Pekala, gidip bununla nehirde ne yapabileceğime bakayım. | Open Subtitles | حسنا, سأذهب لأرى ما أستطيع فعله بهذا فى النهر |
Ozaman benim elimden de bir şey gelmiyor artık. | Open Subtitles | هذا ما سيفعلونه ، ماذا أستطيع فعله أنا ؟ .. دعهم يفعلونه |
İş ortaklarımla yapabileceklerim ve yapabildiğim zaman çerçeveleri hakkında makul beklentiler belirledim. | TED | كنت قادرة على تحديد توقعات معقولة مع شركائي في العمل عن ما أستطيع فعله والإطار الزمني لفعله. |
Ama neler yapabileceğimi göstermek için ufak başlamak istiyorum. | Open Subtitles | لكنى أطلب منك أن تبدأ بشكل صغير لكى أريك ما أستطيع فعله لك |
Clay ona iş verdi, şu yargıça gidecek. - Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | وضعه " كلاي " في موضع العمل على المفتش لا شيء أستطيع فعله |
Bunu telafi etmek için yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | انظر يا رجل, هل هناك أي شيء أستطيع فعله لأعوضك؟ |
Benim asla yapamayacağım bir aşk eylemi. | Open Subtitles | إنه تعبير عن الحب، وحتى أنا لا أستطيع فعله |
Zarfı buraya ulaştırırsan ne yapabileceğime bakarım. | Open Subtitles | أرسل المال إلى هنا ، و سأري ما أستطيع فعله |
Ver de, ne yapabileceğime bakayım. | Open Subtitles | أعطِنيها و دعيني أرَ ما أستطيع فعله بها. |
Bu umudu hissedersem elimden gelen her şeyi yapabilirim. | Open Subtitles | ربما, نحن نحتاج الأمل ربما, أنا أريد أن أعلم انى فعلت كل شىء أستطيع فعله |
Bu sırada, ben de sana ihtiyacın olanı getirmek için elimden geleni yapayım. | Open Subtitles | نحن لا نريد أن يستخدموا قواهم لتقويها في هذه الأثناء سوف أرى ما أستطيع فعله بشأن الحصول على ما نريد |
Bazı zamanlar donup kaldım, yapabildiğim tek şey ellerini tutup, onlarla birlikte sessizce ağlayıp dua etmekti. | TED | وفي بعض الأحيان كان كل ذلك الأمر يتوقف، وكل ما أستطيع فعله أن أمسك أياديهم ومشاركتهم بصمت في البكاء والدعاء. |
Tek yapabildiğim üzerinde çalışmak. Onlardan önce, gerçek doğasını anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | كل ما أستطيع فعله هو دراستها وأحاول فهمها قبلهم |
Niyetim, kim olduğumu ve ne yapabileceğimi dünyaya göstermek. | Open Subtitles | و أنوي أن أري العالم من أنا بالضبط و ما الذي أستطيع فعله |
Aslında, Bay Carson, sizin için bir şeyler yapabileceğimi düşünmüştüm. | Open Subtitles | في الواقع سيد كارسون لقد كنت أفكر بشيء ربما أستطيع فعله من أجلك |
- Bu bir emirdir. - Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | كان هذا امراً مباشراً لا يوجد ما أستطيع فعله |
Eğer sizin için yapabileceğim bir şey olursa, sadece söyleyin. | Open Subtitles | فلو أن هناك أي أمر أستطيع فعله لأجلك فقط اطلب |
yapamayacağım şey ise daha fazla adamımı tehlikeye girmesini izlemek. | Open Subtitles | ما لا أستطيع فعله هو الوقوف متفرجاً على أحد آخر من رجالي |
Şimdi bir şey yapamam. Yarın sabah gel, bu işi teğmenle çözersin. | Open Subtitles | لا يوجد أستطيع فعله لك، عليك القدوم غداً صباحاً والتحدث إلى الضابط |
Yardım edebileceğim bir şey olursa haber ver. | Open Subtitles | حسنٌ، أعلمني إن كان هناك أي شيء أستطيع فعله للمساعدة |
Ne yapıp yapamayacağımı söylemen... kendimi daha iyi hissetmemi sağlamıyor. | Open Subtitles | تخبرينني بما أنا يمكنني ولا أستطيع فعله لن أحسّن مزاجي الآن |
Şu anda dışarıda. Benim Yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | لقد خرج منذ دقيقة هل يوجد شئ أستطيع فعله ؟ |
Böyle yüzlerle filmde neler yapabilirdim. | Open Subtitles | ما أستطيع فعله بوجهين كهذين على فيلم ؟ |
Bir çocuk vardı, ondan gerçekten hoşlandım ama neler yapabildiğimi öğrenince, tamamen çıldırdı. | Open Subtitles | كان هناك واحد و أنا أحببته حقاً ولكن عندما أكتشف ما الذي أستطيع فعله هو أخافه كلياً |
Yapabileceğim tek şey bu ve iyi de masaj yaparım. | Open Subtitles | ذلك آخر ما أستطيع فعله وأنا جيد في ذلك أيضاً |
Bu acıyı azaltmak için ne yapmalıyım söyle yapacağım. | Open Subtitles | فقط .قل لي ما الذي أستطيع فعله لأخذ هذا الألم بعيداً وسأفعله |