İnsanların kahvaltıya ihtiyacı olduğu sözü sadece bir mitmiş. | Open Subtitles | ان إحتياج الناس للإفطار هى خرافة أو شئ ما |
Medtek'in küreselleşmeye ihtiyacı olduğunu fark edemedi. | Open Subtitles | إنه لا يدرك مدى إحتياج , ميد تك إلى جلوبال أكثر من غيرها |
Ama dünyanın ona en çok ihtiyacı olduğunda ortadan kayboldu. | Open Subtitles | لاكن عندما كان العالم في أقصى إحتياج إليه إختفى |
Halbuki gerçekte o ailesinin ona en çok ihtiyacı olduğu anda yanlarında olmayan bir adam. | Open Subtitles | بينما في الواقع ما كان إلّا رجلًا غائبًا في أمسِّ لحظات إحتياج عائلته له. |
Bedava eğitim için daha fazla özel finansman sağlamak şehrin gelirlerinin diğer ihtiyaç duyulan yerlerde kullanılmasına yardımcı olabilir. | Open Subtitles | وتمويـل القطاع الخاص قـد يسـاعـد بتوفيـر التعليـم المجانـي وجعـل العائدات بمناطق لها إحتياج |
Çoğu satılıyordu ama eğer organ transferi için ihtiyacı olan biriyle kan grupları ve doku örnekleri uyuşuyorsa onu bana getiriyorlardı, ellerine kalp çiziliyordu. | Open Subtitles | يبيعون معظمهم لكن إذا تطابق نسيجهم الخلوي و فصيلة الدم مع إحتياج شخص ما لزرع عضو |
Yönetim Kurulu Başkanı'yla konuşabilseydim eğer, eşimin ihtiyacı olan tedaviden dolayı şirketine yıllarca bağlı kalacağımın teminatını verirdim. | Open Subtitles | إذا تمكنت من التحدث إلى المدير التنفيذي سوف أطمئنه أنّ إحتياج شريكي للمعالجة سوفيعمّقإلتزامي... إلى منظمته ... |
Kimin o kadar pile ihtiyacı olur ki... | Open Subtitles | إنّها تفوق إحتياج الشخص العادي. |
Yeni şartlara ihtiyacı olanların olması şaşırtıcı mı? | Open Subtitles | من الغريب إحتياج هؤلاء لداعمين جدد؟ |
Dev Tembel Hayvan'ın sığınmak için ine ihtiyaç duymasına hiç şaşmamalı. | Open Subtitles | لا عجب في إحتياج الكسلان العملاق لجحور لتكون مأوى له |
Beynin oksijene ihtiyaç duyması ile ilgili bir şey yüzünden. | Open Subtitles | شيئ حول إحتياج الدماغ للأكسجين |