"أن الحياة" - Traduction Arabe en Turc

• hayatın
• hayat
• yaşamın
• yaşam
• Hayatı
• hayatının
• olabileceğini

hayatın size haksızlık yaptığını düşünüyorsunuz, ve böylece dünya ile ödeşiyorsunuz.
تشعر أن الحياة خانتك و الآن تريد أن تتعادل مع العالم

Lil Sait' in ölümü sana hayatın çok kısa olduğunu anlatamadı mı?
ألم يجعلك فقدان ليل سانت تدرك أن الحياة قصيرة للغاية لكلّ هذا؟

dış uzaydan dünyamıza baktığımızda, sadece kendimizin değil hayatın nekadar değerli olduğunu anlayacağız fakat gerçek şu ki dünyevi uygarlaşma faydalı olacak.
عندما ننظر من الفضاء على كوكب الأرض إلا أننا سندرك كيف أن الحياة ثمينة ولكن الحقيقة أننا ننتمي إلى حضارة كوكبية بحق

Şuan bildiğimiz şey,hayat bazı sihirli maddelerde ya da kıvılcımın içinde değil, devam eden biyolojik bir sürecin içerisinde tutuluyor.
ما نعرفه الآن أن الحياة ليست محتواة في بعض المواد السحرية أو في شرارة، لكن ضمن العمليات البيولوجية الجارية بنفسها.

Ona göre hayat kısa ve acılarla dolu. Ağzına geleni söylüyor.
يرى أن الحياة قصيرة جداً و مؤلمة لذا فيقول ما بذهنه

Bunun sebebi, bu gezegendeki yaşamın ve tarihin ezber bozucuların tarihi olması.
وذلك بسبب أن الحياة وتاريخها على هذا الكوكب صنعها مَن خالفوا القواعد.

Bilmelisin ki yalnız yaşam günümüz toplumunun ürettiği bir durumdur.
..يجب أن تعلموا أن الحياة الانعزالية وضع انتجه المجتمع المعاصر

Eğer Carolyn'in ölümünden bir şey öğrendiysem o da hayatın kısa olduğudur.
ان كان هناك شيء تعلمته من وفاة كارولين هو أن الحياة قصيرة

Jane herkese plan yapmakla meşgul olurken hayatın geçip gittiğini falan söyledi.
أن الحياة تمضي حين يكون المرء مشغولاً بالتخطيط لها وما إلى ذلك

Son olarak, sosyal medyasız hayatın gerçekten olumlu yönleri var.
وأخيراً أوضحت، أن الحياة بدون وسائل التواصل الاجتماعي مصحوبة بإيجابيات حقيقية.

Bizim için en önemli olan şeyleri gözden kaçırır olmuşuz, ve en ilginci ise herkesin hayatın aslında bu olduğunu ve bununla bir şekilde başa çıkmamız gerektiğini sanması.
ونحن نفوت على أنفسنا الأشياء الأكثر أهمية بالنسبة لنا، و من الجنون أن الجميع يفترض أن الحياة هكذا، إذ وصلنا لحالة من السلام والتوافق مع هذه الحالة المضطربة والمشوشة

Ailemin inanılmaz desteği ile sonunda hayatın hala yaşamaya değer olduğuna karar vermem yıllarımı aldı.
أخذ منى الأمر عدة سنوات لكن بمساعدة عائلتى التى دعمتنى بشكل مذهل، قررت أخيرًا أن الحياة لا تزال جديرة بالعيش.

Yani, eğer anneniz size hiç hayatın adil olmadığından bahsettiyse anlatmaya çalıştığı işte tam da bu tür bir şeydir.
الآن، إذا تذكرت أمك تقول من قبل, أن الحياة ليست عادلة، فهذا هو الشيء الذي كانت تتحدث عنه.

Ona göre hayat kısa ve acılarla dolu. Ağzına geleni söylüyor.
يرى أن الحياة قصيرة جداً ومؤلمة لذا فيقول ما في ذهنه

hayat adil değil, bunu onlara bir an önce öğretelim dedik.
إننا نعتقد أن الحياة ليست عادلة, فدعونا نعلمهم ذلك من البداية

Zor olacak. Babam derdi ki, "hayat bir boynuzdan bal yapmaya benzer."
لطالما كان يقول والدي أن الحياة مثل لعق العسل من شجرةٍ شائكة.

Biliyorsunuz ki, oradaki tüm vaktimi intihar etmeye harcayarak heba ettim ama sizi ölümle cebeleşirken görünce bu hayat yaşamaya değer be dedim.
أتعلمون، لقد أمضيت كل الوقت محاولا قتل نفسي ولكن كان علي رؤيتكم يا رفاق على وشك الموت لأن أدرك أن الحياة تستحق العيش

Lee Cronin: Birçok insan yaşamın başlaması için milyonlarca yıl gerektiğini düşünüyor.
لى كرونين: كثير من الناس يعتقدون أن الحياة احتاجت إلى ملايين السنين لتبدأ.

yaşamın onlarla tamamen rahat olduğunu söylemek isterim.
ويجب أن أقول أن الحياة كانت سهلة تماماً معهم

Belli ki, yaşam bize eğlence bölümünde bir şeyler öğretebilir, değil mi; yaşamın bize öğretecek çok şeyi var.
ومن الواضح أن الحياة تستطيع أن تعلمنا شيئاً في مجال التسلية، حسناً. الحياة لديها الكثير لتعلمنا اياه.

O Hayatı eve gelmek, ailemle olmak için savaş alanında bıraktım.
تركت أن الحياة في ساحة المعركة الى الوطن، يكون مع عائلتي.

hayatın tamamı acı çekmektir. Bu hayatının tamamının olumsuz olduğu anlamına gelmez.
أنه كون الحياة كلها معاناة ، لايعني أن الحياة كلها سلبية

Böyle olabileceğini hiç tahmin etmiş miydin?
هل فكرت يوماً أن الحياة ستتغير بهذا الشكل؟