Hayır, Ailen bile bilmeyecek. Zaten Cadı'lar bayramı, aileler korkmasın. | Open Subtitles | وكذلك والداكي , إنه الهالووين لا نرغب بأن نُخيف أهلك |
Ailen, burada gecelerini nasıl geçirdiğini öğrenirse, nasıl bir tepki verir sence? | Open Subtitles | ماذا ستكون ردة فعل أهلك عندما يعلمون بأنك تقضي الليالي هنا ؟ |
Bence oturup hâlâ ailene niçin söyleyemediğini konuşmalıyız. | Open Subtitles | أظن أنّ علينا التحدّث لماذا لهذا الوقت لا تستطيعين إخبار أهلك |
Rehana, düşünüyordum da dönünce ailenle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | ريحانة .. كنت أفكر يجب أن أتحدث مع أهلك عندما تعودين |
Sizinkiler sanat okuluna gitmen hakkında ne düşünüyorlar? | Open Subtitles | إذا.. مالذي يعتقده أهلك عن مدرسة الفنون؟ |
Sorun değil. Eve git. Ailenin dediği gibi, git buradan. | Open Subtitles | لا عليكِ,إذهبى إلى منزلك و غادرى كما قال لكِ أهلك |
Ailenden bir mesaj aldım ve onları yemeğe davet ederek sana sürpriz yapmak istedim. | Open Subtitles | لقد إتصل بك أهلك فقررت أن أفاجأك وأدعوهم على العشاء |
Biliyorum. Ancak, bu köyde kalan insanların hayatta kalan tek Ailen olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | أعلم، لكنّك قلتِ أنّ سكّان هذه القرية هم كلّ من تبقّوا من أهلك. |
Tehlikedeki senin Ailen olsa belki farklı düşünürdün. | Open Subtitles | ربما تحسّين بفرق عندما يكون أهلك معرضين للخطر |
Bu işkere erkenden ahlak zabıtasında başlarsan Ailen de duruma alışmış olur. | Open Subtitles | ، يبدأون مبكرا في شرطة الآداب لذا فإن أهلك سيتعودون عليها |
Ailen gurur duyuyor olmalı. İşe gittiğimi zannediyorlar. | Open Subtitles | أهلك لا بد أن يفخروا بكِ مازالوا يعتقدون أنني أذهب إلى العمل |
Mahkemede Ailen benim lehime tanıklık edince ne kadar garip olacaktır ki? | Open Subtitles | كم سيكون الوضع غريبا, في المحكمة حين يشهد أهلك لصالحي؟ |
Pekala, Hindistan'da Ailen kiminle evleneceğini seçti mi? | Open Subtitles | إذن. فى الهند ، هل يختار لك أهلك الشخص الذى سوف تتزوجينه؟ |
Kasabaya geldikten sonra, sen ailene ilişkimizi itiraf edecektin ve denizaşırı yolcuğumuzdan önce ufak bir törenle evlenecektik. | Open Subtitles | المفروض أن نأتي لهنا وتذهبي الى أهلك بشكل عادي ويحتفلوا بيكِ بشكل طبيعي قبل أن نسافر |
Çünkü bağırlarında bir hainin çocuklarıyla birlikte yaşadılar ve sen bu boyunduruğu ailene hayatları boyunca taşıtmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | 'لأنهم عاشوا مع أطفال الخائن في صدورهم و أنت تريد أن تجعل أهلك مكتئبين مدى الحياه? |
ailenle parti yapmanın sosyetik bir tarafı yok. | Open Subtitles | لايوجد شيء أنيق بأن تكون في حفلة مع أهلك |
ailenle yaşıyorsun, bir bebeğin var ve işin havuz temizlemek. | Open Subtitles | انت تعيش مع أهلك انت لديك طفله و تنظف الحمامات لكي تحصل على لقمة العيش |
Sizinkiler bana her baktıklarında, oğullarıyla seks yapan kızı görecekler. | Open Subtitles | لأنه الآن كلما نظر أهلك لي سيرون الفتاة التي تمارس الجنس مع ابنهما |
Sen anlattın. Ailenin sana ayarladığı çocuk. | Open Subtitles | لقد أخبرتني ذلك الفتى الذي وضعوكي أهلك معه |
Farklı dünyalarda yaşamak, seni Ailenden daha iyi tanıyan insanlarla galakside macera dolu yolculuklara çıkmak onlarla yaşayıp, onlarla ölmek nedir bilmiyorsun. | Open Subtitles | أن تسافر في مغامرات عظيمة في المجرات مع أشخاص تعرفهم أكثر مما تعرف أهلك أنت تعيش وتموت معهم |
Seninkiler daha gelmedi mi? | Open Subtitles | هل أهلك بالمنزل؟ لقد أحضرت بيتزا للجميع. |
Vakit varken aileni ziyaret edelim. | Open Subtitles | أذهب و قم بزياره أهلك و أصدقائك لدينا وقت |
- O zaman bu sizin gerçek Aileniz değil! | Open Subtitles | هؤلاء ليسوا أهلك الحقيقيين |
Annenler seni ne zaman alacağını söyledi? | Open Subtitles | إذا، هل قال أهلك متى سيأتون ليصحبوكِ؟ |
Sonra da Sizinkilere gidersin ve çocukları ayakkabı almaya götürürsün. | Open Subtitles | -عزيزتي وبعدها تصطحب الاولاد من عند أهلك وتأخذهم لشراء الاحذية |
ebeveynlerin seni Cuma günü alacaklar, Gibson. Eve götürecekler. | Open Subtitles | أهلك سيأتون لاصطحابك يوم الجمعة, جيبسون, ليعيداك للبيت. |