ve içinde yaşadığı şartlarda çalışacak bir makine yapmaya çalıştı. Ve ortaya çıkardığı şey bu | TED | وحاول أن يخرج بآلة يمكنها أن تعمل في الواقع الذي يواجهه. والذي أخرجه كان هذ الشيء، |
Dandik bir komuta merkezinde çalışmak hiç de eğlenceli değil, değil mi? | Open Subtitles | إنه ليس ممتعاً جداً أن تعمل في مركز القيادة الرديء، أليس كذلك؟ |
Onun günahlarını bağışla, çünkü o kalbinde emirlerini yapmak istedi. | Open Subtitles | لا تحسب أعمالها ضدّها. لقلبها , رغبت أن تعمل رغبتك. |
Çok sinir bozucu olduğumu, benimle iki gün çalışmaya dayanamayacağını söylüyorsun. | Open Subtitles | فهمت أني مزعجة جداً، لا تحتمل أن تعمل معي حتى ليومين |
Zeki olmak yeterli değil, genç adam. Çok da çalışmalısın. | Open Subtitles | ،كونك عبقرياً ليس كافياً أيّها الشاب، عليك أن تعمل بجد |
O çalışabilir. Sen çalışabilirsin. | Open Subtitles | هؤلاء يستطيعون العمل و هؤلاء لا يستطيعون هي يمكنها أن تعمل |
İki seçeneğin var. Yeni bir pilot olarak sıfırdan başlayabilirsin, ya da bir portakal bağında çalışabilirsin. | Open Subtitles | إما أن تبدأ بتعلم الطيران و إما أن تعمل بمزرعة البرتقال |
Hayatın boyunca bir ev almak için çalış, sonunda al ve içinde yaşayan kimse olmasın. | Open Subtitles | لاحظي ذلك أن تعمل طوال حياتك كي تدفع ثمن منزل و في النهاية تملكه و ليس هناك من يسكنه |
Doğal makine de aynen bu şekilde çalışmalı. | TED | و هذا بالضبط كيف يجب أن تعمل الآلة الطبيعية. |
4 milyarla yapamayacağın şeyi 7 milyar Dolar'la nasıl yapabilirsin ki? | Open Subtitles | ماذا يمكن أن تعمل بسبعة بليون بأنّك لا تستطيع تعمل بأربعة؟ |
İstediğini yapmaya özgürsün | Open Subtitles | لك كامل الحرية في أن تعمل أيّ شيء تختاره |
Bizim grubumuzla ne yapmaya çalıştığını biliyorum ben, pezevenk! | Open Subtitles | اعرف لماذا أنت تحاول أن تعمل مع مجموعتنا، يا عاهر |
çalışmak istemiyorsun diye neden diğerlerini de işe yaramaz olmaya teşvik ediyorsun? | Open Subtitles | لو أنك لا تريد أن تعمل لماذا تشجع الآخرين على عدم الاستفادة |
Senin gibi güzel bir kadının neden çalışmak istediğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم لم قد تريد فتاةً جميلةً مثلك أن تعمل |
Bilmen gerekir ki Cadılar Bayramı'nda şaka yapmak pek de akıllıca değildir. | Open Subtitles | عليكَ أن تعلم أنّه ليس من الحكمة أن تعمل علي مقالب الهالوين. |
Eğer burada çalışmaya devam edersen, sana kahve yapmayı gösterelim. | Open Subtitles | دع الشباب يعلمونك كيف تصلح قهوة إذا أردت أن تعمل |
Etkilendim. Belki de benimle çalışmalısın. Seninle iyi bir takım olabiliriz. | Open Subtitles | مُثيرُ للإعجاب, ربما يجبُ عليكَ أن تعمل لدى سنكون فريقاً رائعاً |
Çalışabilecek ve çalışamayacak olanları. Bu çalışabilir. | Open Subtitles | هؤلاء يستطيعون العمل و هؤلاء لا يستطيعون هي يمكنها أن تعمل |
Dirk sen de Colonel'i ikna etmeye çalış. | Open Subtitles | و يا ديرك, يجب عليك أن تعمل على إقناع العقيد أيضاً. عليك أن تكون ملتزماً. |
Haklısın. Bence bizimle çalışmalı. | Open Subtitles | أتفق معك في هذا، يجب أن تعمل معنا بشكل سري طبعاً |
Peki senin benimle daha çok ilgilenmen için ne yapabilirsin? | Open Subtitles | لذا ماذا يمكن أن تعمل ك لأَخْذ إهتمامِ أكثرِ فيّ؟ |
Bu çok fazla miktar, Dave. Bu işe yaramalı. Çabuk. | Open Subtitles | ـ هذه حمولة الشاحنة، يا ديفيد ـ يجب أن تعمل. |
Hem çalışıp hem hayatını yaşayan bir kadını havsalan almıyor. | Open Subtitles | بالطبع لا يمكنك تفّهم أن تعمل المرأة ويصبح لديها حيـاة |
Gerçekten hafızanla ilgili bir şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | حقا، أنت يجب أن تعمل شيء حول ذلك ذاكرة لك. |
Yakınlarda, çalışacaksın ya da okula gideceksin. | Open Subtitles | حيال ذلك أما أن تعمل أو تذهب إلى المدرسة |
- Ama son kararımı vermeden önce gelecek hafta bir bölümde bir vardiya çalışmanızı istiyorum. | Open Subtitles | أود منك أن تعمل دوام كامل فى ذلك القسم الاسبوع القادم |