Ben, ben nasıl bildiğimi söyleyemem ama bu çok ciddi. | Open Subtitles | لا أستطيع لا أستطيع إخبارك كيف أعلم لكن الأمر جاد |
Bunu sana söyleyemem, ama Danny Bolan'ın mahkumiyetini kaldırmak için yeterli. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك بهذا لكن هذا كافي لإلغاء إدانة داني بولان |
Hayır, sana şimdi söyleyemem. Yalnız değilim. | Open Subtitles | . لا ، لا أستطيع إخبارك الآن أنا لستُ بمفردي |
Kaç kez böyle bir şey yapmak istediğimi sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك كم مرة أردت أن أجري هذا الإتصال |
Onca zamandan sonra, bunun bize ne ifade ettiğini anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك كم تعني لنا، بعد كل هذه السنين. |
Yolun ne kadar uzun olduğunu veya nereye vardığını bilmiyorum ama çok hızlı hareket etmek zorunda olduğunuzu söyleyebilirim. | Open Subtitles | لا أعلم كم طول الطريق أو إلى أين يؤدى تماماً لكن أستطيع إخبارك أنه يجب أن تتحركى بسرعة.. سريعاً |
Size söyleyemem. Lütfen parayı verin. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك فقط أعرني المال، من فضلك |
Saat dörtten sonra, oğlum hakkında sana hiçbir şey söyleyemem. | Open Subtitles | بعد 4: 00 أنا لا أستطيع إخبارك أي شئ حول إبني. |
Ben sana hayatın sırlarını söyleyemem ve sana verilecek cevabım yok. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك سر الحياة، و لا أملك أي إجابات آخرى لك. |
Tam olarak söyleyemem. Çok sayıda kutumuz var. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك بالتحديد، لدينا العديد من الصناديق |
Size kim olduğumu söyleyemem, ama seçim kampanyası için çalışıyordum. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك بإسمي ، لكنني عملت في الحملة |
- söyleyemem. Benim çocuğum yok. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك ما تفعلين فليس لدي أقارب |
Suratındaki ifadeyi görmek için ne kadar çok bekledim anlatamam | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك لكم انتظرت لرؤية تلك النظرة على محياك |
Suratındaki ifadeyi görmek için ne kadar çok bekledim anlatamam | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك لكم انتظرت لرؤية تلك النظرة على محياك |
Seni o elbisenin içinde görmenin bana ne yaptığını anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك مدى تأثير رؤيتي لكِ بهذا الفستان علىّ |
Bu müziğin benim için ne demek olduğunu anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك ما الذى تعنية لى هذة الموسيقى |
Aslında kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki çocuk sahibi olduğunda hayatın boyunca hiç yalnız kalmazsın hatta kendine bile vakit ayıramazsın. | Open Subtitles | حقيقةً، أستطيع إخبارك حسب خبرتي أن هنالك بعض الأوقات عندما ترزقين بطفل، سوف لن تكوني وحيدة مجدداً أو تحظين بدقيقة لنفسك |
Kolay olmadığını biliyorum ama kişisel tecrübelerime dayanarak sana şunu söyleyebilirim ki bunu ailen hâlâ hayattayken yapman çok daha iyi. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس بأمر سهل لكنني أستطيع إخبارك ومن خبرة شخصية من الأفضل عمل ذلك ما زال الأهل على قيد الحياة |
Sana şunu söyleyebilirim bu anlaşmadan kat be kat daha pahalıya gelecek. | Open Subtitles | أستطيع إخبارك بالقليل منها سيكون ذلك مكلّفًا أكثر بكثير من هذه التّسوية |
Sana daha başından bunun olmayacağını söyleyebilirdim. | Open Subtitles | كنت أستطيع إخبارك أنّ هذا لن يحدث |
- Bir şey söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع إخبارك بشيء؟ نعم، أياً يكن، يا أمي |
C Bölüğü geri dönmek için bir hafta kadar gecikti. Size söyleyebileceğim bu kadar. | Open Subtitles | . سلاح الفرسان تأخر أسبوعاً عن ميعاد عودته هذا كل ما أستطيع إخبارك به |
# Niye öğrenmeni sağlayamıyorum? | Open Subtitles | لم لا أستطيع إخبارك ؟ |