Haftalarca aç bıraktılar, zamanı gelinceye kadar madende bıraktılar ve sonra kokuyu verdiler. | Open Subtitles | لقد تم تجويعه لأسابيع و تم الإحتفاظ به فى المنجم حتى يحين الوقت ثم أعطوه الرائحة |
Biliyor musunuz, 6 ay önce Broadway'de çok ender verilen bir ödülü bu adama verdiler. | Open Subtitles | أعطوه أعظم تشريف يمكن للمرء أن يحصل عليه في منطقة برودواي؟ |
Çocuğu alıp arabada bekle. Ona bozuk para verin çocuklar! | Open Subtitles | ، خذي الفتى وضعيه في السيارة أعطوه بنساّّ يا رفاق |
Bay Escalante'nin yokluğunda, tüm dikkatinizi kendisine verin. | Open Subtitles | احتراما للسيد إسكالانتي، أعطوه كل الانتباه والاهتمام من فضلكم. |
Uyku hapları! Ona uyku hapları vermişler. | Open Subtitles | أقراص منومه لقد أعطوه كل هذه الكميه من الأقراص |
Ne bu kılıca, ne de verdikleri hiçbir şeye ihtiyacım yok! | Open Subtitles | أو أي شيء أعطوه لي لذا سنستمر فقط من أجل الموت |
İngiliz Hükümeti savaştaki başarılarından dolayı ona madalya verdi. | Open Subtitles | البريطانيون أعطوه وسام الملك لمعارضته القتال أثناء الحرب |
Sizin de yapacağınız gibi adama antibiyotik verip yatak istirahatı verdiler. | Open Subtitles | جعلوه يرتاح بالفراش و أعطوه مضادات حيوية مثلما كنتم لتفعلون |
- General Hospital'den. Bana bir kupon verdiler. | Open Subtitles | من المستشفى العام أعطوه أجرة سيارة الأجرة |
Onu değerlendirmesi için babama verdiler. Çocuğun ne olduğunu anlamak için. | Open Subtitles | لقد أعطوه لأبي ليحدد هويته وهوية ذلك الفتى |
Aslında tam olarak bir yalan değildi. Iroh, ustalarla görüşen son kişiydi. Onun buna değeceğini düşündüler ve ona da bazı sırlar verdiler. | Open Subtitles | في الحقيقة لم تكن كذبة كاملة, أيرو كان آخر من واجه الأسياد و قد اعتبروه جديراً و أعطوه السر أيضاً |
Belki de bir hata sonucu 80 miligramlık ilaçları verdiler. | Open Subtitles | الآن كل مانعرفه أنهم أعطوه 80 مليجرام من الأقراص عن طريق الخطأ. |
Ona yara izi olan adamı verin. Ondan sonra güçlerini kaybedecektir. | Open Subtitles | أعطوه الرجل الذى به الندبة بعدها سوف يفقد قواه. |
Varınca ona mayınlarınızı verin ve paranızı alın. | Open Subtitles | عندما تصلوا إلى هناك، أعطوه الألغام وخذوا مالكم |
Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar verin, doğrulamak için biyopsi yapın ve bir kemik iliği donörü bulun. | Open Subtitles | أعطوه مثبطات المناعة و تأكدوا بالفحص و جدوا متبرع بالنخاع |
Bana serum verin. Kan kalitesi, kan sayımı, elektrolit, pıhtılaşma süresi ve... | Open Subtitles | . ركبوا له محقن وريدي و أعطوه محاليل لتنشيط الدورة الدموية |
Homo habilis daha hiçbir şey kullanamıyordu ve ona kilden bir çömlek vermişler. | Open Subtitles | انسان الغابة لم يكن يستطيع استخدام الأدوات, و أعطوه أواني فخارية ؟ |
Doktorları ona akıl sağlığının gayet yerinde olduğuna dair rapor vermişler. Maddie'yi bulmalıyız. | Open Subtitles | الأطباء النفسيون أعطوه براءة من أي أمراض تخص الصحة العقلية إسمعي يجب أن نجد مادي |
Acil serviste ağrı için ibuprofen vermişler. Bu tür ağrıda işe yaramaz. | Open Subtitles | الأطباء أعطوه مسكناً للألم لا يفيد مع هذا الألم |
Evet,ama verdikleri ilaçlar damarlarını tıkamış ve kalp odacığı kanla dolmuş. | Open Subtitles | نعم ، ولكن الدواء الذي أعطوه إياه أفسد كل شيء وحجيرات قلبه امتلأت بالدماء |
Alan, hayır şans olduğunu Maacrawfona Düzenledi onlar ona verdi | Open Subtitles | آلان، ليس هناك فرصة بأنه يحمل مايكروفوناً، أعطوه واحداً |
- Açılın. | Open Subtitles | أعطوه بعض المساحة |
Ona ne vermişlerse, sürekli daha kötü oluyordu. | Open Subtitles | مهما الذي أعطوه إياه فإن حالته تسوء تجعله أسوأ بكثير |
Bahse girerim bundan çok daha iyi bir uçak vermişlerdir. | Open Subtitles | أنا واثق بأنهم عندما أعطوه طائرة كانت أجمل من هذه بكثير. |