Demek istediğim, herhangi bir kimse ne istediğini gündelik dilde söyleyecek, | TED | أقصد أنه سيكون بإمكان أي كان قول ما يريد بلغة واضحة، |
Demek istediğim, halihazırda var olan bir bağışıklık sistemi tepkisini kullanabilirdim. Bunu geliştirmek beş ya da altı gün alırdı. Bu molekülün üzerinde olduğu her şeye saldırırdı. | TED | أقصد أنه يمكنني فورا أن أطلب رداً مناعي موجود هناك أصلاً في حين لن تنتظر خمسة أو ستة أيام حتى يتطور بل ستهاجم مباشرة أي شي بداخله |
Demek istediğim bir kitabı aldığımda onun tamamını bitirene kadar bırakamıyorum. | TED | أقصد أنه ما أن أحمل احدى الكتب لا أستطيع أن أضعه حتى أنتهي من قراءته بأكمله |
Yani bir doğaüstü olayı tecrübe edebilseydim ya da tünelin sonundaki o anlık ışığı bir an bile olsa görebilseydim benden daha mutlusu olmazdı. | Open Subtitles | أنا أقصد أنه لا شئ يسعدني أكثر من التعرض لتجربه واحده غريبة روحانيه مثل رؤية ضوء خافت في نهاية نفق مظلم |
O gece neler yaşandığını size söyleyebilecek tek kişi unutmaya çalıştığınız insanlar diyorum. | Open Subtitles | أقصد أنه لن يخبرك بما حدث فعلياً سوى الأشخاص الذين يريدونك أن تنسي |
- Üzgün demek istemiştim. | Open Subtitles | لا, لا, لا, أقصد أنه مكتئب |
Demek istediğim İrlandadan ayrıldı ama kalbinde değil. | Open Subtitles | أقصد أنه غادر أيرلاندا ولكن لم تغادر قلبه |
Demek istediğim, bize göre, bu açıkça bir intihar. Hayır, ben öyle düşünmüyorum. | Open Subtitles | أقصد أنه بالنسبة لنا فإنه واضح أنه انتحار |
Baldwin Demek istediğim fotoğrafında bile hiç bir güdü yok. | Open Subtitles | أقصد أنه و بوجوده في الصورة فلا دافع لديه يبقى السؤال |
Demek istediğim, arkadaşım öldü, ben de gitarını ailesine götürüyorum. | Open Subtitles | , أقصد أنه قتلَ أنا أتحدثُ عن ذلك لكي اعيده إلى عائلته |
Demek istediğim, bal sirkeden daha fazla sinek çeker. | Open Subtitles | أنا أقصد أنه باستطاعتك إمساك الذباب مستخدما العسل أكثر من إستخدامك للخل |
Hayır, Demek istediğim, biz istediğimiz zaman tekrar arkadaş olabiliriz. | Open Subtitles | لا, أنا أقصد أنه بإمكاننا العودة دائما لكوننا أصدقاء |
Demek istediğim, bu bir insanı bütün gece ayakta tutabilecek kadar büyük bir şey. | Open Subtitles | أقصد أنه أمر قد يبقي الشخص مستيقظاً طوال الليل |
Demek istediğim, birinin sana bunu yapmasına izin vermezsin, bunun alternatifi hiç bir şey görmemiş gibi davranmak olur. | Open Subtitles | أقصد, أنه لا يمكنكِ أن تتركي أحد يفعل ذلك لكِ و الخيار الآخر سيكون أن تتظاهري أنّكِ لم ترِ أي شيء |
- Evet. Demek istediğim, kazanırsam daha az dövüşebilirim. | Open Subtitles | أقصد أنه إن فزت بمباراتين أو ثلاثة فسأقاتل أقل |
Yani bir doğaüstü olayı tecrübe edebilseydim ya da tünelin sonundaki o anlık ışığı bir an bile olsa görebilseydim benden daha mutlusu olmazdı. | Open Subtitles | أنا أقصد أنه لا شئ يسعدني أكثر من التعرض لتجربه واحده غريبه روحانيه مثل رؤيه ضوء خافت في نهاية نفق مظلم |
Yani bir gecelik bir ilişki sonrası oldu ve artık bunun bir önemi yok | Open Subtitles | أقصد أنه كان ليلة واحدة فقط و الآن هو خارج حياتي |
Evet. Yani bir şeye benzeyen tek yer burası. | Open Subtitles | نعم , أقصد أنه المكان الوحيد الذي يبدو منطقياً |
diyorum ki belki günün birinde yaptıkların istemediğin sonuçlar doğurabilir. | Open Subtitles | أقصد أنه ربما ذات يوم تكون لأفعالك عواقب غير متوقعة. |
Onun yazdığını söylemiyorum. Senin yazdığına dair kanıt yok diyorum. | Open Subtitles | لا أقول أن هذا صحيح لكن أقصد أنه لا يوجد دليل |
Sadece senin ölmene izin vermeyeceğini demek istemiştim. | Open Subtitles | أقصد أنه لن يدعك تموت |
Öldü demek istemiştim. | Open Subtitles | أقصد أنه قد توفي |