"إذن لا" - Traduction Arabe en Turc

    • O halde
        
    • o zaman
        
    • Öyleyse
        
    • - Yani
        
    • Demek
        
    • hâlde
        
    • zaman hayır
        
    O halde, bu yöntem size yüzde 100 başarı getirmiyor ama daha iyisini yapabileceğiniz başka olası strateji de yok. TED حسنا، هذه الطريقة إذن لا تعطيك نسبة نجاح 100 في المئة، لكن ليست هناك استراتيجية أخرى ممكنة يمكنها تقديم ما هو أفضل.
    Böyle bir şeyin olduğunu daha önce görmüşsün, O halde neden ona... yardım etmiyorsun? Open Subtitles لقد رَأيتَ هذا النوعِ مِنْ الاشياءِ يَحْدثُ من قبل ، لماذا إذن لا تُساعدُها ؟ أمنع حدوثة.
    o zaman ona, sadece bir geceliğine odayı istediğimizi söyleyemez miyiz? Open Subtitles إذن لا نَستطيعُ أن نُخبرُهـ فقط بأنّنـا نريد الغرفةُ لمساءً واحد؟
    o zaman senin, sana anlatilan rüyalarin gerçek dünyada neyi temsil ettigini söyleyen çizelge gibi bir seyin olmali. Open Subtitles حسناً, إذن لا بد أن لديك بعض المخططات أو شيء ما هنا تخبرك مالذي يمثله كل حلم في الواقع
    MH: Öyleyse ofisime koşu çarkı almama gerek yok değil mi? TED مارغريت : إذن لا يجب أن أملك جهاز سير في مكتبي؟
    - oradan içeri giremez. - Yani bir şey yapamam mı? Open Subtitles دون أن يطلب منهم إذن لا أفعل شيئا؟
    Demek ki, dakikaların hesabını tutarak yaşamaya imkan yok. Open Subtitles إذن, لا يمكن للمرء أن يحيا وهو يحصي الدقائق
    O halde hastalık kapma riski olmadan hiçbir Cylon o gemiye giremez. Ben giderim. Open Subtitles إذن لا يستطيع أي سيلونز الدخول لهذه السفينة بدُون مُخاطرة الإصابة
    Madem seni arıyorlar, O halde burada bulunmamalısın. Open Subtitles إذن لا يجب حتى أن تكون هنا إن كانوا يبحثون عنك.
    O halde suç sayısındaki bu artışı, seri katile bağlayacak bir neden yok. Open Subtitles إذن لا يوجد سبب واضح لتشير الى أن الارتفاع في العنف سببه قاتل متسلسل
    O halde hiçbirşey yemeyin. Open Subtitles إذن لا تأكلوا أي شيء، فقط لا تأكلوا أي شيء
    O halde, böyle bir yüzükle evlenme teklifini bozmamalıyız. Open Subtitles حسناً، إذن لا تزعج نفسك بالإقتراح ليس بخاتم مثل ذلك
    O halde araştırmasındaki tek bir nokta havada kalıyor. Open Subtitles إذن لا تُوجد سوى قطعة واحدة لا تتلاءم في تحقيقها.
    o zaman kurbanı öldürmüş olamaz. Neden yalan söylediğini bulun. Open Subtitles إذن لا يُمكن أنّها قتلت الضحيّة، لذا اكتشفي سبب كذبها.
    o zaman başka seçeneğimiz yok, onu derhal baloncuktan çıkartmalıyız. Open Subtitles إذن لا نملك خياراً، يجب علينا إخراجها من الفقاعة الآن.
    o zaman işime yaramazsın. Affedersin zamanını harcadım. Open Subtitles إذن لا تستطيع مساعدتى أسف على إهدار وقتك
    o zaman gelecek için de harika fikirleriniz olmalı. Open Subtitles إذن لا بد أن لديك بعض الأفكار المميزة، للمستقبل أيضاً.
    Öyleyse, bulmak o kadar zor olmamalı. Open Subtitles إذن لا يـنـبـغـي أن يـكـون الـعـثـور عـلـيـه صـعـبـاً
    Öyleyse, babamın metresinin kuzeninin yanında otursan olur mu? Open Subtitles إذن لا بأس إن أجلستكِ بجانب ابن عم عشيقة أبي؟
    - Yani seni kovamam. Open Subtitles إذن لا أستطيع إجبارك على الرحيل
    - Demek insanı bu hale sokan ne tehlikeli hayvanlar var ne de çılgın deneyler. Open Subtitles إذن لا وجود لحيوانات خطيرة. ولا تجارب مجنونة. هذا يجعل ما تبقى هو الناس.
    O hâlde bir şeylerin kötü gittiğini düşünmemize gerek yok. Open Subtitles إذن لا سبب يدعونا لنفكر بأن الشركة في وضع غير مطمئن
    o zaman hayır, soramazsın. Open Subtitles إذن , لا تستطيعين ! ْ

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus