Çok ağrısı vardı, biz de uyumasına yardımcı olacak birşey verdik. | Open Subtitles | كان يعاني من ألم كثير، لذا أعطيناه شيء ليساعده على النوم |
Herhangi bir araştırmamda kullandığımdan daha yüksek bir doz verdik ona. | Open Subtitles | لقدْ أعطيناه أساساً جرعاً أكثر مما أخذته أياً من مشاريع دراستي |
Ama ona göre, biz ona bir tavsiye verdik. | TED | لكن إلى ذلك الشخص ربما أعطيناه بعض النصيحة |
verdiğimiz Prozac, serotonin sendromunu tetiklemiş olabilir. Bu da yüksek ateşi açıklayabilir. | Open Subtitles | قد يكون البروزاك الذي أعطيناه لها أثار متلازمة سيروتونين مما يفسر الحمى |
Eğer ellerine bir şey verirsek, savunma avukatları bunu kullanabilir. | Open Subtitles | قد يلاحقنا محامي الدفاع لو أعطيناه أي شيء تعرفين ذلك |
Antibiyotik veriyoruz ama yaşı ve durumu düşünülürse pek ilerleme olmadığını söylemeliyim. | Open Subtitles | أعطيناه مضادات حيوية و لكن بسبب عمره و حالته التكهُّن بحالته ليس جيّداً |
Ayrıca bir kalemlik içinde duran diğer bir fareye de verdik ve etkileşime geçme kararı ona aitti. | TED | كما أعطيناه فأراً آخر داخل مقلمة حتى يتفاعل معه إذا ما أراد ذلك. |
Hepimiz bunu yaptık, ihtiyacı olan tüm enerjiyi ona verdik. | Open Subtitles | نحن كلنا فعلنا أعطيناه كل الطاقة التي إحتاجها |
- Biraz ağrı kesici verdik ama epeyce sarsılmış. | Open Subtitles | لقد أعطيناه مسكنات آلام ولكن الأمر كان صادمًا |
Çünkü o hala senin, Ve sen kızgınsın... çünkü sana sormadan onu Michael'a verdik, değil mi? | Open Subtitles | لأنه ما زال لك وأنت منزعجة لأننا أعطيناه إلى مايكل بدون إخبارك، أليس كذلك؟ |
Ona yeni bir Mitsubishi verdik. | Open Subtitles | أعطيناه سيارة متسوبيشى جديدة بكل كمالياتها |
Ona birçok ipucu verdik ve şüphelendi çok, çok şüphelendi. | Open Subtitles | هو كان أكثر فطنة مما فكرت أعطيناه الكثير من الأدلّة وقد أصبح مثيرا للشكّ جدا كيف ترسله الي هناك ؟ |
Hâlâ hayatta sayılır. 2 ünite alyuvar verdik ve presör uyguladık. | Open Subtitles | إنه ما زال معنا، أعطيناه وحدتين من كرات الدم الحمراء ومحلول رفع الضغط |
Kumandan'ın gönderdiğini söyledi, biz de parayı verdik. | Open Subtitles | لقد قال أن القائد أرسله لهذا أعطيناه المال |
Ona sonuçlandırmadığı bir iş verdik. Bizim peşimize de düşebilir. | Open Subtitles | , أعطيناه عَقداً لن يملأه وربما سيسعى خلفنا |
Menenjit ihtimaline karşı verdiğimiz antibiyotik gözyaşlarına kırmızı bir renk verebilir. | Open Subtitles | المضاد الحيوي الذي أعطيناه لكِ في حالة كان لديكِ التهاب السحايا يجعل الدموع حمراء |
Makosen ve çıngıraklı yılanların zehirleri adama verdiğimiz panzehire yanıt veriyor. | Open Subtitles | كل من الأفعى الأمريكية و الحية ذات الجرس يستجيب لنفس الترياق الذي أعطيناه للرجل |
Bu katil, bizim amnezi hapı verdiğimiz biri? | Open Subtitles | أياً يكن هذا القاتل فلابد أنه شخص أعطيناه حبة النسيان |
Metabolizması hakkında hiçbir fikrimiz yok. Çok verirsek onu öldürürüz. | Open Subtitles | لا نعرف شيئا عن أيضه قد نقتله لو أعطيناه كميات زائدة |
Bence geri dönüp ona itiraf etme şansı verirsek olanları anlatma şansı aslında benim yasal malım olan şeyi geri verebilir. | Open Subtitles | أنا فقط أحس لو كنا ذهبنا للخلف أنتم تعلمون و آآ.. أعطيناه الفرصة للأعتراف |
Mektubu yazan kendisine bir hedef istiyor. Şimdi ona bir hedef ve zaman dilimi veriyoruz. | Open Subtitles | المُرسل يريد الهدف الآن نحن أعطيناه الهدف والفترة الزمنية |
Ona tek başına biraz zaman verdiğimizi söyleyecektim. Numara yok. | Open Subtitles | كنت على وشك القول بأننا أعطيناه بعض الوقت لوحده, ليست خدعة. |
Gelebilsin diye uçak masrafları için ona 500 dolar vermiştik. | Open Subtitles | أعطيناه 500 دولار لأجرة الطائرة، لذلك سوف يذهب إلى هناك. |