| Sanırım şu bekleyip durduğun kalpten kalbe muhabbeti yapma zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه حان أوان التحدٌث قلباً لقلب التى كُنت تتطلع لها |
| Bunu duymak istemediğini biliyorum ama şimdi sakin olma zamanı. | Open Subtitles | أعلم أنّكَ لا تودّ سماع هذا ولكنّ الآن أوان التزام الهدوء الهدوء؟ |
| Bil bakalım ne oldu, domuzcuk. Biz hâlâ buradayız. Şimdi de, ölme zamanı. | Open Subtitles | أحزري أيّتها الخنزيرة، نحن هنا، و الآن هو أوان الموت. |
| Korkunç. Durumla yüzleşmenin vakti geldi bence. | Open Subtitles | إنه أوان كبح جماحك وتناول الوضع ، هذا ما كنت أقوله |
| Bıraktığın ilk izlenim harikaydı. Yeni bir araba almanın vakti gelmiş olabilir, dostum. | Open Subtitles | إنطباع أوليّ رائع، ربّما آن أوان شراء سيّارة جديدة يا صاح. |
| -Sanırım özür dilemek için biraz geç oldu, değil mi? | Open Subtitles | أظن أنة فات أوان الاعتذار أليس كذلك ؟ ظنك فى محلة |
| Belki de artık onunla bir şeyleri paylaşmanın zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | ربما آن أوان إنفتحكِ إليه مُجدداً، لاأقولأنّتخبريهكلشيء.. |
| Tam benim kahramanın zamanı. Burada olacak. Bizi kurtaracak. | Open Subtitles | هذا تماماً أوان بطلي، ساكون هنا، وسينقذنا. |
| Kardeşlerime sorabilirsin. Hazır onlardan konu açılmışken, sence de artık onları bana verme zamanı gelmedi mi? | Open Subtitles | إنّي أودّ أشقّائي فحسب، وبالحديث عن ذلك، أليس هذا أوان تسليمكَ إيّاهم؟ |
| Ailemiz kuşatma altında. Misafir zamanı değil. | Open Subtitles | أسرتنا تحت حصار، هذا ليس أوان استضافة ضيوف. |
| Karar verecek olan sensen karar verme zamanı geldi. | Open Subtitles | لكنّه أوان اتّخاذ القرار، إذا كنت صاحب القرار. |
| Eğer yönetimim konusunda sıkıntıların varsa şimdi konuşmanın tam zamanı. | Open Subtitles | إن كان لديك اعتراض على أسلوب قيادتي، فهذا أوان الإفصاح به. |
| Dört Diyar'ın artık bir kadın Seçilmiş'i olmasının zamanı geldi. | Open Subtitles | آن أوان أن تُرزق الأراضي الأربعُ صَفِيّةً أنثى. |
| Yeni bir şeylere başlama zamanı geldi. Bir departmanın başındaki kişi olmak istiyorum. | Open Subtitles | آن أوان بدء شيء جديد أريد أن أكون رئيسة قسم |
| Yönetici olan kişi önemsemiyorsa belki değişiklik vakti gelmiştir. | Open Subtitles | و إن كان المسئول لا يهتمّ بذلك، فربّما آن أوان التغيير |
| Yeni bir hareket rotası çizme vakti geldi. Yeni bir yön. Oyun değişiyor. | Open Subtitles | إنّه أوان التطرّق إلى أفقٍ جديد، إتّجاه جديد، ولُعبة جديدة. |
| Zekasını boşver onu ait olduğu yere gönderme vakti geldi. | Open Subtitles | دعي الذكاء جانباً، آن أوان إعادته إلى حيث ينتمي. |
| Sence de uyarılar için biraz geç kalmadık mı? | Open Subtitles | حسناً ، لقد فات أوان التحذيرات ألا تعتقدين ذلك؟ |
| Elden gelen her şey yapıldı fakat çok geç kalınmıştı işte. | Open Subtitles | بذلنا كل ما يمكن بذله، لكن أوان علاجها كان قد فات. |
| Oraya geldiğimiz için çok üzgündük ama gitmek için artık çok geçti. | Open Subtitles | لقد ندمنا أن جئنا لهذا المكان و لكن قد فات أوان الإنصراف |
| Kendi emirlerimi alıp, burayı tahliye etme vaktim geldi. | Open Subtitles | لذا أظنّه أوان تنفيذي لأوامري وإخلائي المكان. |
| Bu Bay Awan, Kuzey Amerika bölümümüzün başkanı. | Open Subtitles | هذا السيّد (أوان)، رئيس قسم أمريكا الشمالية لدينا. |