Komşularımın ihtiyaçları için fedakârlık yaparım ve sen, arkadaşım bu hesabın karşı tarafındasın. | Open Subtitles | ضحيّت من أجل إحتياجات الحي. وأنت يا صديقي. على الجانب الآخر من الجحيم، |
Zira yaşlı sefillerin erkeklik ihtiyaçları ve ... Cehennem gibi kara ruhları vardı. | Open Subtitles | وهؤلاء الحقيرون لديهم إحتياجات الرجال وأرواحهم سوداء كالجحيم |
Hayır, çünkü başkalarının ihtiyaçlarını kendininkilerin önüne koyan, iyi birisin. | Open Subtitles | لا ، لإنكِ شخص طيب تضعين إحتياجات الآخرين قبل إحتياجاتك |
- Bu özel ihtiyaçları olan insanlar için. - Evet, benimde özel ihtiyaçlarım var. | Open Subtitles | هذا للناس ذوي الإحتياجات الخاصة لدي إحتياجات خاصة |
Ortak istekleri ve ihtiyacı olan insanları bir araya getiriyoruz. | Open Subtitles | وبعد ذلك وضعنا الناس معاً من لديهم إحتياجات وحاجات مماثلة |
Konfederasyonun Başkanı, karısının ihtiyaçlarını sezinler ve o ihtiyaçları olanca mahareti ve olanca nezaketiyle giderirdi. | Open Subtitles | رئيس الإتّحاد أدرك إحتياجات زوجته ، وأشبعها بإحترافيّة عالية وقمّة اللطف |
Çoğunluğun ihtiyaçları azınlığın ihtiyaçlarından daha önemlidir. | Open Subtitles | أنّ إحتياجات الأغلبية، لها الألولية عن إحتياجات الأقلّية. |
İnsanların ihtiyaçları hiç umurumda değil, öyle değil mi Mike? | Open Subtitles | انت لاتمتلك إحتياجات عامة الناس اليس كذلك؟ |
Çocuklarımın okul ihtiyaçları için paraya ihtiyacım var. | Open Subtitles | لقد أحتجت المال من أجل إحتياجات الأطفال المدرسية |
Sonuçta bir anneninde ihtiyaçları vardır değil mi? | Open Subtitles | أعني ، الأم لها إحتياجات ألا تُوافقني الرأى ؟ |
Müşterilerimin özel ihtiyaçlarını bilmek benim görevim. | Open Subtitles | أوه، هذا واجبي لمعرفة إحتياجات الخاصة لجميع زبائني |
Onu aramak ve ona ihtiyaçlarım olduğunu söylemek istiyorum çünkü o benim ihtiyaçlarımı kocamdan daha iyi biliyordu. | Open Subtitles | إحتياجات لديّ بأن وأخبره أهاتفه أن أريد بإحتياجاتي يهتم كيف يعرف كان لأن زوجي يفعله كان ما تفوق بطريقة |
Onu aramak ve ona ihtiyaçlarım olduğunu söylemek istiyorum çünkü o benim ihtiyaçlarımı kocamdan daha iyi biliyordu. | Open Subtitles | أريد أن أهاتفه وأخبره بأن لديّ إحتياجات لأن كان يعرف كيف يهتم بإحتياجاتي بطريقة تفوق ما كان يفعله زوجي |
Merkeze iniyoruz tek babanın ihtiyacı olan bütün zımbırtıyı stokluyoruz. | Open Subtitles | سوف نتنزه في المدينه وسوف نوفر كل إحتياجات الأب العازب |
Ben otistik çocuklarla büyüdüm- | Open Subtitles | حسناً لقد نشأت بالقرب من طفل ذو إحتياجات خاصة.. |
Halkının ihtiyaçlarına herşeyden daha çok önem vermelisin.Kendinden bile. | Open Subtitles | عليك جعل إحتياجات شعبك قبل أي شيء آخر بما فيه أنتي |
Yokedici 2000 yüksek performanslı bir silahtır ve gelir düzeyi yüksek kentlilerin ihtiyacını karşılar. | Open Subtitles | "المبيد 2000" سلاح ذو أداء عالى جدا يقابل إحتياجات الناجى من الطبقة الراقية والطبقة الوسطى |
Bu savaşlar, kıtlıklar, su baskınları ve depremler çok belirli gereksinimleri karşılarlar. | Open Subtitles | هذه الحروب, المجاعات, الفيضانات و الزلازل ترضي إحتياجات واضحة المعالم |
Afedersiniz, pardon,doğruca geliyorum. Özel ihtiyaçlar. | Open Subtitles | إعذرني ، آسف ، آتٍ في الطريق إحتياجات خاصة |
Pekala, demek istediğim ihtiyaçların çoğu istekdir. | Open Subtitles | حسناً، أغلب ما نُسميه "إحتياجات" هي في الواقع مجرد "رغبات". |
Ayrıca binalarda enerji gereksinimi % 15 gibi olağanüstü bir düzeyde azalma olmaktadır, çünkü daha az temiz havaya ihtiyaç duyuyorsunuz. | TED | وكذلك إنخفاض في إحتياجات الطاقة للمبنى بنسبة 15 في المائة، لأنك بحاجة إلى كمية أقل من الهواء النقي |