"أي وقت مضى" - Traduction Arabe en Turc

• hiç
• her zamankinden
• Asla
• Daha önce
• en
• şimdiye kadar
• Her zamanki
• her zaman
• hiçbir zaman

Gururu yüzünden dünyanın en kötü mağlubiyetlerinden birini alacağını düşündüler o hiç vazgeçmeyecek ve o ringde yok edilecekti.
إنهم يعتقدون أنه مع اعتزازه سيعتبر واحدا من الضرب أسوأ من أي وقت مضى في العالم وانه لن يستسلم.

hiç sadece ortadan kaybolmak istemez mi canın, obur çocuk?
لا تريد من أي وقت مضى وأن تختفي، صبي الغداء؟

- Çok güzel görünüyorsun. Saçlarınla hiç olmadığın kadar bal kabağı gibi görünüyorsun.
بتمشيطة شعرك على هذا النحو تبدين على طبيعتك أكثر من أي وقت مضى

Zenginle fakir arasındaki uçurum her zamankinden daha da açık.
الفجوة بين الفقراء والأغنياء هي أكبر من أي وقت مضى.

Şu an buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
ونحن بحاجة إلى هذا الآن أكثر من أي وقت مضى.

Bu yüzden de, bizim aramızda Asla bir şey olmayacak.
لذلك لا شيء من أي وقت مضى ستعمل يحدث بيننا.

Bak, sen bana Daha önce hiç kimsenin etmediği şekilde yardım ettin.
انظر, لقد ساعدتني بطرق لم يساعدني بها أحد في أي وقت مضى

İyi haber şu ki, ...senin seyirci kitlen hiç olmadığı kadar yüksekte.
الخبر الأفضل هو أن الأرقام الخاصة بك إرتفعت عن أي وقت مضى

hiç kurbanın kendi etrafında dönmesine neden olan bir kurşun gördünüz mü?
هل رأيت من أي وقت مضى قوة رصاصة تدور فعلاً حول الضحية؟

Bu adam sizinle Tarsus Kulübü'yle ilgili irtibata geçti mi hiç?
هل هذا الرجل من أي وقت مضى سألك عن نادي طرسوس؟

Ve seni sevdiğini bil, hem de hiç tahmin edemeyeceğin kadar.
وأعرف أنه يحبك. أكثر من سوف نعرف من أي وقت مضى.

Daha büyük bir şeyin parçası olduğumuzu, hiç hissetmedin mi?
لا تشعر أي وقت مضى وكأننا جزء من شيء أكبر؟

Bu mikro kanallar bizi bakterilerin koca mavi okyanusta nasıl gezindiğini anlamamıza Daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştırdı.
هذه القنوات الصغيرة تقربنا أكثر من أي وقت مضى لنفهم كيف تُبحر البكتيريا في المحيط الأزرق الكبير.

Eğlence için birçok harika seçeneğimiz var ve yine de sadece bu seçenekleri tek başımıza tüketmek her zamankinden daha kolay.
لدينا خيارات كثيرة مدهشة للتسلية، ومع ذلك فهو أسهل من أي وقت مضى بالنسبة لنا أن ينتهي بنا الحال مستمتعين لوحدنا.

Ve şimdi babana her zamankinden çok ihtiyaç duyduğunu görüyorum.
أرى الآن أنك تحتاج والدك أكثر من أي وقت مضى

Senin de bana her zamankinden çok ihtiyaç duyduğunu görüyorum.
وأنا أرى أنك تحتاجني الآن أكثر من أي وقت مضى

her zamankinden daha fazla zorladık ama meteor taşı kararsız hale geldi.
رفعنا الحرارة أكثر من أي وقت مضى لكن حجر النيزك فقد الثبات

Ve sen de şimdi, her zamankinden daha güçlü olmalısın.
وأنتِ عليكِ أَن تكوني قوية أكثر من أي وقت مضى

Yani bir sürücü asistan sisteminin Asla olamayacağı kadar güvenlidir.
لذا يمكن أن يكون نظام القيادة المساعدة أكثر أمانا من أي وقت مضى.

Ve Haiti, eğer oraya Daha önce gittiyseniz, tam bir trajediydi.
وهايتي ، اكثر من أي وقت مضى ، هي مجرد مأساة.

Ve aslında, bence, yok olmaktan ziyade sahne sanatları, şimdiye kadar olduğumuzdan çok daha önemli olacağımız bir zamanın eşiğine geldi.
وبالفعل، أعتقد أنه بدلا من أن تتهاوى، الفنون الحية هي على شفا الوقت الذي نصبح فيه أكثر أهمية من أي وقت مضى.

1961 yılının baharında, Başkan Kennedy'nin ziyaret ettiği zamanda Paris, Her zamanki gibi güzeldi.
باريس في ربيع عام 1961 وفي وقت زيارة الرئيس كينيدي، كانت جميلة كما أي وقت مضى.

Küba'daki füzeler Amerikalıları her zaman olandan daha saldırıya açık hale getirmişti.
جعلت الصواريخ في كوبا الأمريكيين أكثر عرضة للخطر من أي وقت مضى

Sen bana yardım ettin... ve hiçbir zaman olmadığımız kadar yakın olduk.
ساعدتني في بعض الأمور، وأصبحنا أقرب من أي وقت مضى