bunun hemen ardından zaten fakirleşmiş olan halkın su faturaları patladı. | Open Subtitles | ماإن حدث هذا, فاتورة الماء للسكّان المحليّين الفقراء أصلا إرتفعت كالصاروخ. |
zaten çok zekiydim, şimdi milyon kere daha zeki oldum. | Open Subtitles | أنا جد ذكي أصلا لكنني الآن أكثر ذكاءً بمليون مرة |
Bu yönergeler ayrıca uzun vadeli değildir, ileriye etkin değildir, zaten yukarıda olan enkazı da ele almazlar. | TED | فإن تلك القواعد أيضا غير مجدية على المدى الطويل، وليست استباقية، ولا تراعي الحطام المتواجد أصلا هناك. |
aslen deneye altı kişi katılacaktı... ama diğerleri teker teker vazgeçti. | Open Subtitles | أصلا كان هناك ستة ملتزمين بالتجربة لكن واحداً بعد الآخر خلع |
Daha en başta CIA'de yerim olmadığını söyle. | Open Subtitles | قل لهُ أني لا أنتمي أصلا إلى الإستخبارات. |
Ve ben gerçekten de bunun bizim biyolojimizden ötürü olmadığını düşünüyorum. Bence biz, onu biyolojimize atfettik, ama aslında mesele orada değil. | TED | وأنا لا أعتقد أنه شيء في تركيبنا الحيوي، أعتقد أننا قمنا بزرعه في تركيبنا الحيوي، ولكني لا أعتقد انه كان موجودا أصلا. |
Burada telefon çekmiyor ve çoktan biri kayboldu ve onu arıyorum. | Open Subtitles | لا يوجد إرسال هنا، وأنا أصلا أبحث الآن عن شخص مفقود. |
Ama arabada kullanılan lateks, şaside oluyor. Kurban oraya Hiç çarpmamış. | Open Subtitles | ولكن العصارة توجد أصلا في محملات السيارة والتي لم تصدمه مطلقا |
Yani, zaten güzel birini böyle feci bir hale getirmek. Hiç de can sıkıcı değil. Buna kesinlikle bıkkınlık verici diyemeyiz. | TED | أعني، جعل شخص ظريف أصلا يبدو مريعا هكذا. إنه أمر غير ممل. إنه لا شيء إن لم يكن مملا |
Zenciler dinden yeterince çekiyor zaten. | Open Subtitles | لدي الرجال السود مايكفي من الأديان أصلا استغفرالله |
Görüyorsun ya, Alvin, sadece zaten benim olanı istiyorum. | Open Subtitles | كما ترى يا آلفين، أنا فقط أريد ماهو لي أصلا |
zaten yuhalandım. Bir de sopa mı yiyeyim? | Open Subtitles | أنا أصلا مكروه من الجمهور , لكن هكذا سوف أنتهي للأبد |
Böyle bir teklifi şimdi öne sürmek ülkemizde zaten hassas olan ekonomik dengeler üstünde bir etki yaratacaktır. | Open Subtitles | وهكذا فتحريك تلك المذكرة فى هذا الوقت سيكون له أثرا بالغا على الإقتصاد المحلى الغير مستقر أصلا |
Ve üçüncüsü onları vurursan endişelenmen gerekmez çünkü zaten ölüdürler. Anladın mı? | Open Subtitles | و ثالثا ان اطلقت النار عليهم لا مشكلة لأنهم أموات أصلا |
- zaten cennette yaşıyorsak ölünce nereye gidiyoruz? | Open Subtitles | إن كنت تعيشين في الجنة أصلا أين تذهب عندما تموت؟ |
Ve birisi bunları göremiyorsa, zaten seni hak etmiyordur. | Open Subtitles | و لو أن شخصاً لم يلحظ قدرك هذا فهو لا يستحقك أصلا. |
- Bence zaten ölü. - Umurumda değil. | Open Subtitles | أعتقد أنها أصلا ميتة أنا سأخنقها على أية حال |
Yapma! zaten çok kötü hissediyorum. | Open Subtitles | لا تجعلني أشعر بشكل أسوء مما أشعر به أصلا |
aslen buralı değilim, ama iş bulmak da çok zor, bilirsiniz. | Open Subtitles | أنا لست من هنا أصلا ولكنك تعلم أنه من الصعب إيجاد عملا |
Bunlar aslen kapalı poligonlarda kurşun yığılması sorun yarattığı için kullanılmaya başlanmıştı. | Open Subtitles | واستخدمت هذه أصلا في ميادين الرماية في الأماكن المغلقة حيث تراكم الرصاص مشكلة. |
İlk başta sahaya inmemeliydin. | Open Subtitles | لم يُفترض أن تحصل على عملية ميدانية أصلا. |
Ona o gece aslında kiminle takılmak istediğini söyle. | Open Subtitles | أقول له من أنت أصلا أراد أن عقف مع تلك الليلة. |
Sonra diyor ki "çünkü çoktan gömdüm, tatlım". | Open Subtitles | ومن ثم أخبرني، لأني يا عزيزتي، قد دفنته أصلا. |
Çok sert vurmak zorunda değildin. Hiç tereddüt bile etmediğini fark ettim. | Open Subtitles | لم يكن يفترض أن تضرب بهذه القوة بخلاف أنه لم يتردد أصلا |
Başlangıçta düzenlenen numune. | Open Subtitles | بالإضافة إلى النمط الذي فيه هو رتّب أصلا. |