Sana aşık olmadığını garanti ederim. Ve asla da olmayacak. | Open Subtitles | حسناً، أنا أضمن لك أنها لا تحبك ولن تحبك أبداً |
Hepsi bunun kesinlikle doğru olmadığını bilgilere arka kapıdan ulaşım vermediklerini söylüyor. | TED | كلهم يقولون ان هذا ببساطة غير صحيح أنها لا تعطي القدرة او القابلة للوصول إلى البيانات الخاصة بهم |
Raporunu sen hazırladığın için Cornell'e girer ve bir hafta sonu onu ziyarete gittiğinde seni Hiç tanımıyormuş gibi yapar. | Open Subtitles | ثم تدخل في عدة لإنك طلقتها و تزورها كل شهر مرة و تجدها تتصرف كما لو أنها لا تعرفك حتى |
Hiçbir şey, herhangi bir şeyden rahatsız değil onun için kesin birşey diyemem. | Open Subtitles | لست متأكد ما الذى على أن أقوله أنها لا تعانى من أى شىء |
Pekala, o benim kız arkadaşımdı ve artık benimle beraber olmak istemiyor. | Open Subtitles | لقد كانت صديقتي أعتقد أنها لا تريد أن تكون برفقتي بعد الآن |
İşi pek ciddiye almıyor gibime gelmeye başladı. | Open Subtitles | فى الحقيقة بدأت اشعر أنها لا تأخذ هذا بجدية |
Hayır, baykuş tüyüyle aramayı denedim ama insan formundayken işe yaramıyor. | Open Subtitles | لا، فلقد حاولت استدعاء مكانه بواسطة ريشة البومة لكن يبدو أنها لا تعمل عندما يكون بشرياً |
Her neyse, ona günün geri kalanı için izin almasını söyledim ama okulun ilk gününü kaçırmak istemediğini söyledi. | Open Subtitles | وعلى أيّة حال، أخبرتها أنها بوسعها أخذ بقية اليوم للراحة لكنها قالت أنها لا ترغب بتفويت أول يوم دراسي. |
Bu hastalık insanı öldürmüyor ama hayatına devam etmesine de izin vermiyor. | Open Subtitles | المشكلة بهذه الأمراض أنها لا تقتلك ولكنها أيضاً لا تتركك تعيشين بخير |
Sanki, onlar derine pek inmiyorlar, ya da sanki yeteri kadar duyarlı kullanılmıyor, ve bütün bunların hepsini değiştirmek istiyorum. | TED | مثل، أنها لا تتعمق، أو تعطي الإحساس بالتفاعل، كما يمكنها أن تكون أريد تغيير كل هذا |
Ancak, karbon vergisinin kendisi de popüler olmadığını ve politik bir çıkmaz olduğunu kanıtladı. | TED | ومع ذلك فأن ضريبة الكربون في حد ذاتها أثبتت أنها لا تحظى بشعبية وبأنها الطريق السياسي مسدود أمامها. |
Oscar kazanmış bir yapımcı ise kadın kartını ileri sürmenin iyi fikir olmadığını düşünüyordu. | TED | أخبرتني منتجة رابحة لجائزة الأوسكار أنها لا تظن أنها فكرة جيدة أن تستغلي كونك امرأة |
Karanlıkta parkların güvenli olmadığını bilmiyor galiba. | Open Subtitles | أعتقد أنها لا تعرف أن الحدائق ليست آمنة في الليل. |
Ama uyandığında, o kadar ciddi olmadığını anlıyorsun. | Open Subtitles | لكن عندما تستيقظ في الصباح ستجد أنها لا تتسم بالجدية |
İlk başta çok kıskandı ama sanırım daha sonra Hiç de umurunda olmadığını düşündü. | Open Subtitles | لقد خرجت من ذلك المطعم كالمجنونة, ولكنى أظن أنها فكرت وأدركت أنها لا تبالى |
Evet, ve uzun bir davayı sürdürecek kadar istekli olmadığını söyledi ve, ah... | Open Subtitles | و قالت لي أنها لا تملك إرادة لهذا و لن تتحمّل محاكمة طويلة كم؟ |
Hiç denemediği birşeyin güzel mi çirkin mi olduğunu nasıl anlarsın ki;? | Open Subtitles | كيف تعرف أنها لا تحبه إن لم تكن قد جربته من قبل |
ve daha kötüsü, krokisi olan Hiç bir sistemle uyuşmuyor. | Open Subtitles | والأسوأمن ذلك, أنها لا تشبه أي نظام نجمي معروف لدينا. |
onun hala orada olabilir... diğer kızlar onu korumaya çalışıyordur. | Open Subtitles | من الممكن أنها لا تزال هناك وبقية الفتيات يحاولنَ حمايتها |
İstemiyor. Tamamen dürüst olmak gerekirse, benden hoşlanmıyor. | Open Subtitles | إنها لا تريد.لكي أكون صريحاً، أنها لا تحبني |
Beni içeri almıyor. | Open Subtitles | أنها لا تسمح لى بالدخول |
Günlerimi Ark polisinin barbarlığının kurbanı olanları savunarak geçiriyorum ama belli ki işe yaramıyor çünkü hâlâ kapımda silah sesleri duyuyorum. | Open Subtitles | ادافع عن ضحايا وحشية شرطة شركة ارك ولكن يبدوا واضحاً أنها لا تجدي نفعاً بسبب أني لازلت أتعرض للصراص على مدخل منزلي |
Bana numarayı hatırlayamadığını... evde yazacağını söyledi ve ben de aptal gibi inandım. | Open Subtitles | لقد أخبرتني أنها لا تستطيع تذكر رقمها لعدم وجود ما يميزه، وأنا، كالبلهاء، صدقتها |
Antibiyotiklere tepki vermiyor. Bu yüzden onu sevmiyorum. | TED | أنها لا تتجاوب مع المضادات الحيوية ، لذا لا أحبها |
Ekonomik durum iyi olsun yada kötü olsun pek değişmez zamanla da pek değişmez. | TED | أنها لا تختلف كثيرا عن الاقتصاد في الدولة سواء كان ضامراً أو مزدهراً و لا تختلف كثيراً مع مرور الوقت. |