| kulağıma yaklaşıp sürekli onunla evlenmemi söylüyordu ben de birden onu öpecekmiş gibi yapıp dişlerimi bıyığına geçirdim. | Open Subtitles | ألحعليّمن الزواجمنه ، لهث في أذني تظـاهرت فجأة بأنّي كنت سأقبّله وجّهت أسنـاني نـاحية شـاربه |
| Önce bir Kel Kafa silâhını kulağıma soktu. | Open Subtitles | أولاً، بعض الأوغاد ألصقوا بنادقهم اللعينة في أذني |
| Isırıp tırmalamak için Aki'nin yüzüne atlamıştım ama o beni yere fırlattı ve bir Kulağımı Katana'sı ile kesti. | Open Subtitles | وتسللت إلى وجه ساكي وأخذت أعضه وأخدشه لكنه قذفني إلى الأرض و قطع أذني بضربة واحدة من سيف الكاتانا |
| Mm-Hmm, ve hayatımda ilk defa boğaz kaşıntısı ile kulak tıkanıklığı yaşadım. | Open Subtitles | نعم ، و المرة الأولى أحس بألم في حنجرتي و أذني مسدودة |
| kulaklarım çınlamayı keser kesmez tekrar işin başına döneceğim, evet. | Open Subtitles | أجل، سأعود للعمل هنا بمجرد أن تتوقف أذني عن الطنين |
| Bazen bir ağızdan, binlerce çalgı çınlar kulağımda ve bazen öyle sesler var ki, uzun bir uykudan uyanmış olsam bile yine uyutur beni. | Open Subtitles | و أحياناً تسمع ألف آلة تعزف معلً دفعة واحدة حول أذني و أحياناً أصوات نوقظني كأني غاص في بحر النوم و تجعلني أرقد ثانية |
| Her sabah kulağımın arkasına biraz vanilya sürüyorum, ne var bunda. | Open Subtitles | أنا أضع قليل من الفانيليا خلف أذني كل صباح موضوع كبير |
| Eğer bir daha onunla ilgili bir şey duyarsam, kulaklarımı kesip ona postalayacağım. | Open Subtitles | اماندا إذا تحدثتي أكثر سوف أرسل له أذني لكي يستمع |
| Bir gece kulağıma tabanca sokunca tanıştım. | Open Subtitles | التقيت به ذات ليلة في الغابة حين غرس مسدساً داخل أذني. |
| Bana göre akşam yemeği ve sinema ve dilini kulağıma sokan bir sersemle uğraşmam gerekmez. | Open Subtitles | هذا العشاء، و هذه السينما و لا أحتاج للتعامل مع وغدٍ ما يضع لسانه في أذني |
| Tanrı kulağıma hiç konuşmadı. Bu iyiliğe mazhar kimseyi de tanımıyorum. | Open Subtitles | الله لم يحدثني في أذني ولا أذكر شخص فعل معه هذا المعروف |
| Yüzmeye gittim biliyorsun. Şu kulağıma kaçan suyu çıkaramıyorum. | Open Subtitles | كنت أسبح، ولا أستطيع ازالة هذا الماء من أذني. |
| Tamam Lassie, alıcıyı kulağıma yaklaştır ki diğer tarafta telefona cevap verenle konuşabileyim. | Open Subtitles | حسناً يا صغيرة .. ضع السمّاعة على أذني يمكنني التحدّث للشخص الذي سيُجيني عن طريق يدي الأخرى |
| Özür dilerim. Seni duyamıyorum. Biri Kulağımı taciz etti de. | Open Subtitles | آسف ، لا أستطيع سماعك تعرضت للأذى الجسدي في أذني |
| Ne yapacaklar? Önce Kulağımı mı kesecekler? | TED | ما الذي سيقومون بفعله؟ هل سيقومون بقطع أذني أولاً؟ |
| Sonra kulak cerrahı Anuk'ın kulaklarını mikroskopta muayene ediyor ve tedavi yöntemine karar veriyor. | TED | يمكن لجراح أذن فحص أذني أنوك بمجهر ووضع خطة علاج. |
| Tamam, kulaklarım kopmak üzere. | Open Subtitles | كل الحق، حسنا، أذني على وشك قبالة المفاجئة. |
| Hemen hemen 12 yaşındaydım ve şokun etkisi geçince annemin sözleri kulağımda çınlıyordu. | TED | كنتُ بالكاد في 12 عاماً، عندما أُرهبتُ من الصدمة، كلمات أمي ترن في أذني. |
| İki buçuk aylık tedavim boyunca dalağımı, böbreklerimi sol kulağımın duyma yetisini ve her iki bacağımın dizden aşağısını kaybettim. | TED | وفى غضون شهرين ونصف فقدت الطحال والكليتين، وحاسة السمع فى أذني اليسرى وكلتا قدماي من أسفل الركبة. |
| kulaklarımı rahatsız ediyor. Eşek gibi anırıyorsun! | Open Subtitles | إنها تصيب أذني بالأذى وتصبح كالنهيق الصادر عن مؤخرة |
| Bu övgü dolu sözler kulaklarımda yankılanıyor. | Open Subtitles | أن أشعر بدوار ثانيةً الشكر للصداع , والآن العواصف في أذني |
| Arka arkaya izlettiğin için sağ ol ama hâlâ kulağımdan yaban mersini çıkarıyorum. | Open Subtitles | شكراً على اعادة العرض الفورية ولكنني ما زلت أخرج التوت البري من أذني, لذا أنا بخير |
| Aptal uçaklar, tek duyduğum şey kulaklarımın çınlaması. | Open Subtitles | خطط غبية كل ما أسمعه هو صوت الرنين في أذني |
| Anne, yiyemiyorum daha fazla. Dedemin kulakları çok iğrendirdi beni. | Open Subtitles | امي ، لا استطيع الاكل انني متقرفة جدا من مظهر أذني جدي |
| Bu uğultu Tanrı’nın Kulaklarıma doğrudan fısıldamasıdır. | TED | هذا الطنين هو صوت الاله وهو يهمس في أذني. |
| Yüzücü kulağı oluyorum | Open Subtitles | - على جثة ميتة - أذني فيها الكثير من المياه |
| Kepçe kulaklı olan benim - sanki kapıları açık bir araba! | Open Subtitles | و تنظر في وجهي مع أذني ، و قيادة سيارات الأجرة في الشارع مع أبواب مفتوحة. |
| - Kusura bakma, seni duyamadım senin yüzünden kulaklarımdan biri artık duymuyor da! | Open Subtitles | -آسفٌ، لقد أغفلتُ ذكر ذلك . -أتمانعي إعادة قولكِ على أذني التي عطبتِها؟ |