"ألقي القبض" - Traduction Arabe en Turc

• tutukluyorum
• tutuklandı
• tutuklanmış
• tutuklarım
• tutuklandığında
• Tutukla
• yakalanmış
• yakalandın
• Tutuklandım
• yakalanırsa
• yakalanırsan
• tutuklanmıştı
• yakalandığında
• tutuklandığını
• tutuklamaların

Hiçbir yere gitmiyorsun. Seni tutukluyorum.
أنت لن تذهب لأي مكان أنا ألقي القبض عليك

2009'un sonbaharında, genç bir adam Boston Polis Departmanı tarafından tutuklandı.
في خريف ٢٠٠٩، ألقي القبض على شاب من قبل شرطة بوسطن.

Sokakta hayatta kalmak için fuhuş yapmaktan tutuklanmış kaçak bir kadının, yaşayacak güvenli bir yere ihtiyacı vardı -- bu, bizim ona yardım edebileceğimiz bir şeydi.
فتاة هاربه الذي ألقي القبض عليها تمارس الزنا لأجل أن تعيش تحتاج لمكان أمن لتسكن وتكبر فيه شيء يمكننا مساعدتها به.

Birincisi gönüllü olarak oraya girip teşhis için sıraya girersiniz ikinciyse sizi tutuklarım ve zorla o sıraya sokarım.
الخيار الأول، يمكن التطوع بالدخول إلى الصفّ أو الخيار الثاني، أن ألقي القبض عليك وأجبرك على الوقوف في الصفّ

Bu yüzden, birinin kafasını uçurduğu için tutuklandığında, açıkçası rahatlamıştım.
لذلك، عندما ألقي القبض عليه بالفعل لتفجيره رأس شخصاً ما. لقد شعرت بالإرتياح التام، لأكون صريحة.

A sınıfı haplar taşımaktan sizi tutukluyorum.
أنا ألقي القبض عليك لحيازتك مخدرات من الدرجة الأولى.

Her gün işe çıkmış olan genç ve güzel kızları tutukluyorum.
أترى كل يوم ألقي القبض على فتيات صغيرات جميلات ممن هم تعساء الحظ

Gazetecilerimden bazıları tutuklandı.
بعض الصحفين العاملين في الصحيفة ألقي القبض عليهم

Orada 77 yaşında, 1968'de banka soyarken tutuklandı.
حيث بلغ سن الـ 77 عام 1968و ألقي القبض عليه بينما كان يسرق البنك الوطني

Bronx'ta bir ıslah memuru alkollü araç kullanmaktan tutuklandı.
ألقي القبض على ضابط التعديلات بسبب دوي في البرونكس.

Bu adamlar, suikasttan sadece birkaç dakika sonra Dallas'ta tutuklanmış.
الرجال الذين رأيتهم فى الصورة ألقي القبض عليهم فى دالاس بعد دقيقة واحدة من الإغتيال

Geçen yıl mayıs ayında, Pentagon'un ana girişine at pisliği attığı için tutuklanmış.
ألقي القبض عليه في مايو الماضي لتشوية المدخل الرئيسي للـ "بينتاغون" بروث الحصان

Başkalarının eşyalarını çalarsanız sizi tutuklarım!
، إذا سرقتم الاشياء ! فسوف ألقي القبض عليكم

Okulu bırakıp, uyuşturucu bulundurmaktan tutuklandığında onu kurtarmaya çalışmışlar.
عندما انسحب من المدرسة الثانوية و ألقي القبض عليه بتهمة حيازة المخدرات، حاولا أن يساعداه على تخطي إدمانه

Tutukla!
ألقي القبض عليهم

Dükkan hırsızlığından yakalanmış ve at arabalarında kaçak seyahat etmekten çok hoşlanırmış.
ثم ألقي القبض عليه للسرقة وبعدها أصبح لقيطاً في عربة مسروق

Madem rüşvetten yakalandın, yine rüşvet ile çıkamaz mısın?
لو ألقي القبض عليك مرتشيا ، ألا يمكنك إرتشاء طريق خلاصك ؟

İçkili araba kullanmaktan dolayı Tutuklandım.
ألقي القبض علي بسبب القيادة تحت تاثير الخمر

yakalanırsa casus olarak öldürülecek.
لو ألقي القبض عليه، سيقتل بتهمة أنه جاسوس

Eğer yakalanırsan kimseyi ele vermemek için bu zehri iç.
إذا ألقي القبض عليك، ضحي بنفسك حتى لا تشي بأحد

Annesi uyuşturucu suçlamalarıyla tutuklanmıştı, ve Çocuk esirgeme kurumu onu bana getirdi.
ألقي القبض على أمه بتهم تتعلق بالمخدرات و الخدمات الإجتماعية للأطفال أحضرته إلي

Olay yerinden kaçmaya çalışırken yakalandığında üzerinde değilmiş.
لم يكن لها عندما ألقي القبض عليها يفرون من مكان الحادث.

David, biraz kafam karıştı çünkü birisi bana bu adamın kesinlikle tutuklandığını söyledi.
ديفيد, انظر, أنا فقط مشوشة قليلا هنا لأن أحدهم قال لي تحديدا ألقي القبض على هذا الرجل

Komplocuların ve sabotajcıların birçok yuvası ortaya çıkarıldı ve kısa zaman içinde tutuklamaların başlaması bekleniyor.
أعشاش اخرى للمتامرين والمخربين تم إكتشافها. والعديد منهم ألقي القبض عليه أوسيتم قريبا...