , أخبرتك أنه يجب أن تخضعى للفحص , عزيزتى |
Sana söyledim. Bu sadece usul. Biraz çuvallayacağım. | Open Subtitles | أخبرتك أنه مجرد إجراء كما يجب أن أخفق قليلاً |
Çalışmayacağını söyledim. Ama Power Morpher'ın çalışır. | Open Subtitles | أخبرتك أنه لن يعمل هنا لكن محولك قد يعمل |
size onu kimse aramadı demiştim ama karım bana aradıklarını söyledi. Birkaç kez... | Open Subtitles | أخبرتك أنه لا توجد مكالمات لكن زوجتي أخبرتني للتو أنه تم الإتصال به مرات قليلة |
Güzel. Soldaki demiştim. | Open Subtitles | كما تعلم أنني أخبرتك أنه كان الذي على اليسار. |
size uzun süreli park yerine gitmeyelim demiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أنه لم يكن علينا الذهب إلى المواقف طويلة الأمد |
Sana kadınlar hakkında bir şeyler öğrenmenin vakti geldi dedim. | Open Subtitles | أخبرتك أنه حان الوقت لتبدأ التعلم بشأن النساء |
Ya size bazı tahminlere göre, ABD'de işle ilgili stresin maliyetinin yılda 300 milyar dolara yakın olduğunu söyleseydim? | TED | ماذا لو أخبرتك أنه حسب بعض الإحصاءات، تصل تكلفة التوتر بالعمل بالولايات المتحدة تقريباً إلى 300 مليار دولار سنوياً؟ |
- Beni bazı testlere soktuklarını söylediğimi hatırlıyormusun? | Open Subtitles | أتذكرين حين أخبرتك أنه أجروا لي تلك الاختبارات؟ |
Mecbur kalmadıkça, duvarın ötesine geçilmeyeceğini söylemiştik. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أنه ليس علينا القيام بهذا ألا حينما يتطلب الأمر |