| Sean oraya gelir gelmez sana teklif ettiğim aynı teklifi ona yapacak. | Open Subtitles | قريبا شون سيكون موجود هو سيعرض عليه نفس العرض الذي أعرضه عليك |
| Ama, sana sunacağım teklif, alabileceğin en makul tekliftir. | Open Subtitles | و لكن ما أعرضه عليك هو أفضل ما يمكن أن تحصل عليه |
| O yüzden, şöyle bir teklifim var. | Open Subtitles | ّإذاً هذا ما أعرضه عليك ترجمة : عمرو محمد محمود |
| Ama seni kaybetmek istemiyorum, o yüzden teklifim şu... pazarlama ofisi şefliğine terfi, araba ödeneği, ve... kara katılım. | Open Subtitles | ولكنني لا أريد أن أخسرك لذا إليك ما بإمكاني أن أعرضه ترقية لمنصب رئيس قسم التسويق مصروف السيارة |
| Yani, muhtemelen evlatlık vereceğim. | Open Subtitles | إلا أنّي لستُ متأكدة ما ستكون عليه نتيجة مافعلت أعني, قد أعرضه للتبنّي. |
| Size şüphe inancını sunuyorum. | TED | في الواقع إن ما لدى وما أعرضه هو إنجيل الشك. |
| Sana sunduğum bu büyük onuru kabul edecek misin? | Open Subtitles | هل ستقبل هذا الشرف العظيم الذى أعرضه عليك ؟ |
| Ve size burada göstereceğim şey, bunlar gerçek örnekler kuzenlerime yazmaya başladığım şeyler. | TED | ما أعرضه عليكم هنا هذه واجبات حقيقية بدأت بكتابتها إلى أبناء عمومتي |
| teklif ettiğim şeyi, dünya da benden başkası sağlayamaz. | Open Subtitles | ما أعرضه عليكم لا يمكن لأحد آخر في العالم تأمينه لكم لا أحد غيري |
| Diğer yol, teslimiyet ya da kontrol etme şansı teklif edersem, hangisini istersin. | Open Subtitles | بكلتا الحالتين ما أعرضه فرصة للخضوع أو السيطرة أيهما مطلوب |
| Size teklif edebileceğim ve zamanınıza değecek bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد أن يكون هناك شيء يمكن أن أعرضه عليك ما يساوي وقتك |
| Ve Lex, benim teklif etmediğim şeyi sen ettin. | Open Subtitles | و قد عرضت عليها شيئاً يا ليكس لم أعرضه عليها |
| Size teklif ettiğim miktarla o mülkü de alabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أخذ منزلها بسعر ليس أكثر بكثير مما أعرضه عليك. |
| Bir tek bunu yapamadan mezarına girersen teklif etmediğim için kendimi felaket kötü hissederim. | Open Subtitles | إذا كان هذا الشيئ الوحيد الذي لن تستطيع تحقيقه قبل موتك سأشعر بالخزي إذا لم أعرضه عليك |
| Oldukça iyi bir teklifim olduğunu sandım. Ona önerebileceğimi sandım. | Open Subtitles | أعتقد اني قدمت عرضا مميزا فكرت بأني أريد أن أعرضه له |
| Bak, seni deli etmeye falan çalışmıyorum Fakat teklifim... | Open Subtitles | اصغِ يا رجل، لا أحاول أن أحيدك عن عملك الرئيسي ولكن ما أعرضه... |
| teklifim ne zamana kadar geçerli, biliyor musun? | Open Subtitles | لذا هذا الاتفاق الذي أعرضه عليك سينتهي |
| Size vereceğim derslerde tevazu ilk sırada. | Open Subtitles | الدرس الذي أعرضه عليك يتطلّب تواضعاً |
| Bugün size ödül olarak vereceğim şey bu. | Open Subtitles | حسناً ، هذا ما أعرضه عليكم اليوم. |
| Şimdi bunu sizin beğenizine ve onayınıza sunuyorum. | Open Subtitles | أعرضه الآن على حضرتك وأتمنى ان ينال اعجابك |
| Hepsi bu. Buradan uzaklaşmak için sana bir adım sunuyorum. | Open Subtitles | هذا هو كل ما أعرضه عليكي خطوة واحدة ، بعيداً عن هنا |
| Benim için müşteriden öteler, onlara sunduğum şeyi takdir ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا مجرد عملاء بالنسبة لي يا "بارتن". إنهم يقدرون ما أعرضه عليهم. |
| Size göstereceğim bir video var, aklınızda bulunsun, bunun bir elektrik kontrolü yok ve yalnızca 4 tane LED ile yapılmış. | TED | لدي فيديو صغير أعرضه ولكن تذكروا أن هذا بدون أي تحكم إليكتروني وهو أيضا بأربع صمامات فقط |
| göstermek istediğim bir sonraki proje bana bir yabancıdan eposta yoluyla geldi. | TED | المشروع التالي الذي أريد أن أعرضه قُدّم لي في بريد إلكتروني من شخص مجهول. |
| Paradan fazlasını da sunabilirim. | Open Subtitles | لدى ما هُو أفضل من المال كي أعرضه. |