| Tamam, yerel yetkilileri bilgilendirin. Gaz kaçağını tamir ettiğinizi söyleyin. | Open Subtitles | أبلغي السلطات المحلية أخبرهم أن تسرب الغاز قد تم إصلاحه |
| Yıkamaya ya da tamir etmeye falan götürmüş olabilir misin? | Open Subtitles | ولا حتى لغسله او إصلاحه أو شيء من هذا القبيل؟ |
| Ana hattımız kesildi. Birileri şu an tamir etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | تم قطع الخط الرئيسي، وشخصٌ ما يقوم على إصلاحه الآن. |
| Hadi ama, Jack, bu benim hatam. Bırak da düzeltmeye yardımcı olayım. | Open Subtitles | هيا يا جاك ، هذا خطأي إسمح لي أن أحاول إصلاحه |
| Hatırlatmak isterim ki presbiyopi insanlık tarihi boyunca bizimle birlikte ve onu düzeltmek için birçok farklı şey denedik ve yaptık. | TED | أريد تذكيركم أن مد النظر الشيخوخي لازمنا طوال تاريخ البشرية وقمنا بالكثير من الأمور المختلفة لمحاولة إصلاحه. |
| Sen daha çok bozmadan tamir edebilseydim bu 20 dolara olurdu. | Open Subtitles | ولو تمكنت من إصلاحه قبل أن تكسريه أكثر، سيكون بـ20 دولار |
| Bir şeyler bozulursa, tamir etmeyi bilen başka birisi de olsun diye. | Open Subtitles | فقط في حالة إذا فواصل أي شيء، شخص آخر يعرف كيفية إصلاحه. |
| Gittiğimde, bu lazer sisteminin bozuk olduğunu gördüm ve tamir etmeyi denedim. | TED | وعند دخول المختبر اكتشفت أن نظام الليزر كان معطلًا. وحاولت إصلاحه. |
| Uzayın gerçekliği, bir uydu üzerindeki bir bileşen arızalanırsa, tamir için sınırlı imkânların ve büyük maliyetlerin bulunmasıdır. | TED | الحقيقة في الفضاء أنه إذا أصيب جزء من القمر الصناعي بعطب ما فإن إمكانيات إصلاحه محدودة للغاية وبتكلفة باهظة. |
| Yani bu cihaz bozulduğunda tamir etmek için gereken tek şey Toyota yedek parça bayiinden edineceğiniz yedek parçalar ve tamir yeteneği. | TED | لذلك فكل ما تحتاجه هو قطع غيار من سيّارة التويوتا والقدرة على إصلاح المصباح، وسيكون بإمكانك إصلاحه. |
| Geçen sonbahar teknenin motorunu tamir etmiştim. Babam yapamamıştı. | Open Subtitles | العام الماضي قمت بتصليح محرك الزورق فأبي لم يستطع إصلاحه |
| Piyanoya olan şey herneyse kolayca tamir edilbilir. | Open Subtitles | مهما كان ما حدث للبيانو فإنَه يمكن إصلاحه |
| Taşıyıcı sistemi tamir oldu ve çalışıyor, komutanım. | Open Subtitles | ،نظام الناقل تم إصلاحه بالكامل و يعمل بشكل طبيعي يا سيدي |
| Onu tamir etmek zevkli olacak. Göreceksin. | Open Subtitles | سيكون كل شيئ على ما يرام وسيكون إصلاحه ممتعاً، سترين |
| Hep tamir etmekle tehdit ederler, ama hiç uğraşmadılar. | Open Subtitles | أنها تبقي على التهديد إصلاحه كنها لن تكون ابدا. |
| Router'lardan birinde sorun vardı. düzeltmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | هناك مشكلة فى أحد الموجهات أنا أحاول إصلاحه |
| ..düzeltilebilecek şeyleri bulmak ve düzeltmek olduğuna karar verdim. | Open Subtitles | أن أصلح ما يمكن إصلاحه في هذا العالم، أليس كذلك؟ |
| Düzeltebilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيعين إصلاحه ؟ |
| Yaptığım hataları, artık düzeltebilirim.. Bunu artık görebiliyorum.. | Open Subtitles | لقد اخذت منعطف خاطئ في وقت ما لكن أستطيع إصلاحه , انا ارى ذلك |
| - Onarabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك إصلاحه ؟ |
| Bunu ülkemizde tekrarlayarak düzeltebiliriz. | Open Subtitles | بإمكاننا إصلاحه بواسطة إعادة فعله في بلادنا. |
| Bir, mutfağa gidip, Onarmak için Raymond'a rica edebilirdi | Open Subtitles | واحد , ربما تذهب للمطبخ وتطلب إصلاحه من الخادم |
| İkimiz de telafi edilemez hatalar yaptık, peki niçin? | Open Subtitles | لقد ارتكبنا خطأ لا يمكن إصلاحه, و لماذا؟ |
| Tabii ki planın bu ülkeye onarılamaz bir zarar vermek değilse. | Open Subtitles | أعني، إلا لو كنتِ تخططين أن تقومي بضرر لا يمكن إصلاحه للبلد |
| Öneride birkaç boşluk var, fakat bence onları halledebiliriz ve biraz para kazanabiliriz. | Open Subtitles | انها بعض الثقوب , ولكن أعتقد أنني يمكننا إصلاحه وربما جعل المال. |
| Yaşlanma ne çözülecek bir sorun, ne de tedavi edilecek bir hastalık değil. | TED | التقدم في السن ليس عيبًا ليتم إصلاحه أو مرضًا لتتم معالجته. |
| Bu sabah da aynı arızayı yaptı. Tamiri yarım saat sürdü. | Open Subtitles | الشئ نفسه حصل هذا الصباح أستغرق حوالي نصف ساعه ليتم إصلاحه |
| Fakat ilişkilerimize onarılmaz biçimde zarar verecek bir şey olmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | و لكن لا أعتقد أن العلاقات تدمرت بشكل لا يمكن إصلاحه |
| Bildiğime inanırım. Bir şeyi düzeltebileceksem, fırsatını bulduğumda düzeltirim. | Open Subtitles | ولن أصدق غير ما أعرفه وسأنتظر الوقت المناسب كي أصلح ما يمكنني إصلاحه |