| Avukatın 30 dakika içinde burada olur. | Open Subtitles | مساعدك القانوني يجب أن يكون هنا خلال 30 دقيقة تقريباً |
| Bay Başkan geldiği zaman sizinle konuşma yapacaktır. Ve kısa zamanda burada olur. Merak etmeyin. | Open Subtitles | لقد قرر الرئيس أن يقضي معكم بضعة دقائق فور وصوله و يجب أن يكون هنا عما قريب |
| Resepsiyonist yarım saat önce aramış. Her an burada olabilir. | Open Subtitles | الكاتب غادر قبل ساعة يجب أن يكون هنا في أي دقيقة |
| - Hiçbirimiz fark etmedik. - Hâlâ burada olabilir. Herhangi birimiz olabiliriz. | Open Subtitles | لا احد منَّا فعل من الممكن أن يكون هنا , يمكن أن يكون واحداً منَّا |
| O burada olmalı, Mulder. Virüs veya bakteriyle ilgili bir kanıt olmalı. | Open Subtitles | إن الدليل بوجود فيروس أو بكتريا يجب أن يكون هنا. |
| Güvenlik hattı on dakika önce burada olmalıydı. | Open Subtitles | الخطّ الآمن يجب أن يكون هنا منذ عشر دقائق |
| Kurtarma ekibi birazdan burada olur. | Open Subtitles | فريق الانقاذ يجب أن يكون هنا فى أى لحظة الان |
| Hayır henüz değil ama gitar dersi için birazdan burada olur. | Open Subtitles | ليس بعد، لكنه يجب أن يكون هنا في أي لحظة لدرس الجيتار |
| Amiral Horton Pace az sonra bize detaylı bilgi vermek için burada olur. | Open Subtitles | يجب أن يكون هنا بعجالة ليطلعنا على المزيد |
| Nate dün gece saat 23.45'te nasıl burada olabilir ki? | Open Subtitles | الان ،أنى لنيت أن يكون هنا ليلة أمس مع 11 و 45 دقيقة؟ |
| Her an burada olabilir. Lütfen yerinizi alın. | Open Subtitles | ينبغي أن يكون هنا بأيّ لحظة تفضلوا بالجلوس رجاءً. |
| ...ve gemi her an burada olabilir. | Open Subtitles | الذي ينبغي أن يكون هنا في غضون دقائق |
| Programına göre Kral şu an burada olmalı. | Open Subtitles | طبقا لجدوله الملك كان يجب أن يكون هنا حتى الآن. |
| Bukalemun burada olmalı çünkü kristal asla yanılmaz. | Open Subtitles | حسناً ، الحرباء يجب أن يكون هنا لأن الكريستالة لا تكذب أبداً |
| Hava kurtarma bir saat içinde burada olmalı. | Open Subtitles | الإنقاذ الجوي يجب أن يكون هنا في غضون ساعة |
| Sabahtan beri görmedim. - Garip. burada olmalıydı. | Open Subtitles | منذ الصباح غريب، لقد كان من المفترض أن يكون هنا الآن |
| Şu anda burada olmalıydı. Bir şeyler olmuş olmalı. | Open Subtitles | ينبغي أن يكون هنا بحلول الآن، حتمًا ثمّة شيء جرى. |
| - Burada bir yerde olmak zorunda! - Angel, Dur, dur dur! | Open Subtitles | حسناً, يجب أن يكون هنا في مكان ما آينجل, توقف, توقف, توقف |
| Burada olması gerekirdi ama değil. Bu da beni endişelendiriyor. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون هنا ، وعدم وجوده يغيظني |
| O Burada olmaya dayanamıyor, ve ben de onun olduğu yerde olmalıyım. | Open Subtitles | أنه لا يستطيع أن يتحمل أن يكون هنا, وأنا لابد أن أبقى حيثما يكون |
| - Çünkü bugün burada olmasını ona söyledim. Sebebi bu. | Open Subtitles | لأنني قلت له أن يكون هنا اليوم، هذا هو السبب |
| Kaptan Murrell Burada olmamalıydı. Kedi yavrusu kadar zayıf çünkü. | Open Subtitles | لا ينبغى على الكابتن موريل أن يكون هنا مطلقا إنه ضعيف كالقطه الصغيره |
| Bu kadarı da saçmalık artık. Çoktan buraya gelmiş olmalıydı. | Open Subtitles | هذا هراء كان ينبغي أن يكون هنا الآن |