Bu geceki toplantıda hepimizin aynı tarafta olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | أريد أن أحرص على أن تكون نوايانا واحدة في إجتماع الليلة. |
Çok uzun sürmesin. Açılış için hazır olduğumuzdan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | لكن يجب ألا نطيل البقاء أريد أن أحرص على أننا جاهزين |
1945'de belki, ben sadece tüm seçeneklerimizi değerlendirdiğimizden emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | عام 1945، ربما. أريد فقط أن أحرص بأن نستوعب جميع خياراتنا. |
Bu gece bebekler gibi uyuyacağından emin olmalıyım. | Open Subtitles | يمكنني أن أحرص على أن تنامي كالأطفال الليلة |
Bu gece bebekler gibi uyuyacağından emin olmalıyım. | Open Subtitles | يمكنني أن أحرص على أن تنامي كالأطفال الليلة |
Benim işim de, bunların senin görevin olmasını sağlamak. Tamam. | Open Subtitles | ووظيفتي أن أحرص على قيامكِ بهذه الأمور فقط |
Adamın birini hapishanede kalmasını sağlamalıyım. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أحرص على تعفن رجلٍ ما في السجن |
Harika. Şimdi yanınıza geleceğim, ve başlamadan önce, bunu çok ciddi bir ortamda yaptığımızdan emin olmak istiyorum. | TED | والآن سأقترب منك وقبل أن نبدأ أريد أن أحرص على أن نقوم بذلك بشكل جاد للغاية. |
Bunun tekrarlanmayacağından emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | وأريد أن أحرص كل الحرص ألا يتكرر ذلك، مفهوم؟ |
Sadece konuşma için notları aldığından emin olmak istedim. | Open Subtitles | أردت أن أحرص على انك وصلتك الملاحظات على الخطاب |
İçeri zorla giren kişinin bir daha gelmeyeceğinden emin olmak istedim. | Open Subtitles | أردتُ فقط أن أحرص على أن يبقى كائناً من اقتحم منزلك بعيداً |
Sadece söyleyeceklerimi kimsenin duymayacağından emin olmak istedim. | Open Subtitles | أردت أن أحرص أنه لا يوجد شخص هنا كي أقول هذا |
Bundan sonra yanlış anlaşılmalar yaşanmayacağından emin olmak istiyor. | Open Subtitles | هو فقط يريدني أن أحرص أنه لا يوجد سوء تفاهم |
- Seve seve ama tam istediğinden olmasına emin olmak isterim. | Open Subtitles | ولكن أريد أن أحرص فحسب على أنه النوع الذي تفضّلينه |
Ama, biliyorsun, geçmişimizi göz önüne alınca, senin için de sorun olmayacağından emin olmak istedim. | Open Subtitles | .. ولكن، نظراً لتاريخنا أردت أن أحرص أنك لا تمانع ذلك |
Kızın kurtulacağından emin olmak zorundayım. Beni anlıyor musun? | Open Subtitles | لذلك يجب أن أحرص على أن تخرج من هذه الأزمة بأمان أتفهمني ؟ |
Eğer bu adamla gerçekten ciddi bir ilişki yaşamak istiyorsan, ihtiyacın olan her şeye sahip olduğuna emin olmalıyım. | Open Subtitles | .. إن كنتِ تفكرين حقاً .. في الإرتباط بهذا الرجل إذاً ، أريد أن أحرص على أن تكون جميع الحقائق بين يديكِ |
Noel arifesi ziyaret etmem gereken o kadar çok ev var ki aksilik olmaması için emin olmalıyım. | Open Subtitles | لديّ العديد من المنازل لزيارتها بليلة الكريسماس عليّ أن أحرص أن يأتي الصباح بلا مشاكل |
Bir hekim olarak tamamen iyileştiğinizden emin olmalıyım. | Open Subtitles | كطبيب، يجب أن أحرص على أنك تعافيت تماماً |
O halde bir gelecekleri olmayacağından emin olmalıyım. | Open Subtitles | إذاً، عليّ أن أحرص على ألا يكون لهما مستقبلاً معاً |
O halde bir gelecekleri olmayacağından emin olmalıyım. | Open Subtitles | إذاً، عليّ أن أحرص على ألا يكون لهما مستقبلاً معاً |
Kontratımızın yenilenmesini sağlamak istiyorum sadece. | Open Subtitles | أريـد فقـط أن أحرص على أن تتجدد رخصـة مدرستنـا للتدريس |
Adamın birini hapishanede kalmasını sağlamalıyım. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أحرص على تعفن رجلٍ ما في السجن |